LYS sonuçları 18 Temmuz’da açıklanabilir. Ondan sonra tercih koşuşturması başlayacak. Hemen araştırmaya başlayın, üniversiteleri gezin, meslekler hakkında bilgi edinin. Tercih listenizi oluşturmaya çalışın.
Çok şükür, yarın LYS’lerin sonuncusu yapılacak. Böylelikle sınav maratonu tamamlanıyor. Bu kadar sınav çok fazla. Bölük pörçük bir sürü sınav var. Nisan ayından bu yana bir sınav furyasıdır gidiyor. Yazıktır, günahtır. Hem çocuklara yazık hem de velilere... Bu kadar sınavın bir de maddi faturası var. Dünyanın masrafı oluyor. Sınavları günlere bölmüşler, bir de sınavları kendi içinde bölmüşler. Bölmüşler de bölmüşler. Coğrafya-1 testine bir baksanıza, 24 soru için 35 dakika süre veriliyor. Kitapçığı dağıt, yarım saat sonra topla. Sosyal Bilimler (LYS-4) sınavındaki Coğrafya-2 testi daha bir komedi. 16 soru, 25 dakika. 16 soru için kitapçık basılmış ve bunun için de 25 dakika ayrılmış, şaka gibi...
Bu yıl size tatil yok
Nisan ayındaki YGS’den sonra çocuklar dağılıyor. Hele bir de sınav kötü geçtiyse toparla toparlayabilirsen çocukları... YGS beklentilerin altında kaldıysa mutluluk bir başka bahara kalıyor. YGS’den sonraki ilk sınav, Matematik-Geometri (LYS-1). İnsan bir dikkat eder, çocukları motive eder, morallerinin yükselmesini sağlar. Ama kim düşünecek bunu? Keşke ilk sınav LYS-1’den daha kolay bir sınav olsaydı.
Daha önce de söylediğim gibi esas sınav bundan sonra başlıyor. Tercih döneminde sizleri daha büyük sınavlar bekliyor. Öncelikle şunu çok iyi bilin, bu yıl size tatil yok. Evet, sınavlar yarın bitiyor ama ondan sonra tercih koşuşturması başlayacak. Önceki yazıda da belirttim, sonuçlar 18 Temmuz’da açıklanabilir. O tarihe kadar yan gelip yatmak yok. Hemen araştırmaya başlayın. Üniversiteleri gezin. Meslekler hakkında bilgi edinin. Tercih listenizi oluşturmaya başlayın.
Ben, ‘tercih listesi çalışmalarına başlayın’ diyorum ama sizin yapacağınız şu: Hocam, YGS netlerim şu, LYS netlerim de bu. Acaba kaç puan alırım. Bu puan nerelere yeter? Daha geniş düşünün. Puana endeksli hareket etmeyin. Adı üzrerinde, ne diyoruz: Tercih Listesi. Dikkat ettiniz mi, ‘Puan Listesi’ demiyoruz. Lütfen tercihlerinizi oluştururken elinizi korkak alıştırmayın. Tercihler, cebindeki paraya göre alışverişe benzemez!
Geçen yıl LYS’ye giren 1 milyon 688 bin 804 aday arasından 1 milyon 58 bin 152’si tercih yaptı. Yükseköğretim kurumlarının örgün programları için 378 bin 693 lisans, 277 bin 248 önlisans olmak üzere toplam 655 bin 941 kontenjan için tercih yapılmış. 345 bin 41 lisans, 252 bin 467 önlisans olmak üzere toplam 597 bin 508 aday üniversitelerin yükseköğretim programlarına kaydolma hakkını kazandı. Dikkat ettiniz mi, 600 bin aday daha baştan tercih yapmamış. Ya puanını yetersiz görmüş ya da kazanabileceği yerleri beğenmemiş. Bu önemli bir fire! LYS sonuçlarına göre yapılan yerleştirmede açıköğretim dahil lisans ve önlisans programlarına toplam 789 bin 167 aday kayıt hakkı kazandı. Bu adaylardan 244 bin 168’i ilk tercihine yerleşti. Adaylardan 102 bin 282’si ikinci, 66 bin 143’ü üçüncü, 50 bin 367’si dördüncü, 40 bin 820’si beşinci tercihini kazandı. İşte ‘mutlu azınlık’ dediğimiz şey bu olsa gerek!
En fazla tercih edilenler
Toplam 30 tercih yapma hakkı verilen adaylardan 3 bin 533’ü 29’uncu tercihine yerleşirken 4 bin 562’si son tercihine kayıt yaptırma hakkı elde edebildi. Toplamda 30 tercih yapma hakkı olan adayların, tercihlerinin 10 dolayında yoğunlaştığı gözlendi. Meslek lisesi mezunlarının en gözde tercihleri Anestezi, İlk ve Acil Yardım, Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik, Çocuk Gelişimi gibi bölümler olurken açıköğretimde İşletme Yönetimi, Adalet ve Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümleri en fazla tercih edilenler arasında yer aldı. Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık da adaylarca en fazla tercih gören bölümlerin başında geliyor.
Hayatı da okuyun!
Geçen mart ayında Manisa’dayız... Uçak sabahın erken saatlerinde, konferans öğleden sonra. Şehri dolaşıyoruz... İnsanlar ‘Beyaz Fil’ diye bir binadan söz ediyor. Binaya ‘Beyaz Fil’ denir mi? Bina beyaz, kocaman, vergi dairesi, şehrin tam tam merkezinde. Bana ilginç geldi, neden bu binaya ‘Beyaz Fil’ deniyor? Binanın tam karşısında simitçi var, Manisalıymış... ‘Bey amca, neden bu binaya Beyaz Fil diyorsunuz?’ Simitçi binaya baktı, bana baktı ‘Vallahi hiç düşünmedim evlat’ dedi. Biraz yürüdüm, binanın tam çaprazında cep telefonu satan bir dükkân var. Girdim içeri, sordum malum soruyu. Adam suratıma baktı. ‘Beyaz ya, onun içindir’ dedi. Dışarı çıktım, karşıdan bir bey geliyor. Geçtim önüne, sordum soruyu: Adam, ‘Büyük ya, ondandır’ dedi.
Gülümsemeye başladı
Öğle saati, konferans başladı. Salon dolu. Gözüme bir öğrenciyi kestirdim. Çocuğa sordum: ‘Nerelisin?’ ‘Manisalıyım’ dedi. ‘Nereyi istiyorsun?’ dedim. ‘ODTÜ Mimarlık!’ Cevap verdim: ‘Git kaydını yaptır!’ Çocuk şaşırdı, gülümsemeye başladı. Dedim ki: ‘Aradan 5 yıl geçti. Seni mezun ettim. Gel diplomanı al.’ Bu kez salon gülmeye başladı. ‘Hatta diplomana notunu kendin yaz.’ Bir uğultu: ‘Hocam, keşke daha önce gelseydiniz.’ Arkadan bir alkış tufanı... Sorum şu: ‘O binaya neden Beyaz Fil diyorsunuz?’ Çocuk durdu. ‘Bilmiyorum’ dedi.
Şimdi ben, büyük bir inşaat firmasının CEO’suyum. Sen, bana geleceksin, iş için... Önce sohbet edeceğiz, hoş beş... Laf lafı açacak, ‘nerelisin?’ diye soracağım. ‘Manisalıyım’ diyeceksin. ‘Güzel, yıllar once günü birlik Manisa’ya gelmiştim. Güzel bir şehir ancak bir şey dikkatimi çekti. Sizin orada bir bina var, adına Beyaz Fil diyorsunuz. Sahi neden böyle deniyor, o binaya?’ Sen, ‘Bilmiyorum’ diyeceksin. Ben de sana şunu diyeceğim: ‘Görüşme bitmiştir!’
Bu çocuk veya bu gibi çocuklar derslerini iyi çalışırlar, iyi notlar alırlar. O kadar. Peki, ‘araştırma’ nerede, ‘merak’ duygusu nerede, ‘yaratıcılık’ nerede? Hayat böyle değil, hayat çok şeyler istiyor, geniş açıdan bakmanı istiyor, yaratıcılık istiyor...
‘Beyaz Fil’ denmesinin nedeni, binanın içindeki büyük sütünlar filin ayağına benziyormuş, filin ayağı şeklinde yapılmış. Binanın yapıldığı devirdeki mimari anlayışı temsil ediyormuş. Okuyun ama sadece ders okumayın, hayatı da okuyun!
Asıl büyük sınav tercih döneminde
Haberin Devamı