Eğitim alanında istenen düzeye gelememiş olmamız, müfredat olarak benimsenen eğitim anlayışı seçiminden değil, uygulamadan ya da ürünün yanlış değerlendirilmesinden kaynaklanıyor.
Bir ülkenin kültürünü ve tarihini şekillendiren en önemli unsur, eğitim sistemidir. Eğitim sistemi, topluma ve kurulu düzene saygıyı, kolektif amaçların yüceltilmesini bireysel çıkarlara üstün tutmalıdır. Şu anda bireyselliğin ve bireysel çıkarların planda tutulduğu bir anlayışla karşı karşıyayız; eğitimde bireysel puanlar, sosyal yaşamda da bireysel kazançlar her şeyden üstün tutuluyor, bireysellik almış başını gidiyor…
Okul müfredatında, toplumunun ve kültürünün, etik değerlerinin, temel değerlerinin öğretilmesi en baş unsur olmalıdır. Bu temel unsurlar çökerse, bu temel değerler yok olursa, matematiksel verilerin pek bir anlamı kalmaz…
Her eğitim yılı başında müfredat yenilenir, daha önce de yenilendi; çünkü ihtiyaçlar değişiyor, dünya değişiyor, yeniliklere ayak uydurmak gerekiyor.
Müfredat, sadece kağıt üstünde bir belge değil, yaşayan ve hem bireysel, hem sosyal ihtiyaçlara cevap veren etkileşimli bir müfredat olmalıdır. Programın uygulama sürecinin çok iyi planlanması ve izlenmesi, insan kaynaklarını geliştirme modelinin iyi hazırlanması gerekir.
Bence sorun, müfredat programlarının hazırlanmasında değil, ürünün değerlendirilmesinde; işte burası, ipin ucunu kaçırdığımız nokta…
Bir müfredat; kapsam, girdi, süreç ve ürün boyutlarında değerlendirilebilir. Kapsam boyutu ağırlıklı olarak doküman incelemeyi; girdi, süreç ve ürün boyutları ise uygulamaları incelemeyi gerekli kılar.
Az önce de değindiğim gibi, doküman inceleme ve müfredat hazırlamada sorun yok, lakin girdi-süreç-ürün boyutunda büyük sıkıntı var; müfredat değişimlerinin sık sık yapılması, sanırım bu sıkıntn dışavurum süreci!
Sık müfredat güncellemeleriyle sonuca ulaşılmadığını artık anlamalıyız, bundan sonraki süreçlere yoğunlaşmalıyız…
Genel olarak müfredatta yenilik getirici bakış açısı bulunuyor. Öğrenmeyi daha fazla merkeze alan ve geleneksel yöntemlerden farklı yöntemler öneren bir yapı nın olduğu gözlemleniyor. Bireysel farkların dikkate alınması ve bu konuya vurgu yapılması önemli …
Sayın Bakan ’ın açıklamalarından, becerilere önem ve ağırlık verildiğini anlaşılıyor. Bireysel gelişim, eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, iletişim, problem çözme, araştırma, karar verme, bilgi teknolojilerini kullanma, girişimci olma, kişisel ve sosyal değerlere önem verme gibi beceriler altı çizilerek vurgulanıyor. Bunlar çok önemli, hatta derslerden bile daha önemli…
Öğrencilerin araştırma, sorgulama, problem çözme ve karar verme süreçlerine katılmasını sağlayacak etkinliklerin kullanılması önerilmiş. Ayrıca öğrenme etkinliklerinin önemli olduğu vurgulanmış ve iş birlikli öğrenme stratejilerinin gerektiği ölçüde kullanılması öngörülmüş. Etkinliklerin geliştirilmesinde zaman zaman ‘ Çoklu Zekâ Kuramı’ndan yararlanma dile getiriliyor.
Yeni müfredatın başarılı bir şekilde yürütülmesi için çok kapsamlı ve iyi organize edilmiş öğretmen eğitimine gereksinim var. Bu gereksinim, aslında programın değişime açıklığını ve sürdürebilirliğini etkileyen en önemli husus. Öğretmen becerilerine odaklanan geliştirici ve uygulamalı yaklaşımlarla, öğretmenlerin anlayış değihedeflenmeli…