Diploma yetmez!

Haberin Devamı

Bundan 1,5 yıl önceydi. Televizyondaki programıma İngiltere’den dünyaca ünlü bir hukuk fakültesinin dekanı konuk olarak katıldı. Programdan önce laflıyoruz. Adet olduğu üzre, konu döndü dolaştı ‘sizinkiler’ ve ‘bizimkiler’ kıyaslamasına geldi. ‘Hocam, bizim çocukları nasıl buluyorsunuz’ dedim. ‘Mükemmel’ dedi; ‘Tek kelimeyle mükemmel buluyoruz.’ Sonra devam etti: ‘Bizimkiler de en az sizinkiler kadar çalışıyor, haklarını yemeyelim. Zaten çalışmak zorundalar, çünkü bunun adı yükseköğretim. Tabii ki sizinkiler de bizimkiler de çalışacaklar. Çocuk oyuncağı mı bu!’ Buraya kadar güzel, zaten bildiğimiz şeyleri söylüyordu...

‘Ancak anlamadığımız ve bir türlü çözemediğimiz bir şey var; sizinkiler sadece ders çalışmayı biliyorlar, başka da bildikleri bir şey yok!’

Bu ne demek, şimdi?

Ben, onu anlamaya çalışırken, arkadan asıl bomba geldi: ‘Bir de, sizinkiler yazın tatil yapıyorlar, memleketlerine tatile gidiyorlar. Bunlar bize çok ters, tuhaf geliyor. Üniversite öğrencisi tatil yapar mı? 3-4 yıl sonra hayata atılacaklar, bu neyin tatili? Sizinkiler, kendilerini lise öğrencisi gibi görüyor. Derslere girip çıkıyorlar, ders çalışıyorlar, sınavları veriyorlar, yazın da tatile gidiyorlar; yani aynı anda 2-3 işi bir arada yapamıyorlar. Bizimkiler sadece ders çalışmıyor, işte de çalışıyorlar; ders saatleri dışında hukuk bürolarında çalışıyorlar. Görüyorlar, görülüyorlar; kendilerini test ediyorlar; neye ihtiyaçları var, onun farkına varıyorlar. Bu süreci eğitimlerinin içinde yaşadıkları için, eksiklerini telafi etme şansları oluyor. Bizimkiler daha 3’üncü sınıftayken iş buluyor, sizinkiler üniversiteyi bitirdikten sonra iş aramaya başlıyor. İşte, ‘sizinkiler’ ve ‘bizimkiler’. Bu konuda son bir şey daha eklemek isterim...’ dedi hoca.

Bugüne kadar hiç kimse bu kadar açık ve net konuşmamıştı ve gerçekleri böylesine çarpıcı bir şekilde önüme koymamıştı.

‘Hocam, son sınıfta bizimkiler iş seçiyor, en iyi hukuk bürosunu seçiyor. Sizinkiler iş arama derdine düşüyor; ama herkes kollarını açmış dünyanın en iyi hukuk fakültesinin öğrencilerini beklemiyor. Önemli olan, bu süreci eğitimin içinde çözmektir; sizinkiler bunu sonraya bırakıyor.’

Hoca haklı, hem de yerden göğe kadar... Diploma önemli, diplomadaki not tabii ki önemli, bunların önemsiz olduğunu kimse iddia edemez; ama vurgulanması ve üzerinde durulması gereken en önemli nokta şu: Diploma, diploma notu ve hatta diplomadaki üniversitenin adı sadece araçtır; bunları, amaca götüren önemli araçlarlar olarak değerlendirebiliriz.

Peki, amaca ulaşmak için bunlar yeter mi, yeterli olur mu?

Hayır, külliyen hayır!

Başka şeyler...

Şöyle düşünün: Siz işveren olsanız, işe alacağınız elemanın mı sizi sırtlayıp bir yerlere götürmesini istersiniz, yoksa sırtınıza yük mü almak istersiniz?

Bunun cevabını verin ve ona göre davranın.

Fark yaratmaya çalışın, bir farklılığınız olsun, tercih edilmeniz için bir ayrıcalığınız olsun.

Kaynaklar azalıyor, insanlar çoğalıyor, mezun sayısı her geçen gün artıyor, üniversite sayısı çoğalıyor ve sen işe girmeye çalışıyorsun! Ben, seni niye tercih edeyim? Bu sorunun cevabını sen vereceksin, ben de ona göre seni işe alacağım. Anlaştık mı?


*****


Babalar için

Dün, bildiğiniz gibi ‘Babalar Günü’ydü...

Öncelikle tüm babalarımızın günü kutlu olsun, mutlu olsun.

Devlet de bir baba; biz, ona ‘DEVLET BABA’ deriz...

Böyle gördük, böyle inandık...

Devlet Baba’nın da ‘Babalar Günü’ kutlu olsun!

...Ancak yetkililere ve yetkisizlere (!) şunu söylemeden edemeyeceğim, zaten başka da bir şey söylemenin gereği yok:

O, şehit düşen 12 baba yavrusu; dün babalarına telefon açıp, Babalar Günü’nü kutlayacaktı, babalarının ellerinden öpecekti. Babaları da gözü yaşlı, ama gururla ve hasretle yavrularını bağırlarına basacaktı.

...Ama olmadı!

DİĞER YENİ YAZILAR