Buldan ve katiller!

Haberin Devamı

BDP milletvekili Pervin Buldan, Mehmet Ağar’ın “Mecit Baskın’ın öldürülmesiyle ilgili olarak yargılandığı”

dava duruşmasında Ayhan Çarkın, Ziya Bandırmalıoğlu, Korkut Eken ve Ercan Ersoy’u görünce “tam bir katiller serisi” demiş. Bu isimlerden ikisinin eşi Savaş Buldan’ın da katilleri olduğunu söylemiş.

Elbette tüm katiller benzer tepkiler alır, özellikle de “yakını öldürülenler” feveran etmekte en haklı olanlardır. Ama hiç değilse Pervin Buldan biliyor ki eğer bu isimler öldürmüşse cezalarını çekecek-ler. Peki gencecik 18-19 yaşında onbinlerce şehit için ne düşünüyor Buldan? Onların anacıkları da “suçluların cezalandırılmasını isteme hakkına” sahip değiller mi? “Değiller” diyorsa bu nasıl eşit hak ve hukuktur ve kendileri “eşit haklar”dan söz etmektedirler?

O şehitlerin sorumlusu olan Öcalan’ın serbest bırakılmasını istiyorlar, karakol basan-mayın döşeyen, yol kesip öldüren, bomba atan PKK militanları ise serbest.. PKK baskınlarını BDP eğlencelerle kutluyor. İşte bu çelişkiler Pervin Buldan’ın “katiller serisi” lafını etkisiz kılmaktadır. Katil her yerde ve her zaman katil, “ Yok benimkilerin bir amacı vardı, o nedenle benim katilimin suçu yok” demek kabul edilemez. Öldürmek meşru görüldüğünde her katil kendine göre mantıklı bir neden veya yalan öne sürebilir, haksızsam “haksız” desin!

Büyük Risk!

Merakla izlediğim harika bir yarışma programı “Büyük Risk”.. Ünlü tiyatro sanatçımız Selçuk Yöntem 40 yıldır bu programı sunuyormuşçasına büyük başarıyla yönetiyor ve herkes de aynı zevkle izliyor olmalı ki “çok izlenen programlar”ın en üst sıralarında.. Favori programlarımdan olduğu için benim de soru sormam istendiğinde memnuniyetle katıldım ve Salı akşamı sorum çıktı.

Ekip çekim için geldiğinde ‘bu soruyu bilmeleri zor, başka bir soru çekelim’ diyerek fazladan bir çekim daha yapmıştık, yine de benim ‘zor’ dediğim soru kullanılmış; ‘Mühendislik eğitimi aldığım, Ankara’daki devlet üniversitesinin adı’.. Yarışmacı anında, belki benim bile cevaplayamayacağım bir hızla “ODTÜ” dedi.

Bu programda yarışmacılar bilgi sorularına öyle hazırlanıyorlar ki bilmedikleri yok ve siz daha düşünürken onlar söylemiş oluyor ama bu kadarına pes doğrusu! Cevabı veren yarışmacı Nermin Hanım’ı kutluyorum!

‘Yeni anayasa’nın ne suçu vardı?

Hayır, aslında “eski anayasanın ne suçu vardı” diye de sormak mümkün, zira defalarca değiştirilen ve “darbe anayasası” denilen halinden eser kalmayan Anayasa’yı yenilemek için “Kürt sorunu” denilen “özerk bölge” olayı ve “başkanlık sistemini getirmek” dışında pek neden yoktu. “Daha özgür anayasa” için dense, “uzlaşıldı” dedikleri maddeler arasında bile en temel vatandaşlık haklarına “keyfi devlet müdahalesi” getirecek maddeler var. O zaman nedir sorun?

Muhalefet partileri CHP ve MHP genel başkanları “Mısır ve Suriye’de izlenen yanlış politikaları eleştirdikleri” konuşmalarda iktidarı “Anayasa masasından kaçmakla” suçladılar. Diyelim ki muhalefet yapmaktalar, peki gerçekten de mesela “bu komisyon artık anayasa yapamaz” diyerek Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ndan çekilen Cemil Çiçek’i bu kadar sabırsız yapan nedir?

Milletvekilleri kolay uzlaşamayabilir hatta aynı parti milletvekilleri bile aralarında tartışabilir ama aceleye gerek yok, arkadan kovalayan da yok.. Sonuçta “tüm toplumun hayatını düzenleyecek” olan anayasa hazırlanacak, bir uzlaşma yolu bulmak gerekirdi. Böyle önemli bir konuda kısa süre içinde “bakın biz denedik ama diğer partiler uzlaşmadı” demek inandırıcı olmadı. Ama “her duyduğuna inanlar” buna da inanacaktır, maalesef bizim ülkede politika bu işte!

CHP gazetecileri nasıl seçiyor?

Çok garip bir durum var ortada.. İktidar partisi zaten baştan beri “kendi medyası” dışında pek az gazeteciyi yurt içi ve dışındaki gezilere, toplantılara davet ediyor. Televizyon söyleşilerinde bile “yalnızca kendilerine yakın ve soracağı sorular tahmin edilecek” isimler seçiliyor. Ama Çarşamba günü Sözcü gazetesinin manşetindeki “CHP Kılıçdaroğlu’nun Amerika gezisinde Sözcü’yü dışladı, büyük ayıp etti” haberi ana muhalefet partisinin de gazeteci seçiminde yanlış yolda olduğunu gösteriyor.

CHP’nin daha önce de “Irak seyahatinde” ve dahi “Ramazan iftarında” bile acaba neye göre seçiyorlar dedirten, neredeyse rakiplerinin seçiminden farksız bir gazeteciler listesi yapmış, özellikle de tarafsız gazetecileri dışlamıştı.

Bunların “gözden kaçtığını veya oy almak için her numaranın geçerli olduğunu, nasılsa unutulacağını veya milletin nasılsa alternatif olarak başka çaresinin olmadığını” filan düşünüyorlarsa dikkatli gözlerin ve iyi hafızaların bu yapılanı yutmayacağını ve unutmayacağını bilsinler. Ana muhalefet içinde de modası geçmiş, kafası çağdaş siyasete basmayan, her devrin adamı tipler var ve bunlar yanlış yönlendirme yapabilir. Ama artık yanlış yönlendirilmesinler be anacım, değil mi?

DİĞER YENİ YAZILAR