Vakıf Üniversiteleri Birliği tarafından düzenlenen ‘2. Eğitim Zirvesi’nde konuşan Yükseköğretim Kurulu Başkanı Yekta Saraç, “Mevcut sistemin bir değerlendirme çalışmasının yapılma vaktinin geldiğini de kabul ediyoruz. YGS’de fen bilimlerinde, bir milyon kişinin, müfredattan çıkan soruların bulunduğu sayfaları çevirmedi. Nedenleri için inceleme başlattık. YGS sınavlarındaki fen bilimlerinde, bir milyon kişinin, müfredattan çıkan soruların bulunduğu sayfaları, yanlış cevaplandırdı demiyorum, sadece bu sayfaları çevirmemesinin kök nedenlerini ortaya koyacak bilimsel inceleme başlattığımızı söylemek istiyorum. Bu çalışma, bir sonraki yıl için belki giriş sistemini lise eğitimiyle birlikte tekrar düşünmemizi gerektirebilir” dedi…
İyi de, bu yeni bir tespit değil ki, hep söyleniyor, değişik bir ifade ya da daha önceden duymadığımız bir şey de değil… Sayın Saraç, varolan durumu dillendirmiş. Sadece sesli söyleme cesaretinde bulunmuş. İşin ilginci, yıllar geçtikçe durum daha da kötüye gidiyor. Olay sadece sorulara bakmamakla sınırlı değil, olayın sınırları epeyce geniş, deniz derya!
2010 yılında Fen Bilimleri testinde 40 sorudaki Türkiye soru çözüm ortalaması 5,5 net iken, bu yıl 4,5 nete düştü. Geçenlerde bir okulda konferanstayım, çocuklardan biri; ‘atsak daha fazla tutar herhalde’ dedi. Doğru dedi, durumu çok güzel özetledi. Peki, bunca yıl biz bu çocuklara ne öğretiyoruz? Bence yaptığımız tek bir şey var, o da dersten uzaklaştırmak, korkmasını ve dersten uzaklaşmasını sağlamak…
Gelelim bir diğer teste, Temel Matematik testine… Allah aşkına birisi bana şunu bir açıklasın: Liselerde Temel Matematik diye bir ders var mı? Yok! Peki, olamayan dersin testi nasıl oluyor? Oluyor işte! Olsa da olur, olmasa da olur… Uydurma bir test, ne amaca hizmet ettiğini anlayamadığım bir test. Kelimelerin yerlerini değiştirin, testin amacını anlarsınız; matematiğin temeli… Böylesi uydurma bir testte bile bizim çocukların durumu vahim!
2010 YGS’de Temel Matematik testinin 40 sorudaki ortalaması 12 net iken, gel zaman git zaman 5,5 nete düşmüş. Evet, bu yılki ortalama 5,4 net! İçler acısı bir durum, sözün bittiği yerdeyiz…
Şimdi gelelim anadilimize, yani Türkçe’ye ve onun testine… Fransızca’dan veya Almanca’dan söz etmiyoruz, anadilimizden söz ediyoruz; yani çocuklarımızın doğduğu andan itibaren duyduğu ve kullandığı dilin testinden söz ediyoruz. 2010’da yaklaşık 22 net olan ortalama, bu yıl 16 nete düşmüş. Bırakın Fen Bilimleri testini filan, Türkçe de elden gitmiş; bu elden gidince, zaten pek çok değer elden gider…
Sosyal Bilimler desen, al birini vur ötekine; 40 soruda 2010 yılında 12,5 olan net, bu yıl 10,5 nete kadar düşmüş. Bir şeye dikkat ettiniz mi, kolay olan testlerin de ortalaması düşük, hani zor denilen (aslında değil) testlerin de ortalaması düşük. Demek ki ortada gerçekten vahim bir sonuç var, ciddi bir ciddiyetsizlik var. Peki, bütün bunların sorumlusu çocuklar mı? Hiç sanmıyorum, onlar sadece bizim bir yansımamız, başka bir şey değil.
2016 YGS’de ortalamalar yükselir gibime geliyor.
Diyeceksiniz ki, ‘Hocam, nereden biliyorsun?’ Kahin filan değilim, soruları da ben hazırlamıyorum, sadece şeytanın avukatlığını yapıyorum. Bir düşünün bakalım, seneye ortalamalar yükselecek; neden acaba?