Haberin Devamı
YGS’de korkacak bir şey yok
Adı geçen birkaç kurum var, bunların içinde ilk akla gelen TÜBİTAK’tır, sonra da MEB ile ODTÜ’nün adı geçer. Şimdi burada bir durun! Öncelikle şunu çok iyi bilin: Bu sınavı yapmakla yükümlü tek bir kurum vardır, o da ÖSYM’dir. ÖSYM’nin kuruluş amacı bu zaten, yükseköğretime öğrenci seçmek ve yerleştirmek. ÖSYM’nin dışında hiçbir kuruluş bu sınavı ne hazırladı, ne de uyguladı. Yok efendim, soruları bir yıl TÜBİTAK, bir yıl ÖSYM hazırlıyormuş, TÜBİTAK’ın hazırladığı yıl sorular çok zor oluyormuş...
Bunların hepsi ‘...mış, muş’, kısacası ‘şehir efsanesi’. Bu aslı astarı olmayan düşüncelerle kafanızı yormayın.
Kulağıma gelen başka şeyler de var: Bu yılı geçtim, şimdi gündemimizde önümüzdeki yıl var: ‘Efendim, önümüzdeki yıl sınav ocak ayında olacakmış...’
Daha bu yıl bitmedi, bu yılın sınavları yapılmadı, yenilen içilen bir şey yok, nasıl böyle bir karara vardınız. Hadi öğrencileri anlarım, eğitimciler bile bu takılmış durumda; her öenüne gelen aynı soruyu soruyor: “Seneye sınav ocak ayında mı yapılacak?”
Var mı, buna dair bir açıklama; cevap kocaman bir YOK!
Var mı, ÖSYM’nin sitesinde buna dair ibare; cevap kocaman bir YOK!
İşin ilginci, bunu ortaya atan da bir müddet sonra buna inanmaya başlıyor ve bu katlanarak çoğalıyor, dalga dalga memleketi istila ediyor.
Gelelim, YGS’nin LYS’ye katkı oranına!
Efendim, bu konuda da bir şaibedir dolaşıyor; bir rivayete göre katkı oranı yüzde 40’larda, bir başka rivayete göre de yüzde 18’lerde seyrediyor.
Diyelim ki bu katkı yüzde 40, yüzde 40’lık mı çözeceksiniz ya da yüzde 18; o zaman da katkısı az diye yüzde 18’lik mi yapacaksınız.
Bırakın bunları, siz mümkün olduğunca fazla soru çözmeye çalışın. Katkısı az ya da çok, kimin neti diğerinden fazlaysa, onun puanı daha yüksek olacak. Siz, işinize bakın, doğru sayılarınızı artınmanın yollarını arayın.
Sınav nasıl olacak?
Ben de çok merak içindeyim, acaba sorular nasıl olacak; zor mu olacak, kolay mı olacak?
Sorular bitti, bitti... Soru moru kalmadı etrafta, sorular tükendi; çıkan ve çıkabilecek tüm sorular önünüzde; uzaydan soru falan gelmeyecek artık. Alın test kitaplarını, alın dershanelerin deneme sınavlarını, koyun önünüze soruların birbirine ne kadar benzediğini göreceksiniz.
1974 yılından beri bu sınavlar yapılıyor; sınavların adı değişiyor, adedi değişiyor, puan türü değişiyor, soru miktarı ve süresi değişiyor, ama tek bir şey değişmiyor; SORULAR!
Tavsiyem şu: Sınavın nasıl olacağını düşüneceğinize, oturun önünüzdeki soruları çalışın; mümkün olduğunca ‘tanış’ soruları çoğaltın.
Dershaneye gidenler bilir, yıl içinde size toplam 160 bin dolayında soru veriliyor; 50-60 deneme sınavı yapılıyor, konu tarama testi, konu tekrar testi vb. Bir sürü test, verilmeyen, sorulmayan test kalmıyor. N’olur, biraz rahat olun; daha ne sorulacak, lütfen bana bir söyler misiniz? Size verilenlerden farklı bir testle karşılaşmayacaksınız, bunu bilin!
1 Nisan’da bir şey olmayacak!
Ne demek şimdi bu?
Herkes 1 Nisan’dan korkuyor; ‘acaba kazanacak mıyız, kaybedecek miyiz’ sorusu hep aklınızı kurcalıyor.
Neden korkuyorsunuz ki?
Sınav günü bir şey olmaz, sınav günü kazanılmaz, sınav günü kaybedilmez. Sınav, sınavdan önce kazanılır, sınavdan önce kaybedilir.
Sınavdan önce çalışmayı tercih ettiyseniz, bilin ki KAZANACAKSIZ! Sınavdan önce az çalışmayı, çok yorulmamayı tercih ettiyseniz, bilin ki ZORLANACAKSINIZ!