Diyanet İşleri Başkanlığı daha ne yanlışlar yapacak bakalım, daha fazlası kalmadı ama sınır tanımazlık söz konusu olunca arkası kesilmiyor. Zaten daha baştan “laik ve bu nedenle ‘her dine-inanca eşit mesafede durması, eşit haklar tanıması, insanları belli bir dine-inanca zorlamaması’ gereken” devlette “tek bir din hatta onun da tek bir mezhebi” ile ilgili çalışan bir kurumun olması yanlıştır ama göz yumuluyor, bu kadarla kalsa katlanılabilir, o da yok gittikçe gidiyor. Dersiniz Suudi Arabistan kurumu!
Başkan hadis gösteremez!
Önce bir kez daha söyleyeyim; Diyanet Başkanı Mehmet Görmez benim Star TV’de yaptığım ve siyasi baskılarla kesilen programım Her Açıdan’da 3 saat boyunca sadece hadisleri konuşmuş, bu hadisler gösterilen kaynakların “en güvenilir” denilenleri arasında bile “UYDURULMUŞ” binlercesinin olduğunu ve bunların uzun çalışmalarla ayıklanması gerektiğini söylemiştir. (Kendileri kaydettiler o programları, çıkarıp izlesinler.)
O da, tüm din uzmanları da biliyor ki (Mehmet Görmez de bunu vurgulamıştır) Hz. Peygamber sağlığında sözlerinin kaydedilmesini istememiş ve ölümünden sonra yakınında bulunanlar “hatırladıkları kadarıyla” sözlerini yazmış, sonradan giderek “isteyenin ilavesiyle” bunlar on binleri bulmuştur. Yani kendisi dahil hiç kimse; hangi söz gerçekten söylenmiştir, hangisi uydurmadır ayıramaz. Bu nedenle de başta Mehmet Görmez olmak üzere kimse insanlara “din emri veya Hz. Peygamber’in tercihi” gibi, herkes hepsine inanmalıymış gibi hadisleri kaynak gösteremez. Fakat Görmez bu uyarıları ve kendi açıklamalarını yok saymaya devam ediyor.
Kadına cennet kokusu..
Tüm camilerde okunan hutbelere Peygamber hadisidir diyerek olmayacak sözler eklenmiş şimdi de.. Neymiş; Peygamber efendimiz bir hadisinde “Sebepsiz boşanan kadınlara cennet kokusu haram” demiş.. Bir başka hadisinde “Yüce Allah’ın en sevmediği helal boşanmadır” demiş. Toplumda sıkça görülen boşanma sebeplerinden biri “evliliğe dışarıdan müdahale eden kimselerin kadını kocasına karşı kışkırtmaları” olduğunu belirterek bir başka hadis eklemişler; “Kadını kocasına karşı kışkırtan bizden değildir” de demiş.
İnsanın aklına “acaba yakınları arasında bir kadınla ilgili böyle bir sorun mu çıktı da kadınları Allah’la korkutuyor, erkekleri haklı çıkarıyor ve üstelik kışkırtıyorlar” sorusu geliyor inanın, çünkü olacak şey değil. Açıklasınlar; içinde “Biz size gerekli her bilgiyi burada verdik, başka kaynak aramayın” denilen Kur’an’da neden söylemiyor bunlar? Allah istese orada kendisi bildirmez miydi?
Kadınlar öldürülürken!
Hutbelerde “Kutsal birlikteliğin büyütülen değersiz nedenlerle yok edildiği, boşanmanın bütün toplumu rahatsız ettiği, hayati bir zaruret olmadıkça boşanılmaması gerektiği” gibi sözler de varmış. Bir evlilikte kadını “nelerin rahatsız edip boşanmaya yönelttiği” hakkında kadın kimseye açıklama yapmak zorunda bile değildir aslında.. Açıklanamayacak nedenler bile olabilir, erkeğin sözlü şiddeti veya suskunluğu bile olabilir, hayati olması hiç de şart değildir. Kadınları köşeye kıstırmanın, baskı yapmanın Diyanet’in görevi olmadığı gibi..
“Boşanmak isteyen eşlerini çocuklarının önünde boğazlayan” yaratıkların hızla arttığı açıktayken, başka kadınlar için karılarını bırakıp giden, iki üç kadınla evlenen ve evliliği de hiç umursamayan erkeklerin sayısı (şimdi bir de Suriyeli mülteci kadınları 2’nci-3’üncü eş olarak almaları çıktı) bu ülkede tavan yapmışken Diyanet o konulara neden değinmiyor da bunu seçiyor? Karılarını öldüren veya bunu planlayan erkeklere din desteği midir bu da?
Başkan Görmez’in Diyanet’in yaptırdığı TÜİK anketinde vatandaşlara “mezhep sorusu” sorulması hakkında yaptığı açıklama da hiç inandırıcı değil.
Böyle giderse “Diyanet kaldırılsın” kampanyası başlatacak millet haberleri olsun!
Köpek giren eve melek girer!
Bu da Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. (olduğuna inanmak zor) Orhan Çeker’den bir kelam üzerinize afiyet.. O da “Köpek giren eve melek girmez” hadistir diyerek kadınlar yerine hayvanları seçmiş “yok edilsinler” diye .. Zaten bazı uydurma hadislerde kadınlarla hayvanları eşit tutmuştur “uyduranlar”.
Neyse ki bu olayda Diyanet Başkanlığı’nın telefon hattı “İslamiyet’te böyle birşey yoktur, Peygamber efendimizin hayvanları çok sevdiği bilinirdi” demiş. Bir öğretim üyesinin bile bu kadar garip ve gerçek dışı sözler etmesine söylenecek söz bile yok. Bir de “köpek beslenen evde biri ölürse Azrail bile gelmez” demiş. Bırakın “birinin Azrail gelmeden nasıl öleceğini”, demek ki köpek bulunan evlerde kimse ölmemiş şimdiye kadar. Hemen herkes köpek alsın evine.
Düz mantık bile yok, neyi yazıyorum ki ben?
Bir okurumuz da şöyle yazmış; “Batı ülkelerinde her evde köpek vardır, zenginlikleri ortada. Demek ki melek giren eve para girmez, köpek giren eve para girer”. İşte saçmalayan olunca karşısına bu mantık yürütmeler de çıkıyor!
Diyanet, kadınlar ve hadisler!
Haberin Devamı