Haberin Devamı
EK KONTENJANDA NE YAPALIM?
Bugün (dün) bir okulda konferanstayım; konferans öncesi müdürle sohbet ediyoruz. Sohbet, döndü dolaştı müdür rotasyonuna geldi...
Müdür öyle şeyler anlattı ki, duyduklarıma inanamadım. Aynı okulda 25-30 yıl görev yapan müdürler varmış; okul, sanki müdürün kendi işyeri olmuş...
Evden çıkarken karısına seslenen:
- Hanım, kal sağlıcakla. Ben dükkana (okula) gidiyorum. Akşama nohut yap, canım çekti...
Besmeleyle dükkanı (okulu) açan esnaf misali...
Müdür; ‘Hocam, bulunduğu okuldan ayrılmamak için kemik yaşını değiştirmeye (küçültmeye) çalışanlar bile oluyor’ dedi.
Vay, be!
Bu, ne görev aşkı böyle?
Bulunduğu, görev yaptığı kurumla özdeşleşme diye buna denir!
Bundan 3-5 yıl önce de buna benzer bir uygulama yapıldı; nedense daha sonra durduruldu. Durdurulma nedeni malum... O dönemde, sümük salya ağlayan okul müdürü bile gördüm.
Zavallı müdür, yeri değiştirilecek diye çocuk gibi ağlıyor...
Neden acaba, sadece görev aşkı mı; yoksa...
Siz mi çok zekisiniz, ben mi aptalım?
YÖK’ün uygulaması, bazı üniversitelerde yanlış anlaşılmalara neden oldu...
Başörtüsü (türban) takan öğrenciler, bazı üniversitelerde derslere alındı, bazılarında alınmadı. YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan, ‘öyle bir yanlış anlaşılmanın olabileceğini’ söyledi.
Vallahi yanlış anladık be, hocam!
Bizim buramız (kafamız) çok fazla basmıyor...
Özcan, gönderdikleri yazının şapka takan bir öğrencinin sınıftan çıkarılmasına ilişkin olduğunu söylemiş...
Pes doğrusu, bu kadar yanlış anlaşılma olur.
Pöh, bir de üniversite okuduk; üstelik felsefe okuduk.
Boşa okumuşuz; iki kelam şeyi anlayamayan biri, koskoca felsefi metinleri nasıl analiz eder!
Alın benim diplomamı!
Özcan, ‘Bugünlerde bütün partiler meseleye çok olumlu bakıyorlar. Zannediyorum çok yakın zamanda meseleye bir çözüm bulunacaktır. Medya olarak bu meseleyle çok fazla uğraşmayın, mecrasına bırakın. Zannediyorum yakın zamanda her şey yerli yerine oturacaktır. Bu sorunu çözecek olan siyasi partilerimizdir. Onlar da bu meseleye gerçekten olumlu yaklaşıyor. Benim hiç beklemediğim yaklaşımlar oldu.
Çok güzel bir noktadayız. İnşallah çok yakın zamanda çözüleceğini ümit ediyorum’ demiş.
Ben, yine bir şey anlamadım!
Anladığım kadarıyla, sayın Özcan; bu iş, siyasilerin işidir demek istiyor...
Eee, ilk icraatı neden türbanı serbest bırakmak oldu?
Hani bu siyasilerin işiydi?
Anlamadığım şu: Siz mi siyasetçisiniz, yoksa siyasetçiler mi YÖK’çü?
Siz mi çok zekisiniz, ben mi aptalım?
Uçtu gitti...
Yazıyı hazırlarken, Bursa’dan bir dost aradı...
Hocam, kılavuzda bir hata var dedi.
Aman ne ilginç!
Sıradan bir olay...
Nedir, dedim.
Hocam, ayın 5’inde Anadolu Üni. Eğitim Fakültesinde Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık (İÖ) bölümü gözüküyordu, üstelik 45 kişilik kontenjan ayrılmış. Bugün baktık kılavuza, bölüm buharlaşmış, yok olmuş!
Olabilir! Neler buharlaşmadı ki, 45 kişilik bölümün buharlaşması ne ki?
Aldım sazı elime... Hocam, daha ilk gün, bu müessese demedi mi: Zorunlu haller durumunda kılavuzu değiştirebiliriz diye!
4,4 şiddetinde deprem oldu ki bu zorunlu bir durumdu- bizim bu bölüm de uçtu gitti!!!