2011 Turizm Oscarı Yeditepe Üniversitesi’nin

Haberin Devamı

SKAL İnternational İstanbul (Turizm Profesyonelleri Derneği) tarafından “Skalite 2011 14’üncü Turizm Oscarları Ödülleri”, 12 Aralık 2011 Pazartesi günü Conrad Otelde gerçekleştirilen görkemli bir törenle sahiplerini buldu. Yeditepe Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü, “Turizm Eğitimi” kategorisinde “Turizm Oscarı”na layık görüldü.

‘Turizm, itici güçtür’

Bölüm adına ödülü, Yeditepe Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü öğretim görevlisi ve aynı zamanda ülkemizde uzun yıllar turizm yöneticiliği yapan Katrin Yiğitbaş, Skal İnternational İstanbul Başkanı Vedat Bayrak’tan aldı. Dünyada 80 ülkede faaliyet gösteren Skal İnternational İstanbul’un 14 yıldır “Turizmde Kalite” öğesini öne çıkarmak amacıyla başlattığı “Turizm Oscarları Ödülleri”nde bu yıl adaylar, 18 bin 961 turizm profesyonelinin oylarıyla ödüle layık görüldü. Yeditepe Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü, kuruluşundan bu yana Türk ve yabancı öğretim kadrosuyla sektörüne yüksek kalitede öğrenci yetiştirmesi nedeniyle “Turizm Oscarı”nın sahibi oldu. Törende konuşan Skal İnternational İstanbul Başkanı Vedat Bayrak şunları söyledi: “Ülkemizin 2011 yılında 30 milyon turist ve 22 milyar dolar turizm gelirine ulaştığını, turizmin ekonomimizin çift haneli bünyesinde itici güç haline geldiğini memnuniyetle söyleyebiliriz.

Kalitenin önemi

Bir olgu var ki, o olmadan hedeflere ulaşmak ve zirvede kalmak imkânsız: Kalite! Turizm ürününde kaliteyi hedeflemedensürekliliği sağlamanın imkânsız olduğu bir gerçek. İşte Türk turizmcileri 14 yıl önce bu gerçeği tespit ederek turizmde ‘kalite’ öğesini ortaya çıkaran projeyi başlattı.”

*****


ÖZYEĞİN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. ERHAN ERKUT:

Üniversiteye girmekle iş bitmiyor, hatta yeni başlıyor

Üniversiteye girdiğinde işin zor kısmının bittiğini ve bundan sonrasının kolay olacağını düşünen lise mezunlarına seslenen Prof. Dr. Erkut, bunun çok büyük bir yanılgı olduğunu ifade etti.

Türkiye’de lise mezunlarının genellikle üniversiteyi bir amaç olarak algıladığını söyleyen Özyeğin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Erkut, “Üniversiteye girdiğinde işin zor kısmının bittiğini ve bundan sonrasının kolay olacağını düşünüyor. Bu çok büyük bir yanılgı. Üniversiteye girmekle iş bitmiyor, hatta yeni başlıyor” dedi. Prof. Dr. Erkut, bu konuda şunları söyledi:

Şöyle bir üniversite mezunu getirin gözünüzün önüne: İyi bir üniversitede okumuş. 4 yılda mezun olmuş. Üniversitenin öğretebildiği kadar İngilizce biliyor. Derslerinde başarılı olabilmek için kulüp faaliyetlerine pek katılmamış. Zamanında mezun olabilmek için staj yapmamış. Yabancı dil konusundaki yetersizliğinden çekindiği için de yurt dışı değişim programına katılmamış. Böyle bir öğrencinin iş bulma şansı nedir? Girdiği organizasyona katkı sağlama şansı nedir? Dünyayı değiştirme şansı nedir?

Gerçeği aramalısınız

Arman Kırım Hoca, “Bana Bi Akıl Ver Hocam” adlı kitabında yukarıda bahsettiğim soruna “emtialaşma” (aynılaşma) adını veriyor. Öğrenci aynılaşmadan uzak durmalı ve kendi hedefleri doğrultusunda farklılaşmalıdır. Üniversite eğitiminin hedefi iş bulmak veya iş kurmak değil, öğrencinin gerçeği aramasına, kişisel gelişimine, potansiyeline erişmesine yardımcı olmak ve önünde yeni ufuklar açmaktır. Bu açıdan bakıldığında da aynılaştıracak bir eğitim reddedilmeli. Ders kitaplarında bulunan bilgi sizi diğerlerinden ayrı kılmaya yetmez. Örneğin İşletme öğrencisiyseniz muhasebe ve pazarlamanın temel prensiplerini sayabilmeniz, faizli nakit akışı hesaplarını doğru yapabilmeniz, stratejik planlanlamanın ana hatlarına hakim olmanız kimseyi şaşırtmaz. Fakat Türk vergi sisteminin yanında Amerikan ve Avrupa vergi sistemlerine de aşinaysanız özellikle çok uluslu şirketler için daha da ilginç bir aday haline gelirsiniz. Herkesin bilmesi beklenen dünkü bilgilerden çok, kurumlara yarın gerekli olacak konulara hakimseniz farklısınızdır.

Yetkinlik geliştirmek

İşverenlerle yapmış olduğum görüşmelere dayanarak profesyonel yaşamda başarı için yetkinliklerin kitabi/mesleki/teknik bilgilerden önde geldiğini söyleyebilirim. Şirketler 22 yaşındaki bir üniversite mezununa gerekirse birkaç haftalık bir uzaktan eğitimle kitaptaki bilgiyi aktarabilirler fakat yetkinlik geliştirmek daha zordur. Öğrencilerin üniversite yıllarında bilinçli bir gayret ile iletişim, dinleme, grup çalışması, sunum teknikleri, planlama ve zaman, stres, proje yönetimi yetkinliklerini geliştirmeleri önemlidir.

Profesyonel başarı için bilginin yanı sıra yetkinlikler de büyük rol oynar. Çağımızın önde gelen yönetim gurusu Gary Hamel’e göre, geçen yüzyılda kurumların çalışanlarından beklentileri itaat, titiz çalışma ve zekâydı. Bu yüzyılda ise beklentiler inisiyatif alabilme, yaratıcılık ve tutku.

Öğrencilere önerilerim

Lise ve üniversite öğrencilerine yaptığım kariyer planlama sunumlarında çok basit bir soru sorarım: “Ne için çalışacaksınız?” Bu soruya en çok verilen cevap “para kazanmak için” oluyor. Öğrenciler başkalarının önlerine koyduğu hedefler doğrultusunda çalışmaya o kadar alışmışlar ki, yaşamları boyunca ne için çalışacakları gibi basit bir soruyu bile derinlemesine düşünmemişler. Maddi kazanç veya özerklik için mi, başkalarına faydalı olmak için mi, yoksa prestij, statü veya marka değeri için mi çalışacağız?

Öğrencilerin çoğu büyük şirketlerde çalışmak istiyor. Onlara şu alternatifleri de değerlendirmelerini öneriyorum: Devlet, kobiler (özellikle aile şirketleri), daha az popüler olan ama popülaritesi artmakta olan alanlar (medya, sanat, politika, moda, spor, kalkınma, çevre gibi) ve dünyanın en iyi işi olan akademisyenlik. Öğrencilerin hemen hiç düşünmediği bir alternatif de girişimcilik. Halbuki dünyayı değiştirme potansiyeli en yüksek bireyler de girişimciler. Üniversite eğitiminizde sadece bir diploma edinmeyi değil, mümkün olduğu kadar yaşama hazır hale gelmeyi amaçlayın. Eğitiminiz sizin sorumluluğunuzda. Hayatınızın amacı ne olursa olsun, bu amaca ulaşmak için inisiyatif ve sorumluluk almalısınız. Geç değil, fırsatlar daha kaçmadı. Gösterin kendinizi, değiştirin dünyayı.

‘Farklı olmak için ikinci yabancı dil şart’

Prof. Erkut, kendi dilini iyi kullanamayan bireyin yabancı dilleri de iyi kullanamayacağını belirterek, “Bir öğrencinin gerçekten farklı olması için ikinci bir yabancı dil bilmesi gereklidir” diyor.

DİĞER YENİ YAZILAR