Yılmaz Erdoğan PKK’yı ikna edebilir mi?

Haberin Devamı

Bu “çözüm süreci, barış süreci” denilen süreçte Türkiye’yi dolaşarak (Türkiye demek serbest miydi, yoksa o da mı sakıncalı) konuşup halkı ikna edecek “akil adamlar-kadınlar” listesi açıklandı.. Aradan birkaç “gerçekten tarafsız gözle ve iyi niyetle, halkın kendisine sevgisinden yararlanarak bir fayda sağlamaya çalışacak” ismi çıkarırsanız geriye kalanların neden “hangi nedenle akil” oldukları belli değil.. Ya da “belli” ..

Ama burada ortaya çıkan en önemli soru işareti daha önce de yazdığım gibi “acaba halkı ikna gayreti”nin bir anlamı var mı? Açalım; halkı ne zaman ikna etmeniz gerekir; ortada “büyük bir sorun” vardır ama artık sonunda “çözülme aşaması” tamamlanmıştır.. “Sorun” denen şeyi çözmek için karşı karşıya gelen taraflar anlaşmıştır ama halkın bu “farklı, kabul edilmesi zor” anlaşmaya alıştırılması, tepkilerinin önlenmesi gerekmektedir (ki eğer işin içinde “oy” meselesi olmasa, bu da yapılmazdı, bugüne kadar en alışılmayacak, en haksız-hukuksuz konularda bile halkın görüşü alınmadan karar verildi).. Bu durumda konuyu “hiç bilmeyen veya sadece propaganda yapacak” kişilerden değil, daha çok “konunun uzmanı, bugünü ve geleceği görebilen” insanlardan bir heyet kurar, gönderirsiniz.

Hangi konu çözüldü?

Merak ediyorum, acaba “iktidarın akil adamları” arasında “PKK ile Hükümet hangi konularda kesin bir anlaşmaya vardı, biz halkı neye ikna edeceğiz” diye soran oldu mu Dolmabahçe toplantısında?

Bu iş öyle “ben de dağa çıkarım, teröristlere ‘yapmayın, etmeyin’ derim” diyenlerin fantezi konuşmalarıyla olacak gibi değil.. Başbakan “terör örgütü silah bırakıp başka ülkeye gitsin” derken onlar önce “yeni anayasada özerk bölge, Öcalan’ın affı, Türk tanımının değişmesi, hatta ‘devletin-milletin bütünlüğü’ tanımının çıkarılması” gibi taleplerin gerçekleşmesini şart koşuyor, bu durumda bile Başbakan’ın isteğinin ve ger “öyle hemen olmayacağını” söylüyorlar.

En büyük iyilik!

Terörün en yoğun olduğu dönemlerde Hakkari Dağ ve Komando Tugayında Tümgeneral olarak görev yapan Osman Pamukoğlu ise “PKK Türkiye’den çekilmez, çekilse bile belli unsurlarını bırakarak gider. Gitmesi de marifet değil, istese bir gecede dönebilir. Şimdiye kadar Kuzey Irak’a giden PKK’yı bulabildiler mi ki şimdi bulacaklar” demiş.. Bütün bu çelişkili verilere rağmen biz yine de “akil adamlar” içinde bazı isimlerin bir şeyler başaracağına inansak.. Mesela dün Ertuğrul Özkök, sanatçı Yılmaz Erdoğan’ın kendisine 7 yıl önce gönderdiği ve “Dizlerimin üzerine çöktüm ve ağlıyorum.. Yalvarıyorum.. Kimin elinde bu kanı durduracak güç varsa ne olur durdur bu işi” diyen duygulu mektubunu tekrar yayımlamıştı. Şimdi Yılmaz Erdoğan’ın elinde o güç için küçük de olsa bir fırsat var; acaba halkı iknadan önce PKK’yı “silah bırakıp teröre son vermek” için ileri sürdüğü şartlarda bir değişiklik yapmaya ikna edebilir mi?

Bu olmadıkça halkı ikna edecek bir neden de olmayacak çünkü.. Ve ben isteklerini tamamı verilmedikçe “PKK’nın iknası” için dirhem şans da görmüyorum!

Kürtler ve PKK!

Kürt vatandaşlarımızın çoğu ile PKK terör örgütünü birlik gibi göstermekten kaçınırım ben.. PKK’nın şehit ettiği kaç askerimiz Kürt evlerden çıkmış, Kürt analar ağlamıştır arkalarından.. İkisi özdeşleşemez..

Bakmayın şimdi o kanlı ve acımasız teröre “kendi içimizden çıkmış insanların isyanı” gibi süslü tanımlar bulma çabalarına.. Madem ki “kendi içimizden çıkmış”, neden Başbakan “silah bırakıp çekip gitsinler bu ülkeden” diyor, onu açıklasınlar.. Madem ki bu ülkede yaşamayacak ve gideceklerdi, PKK neden onlarca yıl, binlerce genç cana kıydı, onu açıklasınlar?

Marşım, bayrağım!

“Analar ağlamasın” denerek başlanan ve “barış” sözünün dilden düşmediği bir süreçte PKK hala neden “50 bin kişiyle savaş çıkarırım” diyerek savaştan ve yine öldürmekten söz ediyor, terör örgütünü meşrulaştıranlar onu açıklasınlar.

Bir okurumuz soruyor; “yapılan anketlerde Kürtlerin yüzde 93’ü ‘İstiklal Marşı benim de marşım, Türk Bayrağı benim de bayrağım, Türkiye Cum-huriyeti benim de devletim’ dediğine göre ‘Kürt sorunu’ diye çırpınanlar ve ülkeyi bölmeye çalışanlar kim?”

Haydi “kendi insanının isyanı” diyen ve olayı tüm Kürtlere mal edenler bir de bunu cevaplasınlar!

DİĞER YENİ YAZILAR