Kim “olamaz” derse desin zaten bir şekilde olacak. “Uysa da, uymasa da oldurulacak” orası belli.. Başkanlık sistemi için yapılan “tartışmalar” bence adet yerini bulsun diye, yoksa “toplumda tartışıldı, Türkiye için yanlış olduğu anlaşıldı ve vazgeçildi” gibi bir durum asla söz konusu değil.
Perşembe akşamı Siyaset Meydanı’nda Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu “başkanlık sisteminin Türkiye’ye ne kadar uygun olduğu” konulu bir konuşma yapıyordu. Karşısındaki hukuk fakültesi öğrencileri o kadar bilgili ve akıllı sorular sordular, “övülen sistemin Türkiye’ye getireceği olumsuzlukları” öyle güzel incelediler ki Kuzu birçok kez takıldı, cevap vermekte zorlandı.
YA HEP, YA HİÇ!
Mesela “Meclis çoğunluğuna sahip” partinin genel başkanı “başkan olursa” hem yürütmenin (hükümet), hem de yasamanın (Meclis) tüm kontrolünün onda olacağını..
Başkan “yüzde 60 oyla seçilse bile” geriye kalan yüzde 40’ın (hele de küçük partilerin) hiçbir temsil hakkının olmayacağını, hiçe sayılmış olacağını..
O arada “ABD’de başkan adaylarının TV’de defalarca karşı karşıya geldiğini, oysa bizde bunun yapılmayacağını” ve her detayı dile getirdiler. Burhan Kuzu bunlara karşılık “Mutlak adalet olamaz, İngilizler, ABD’liler ‘bu iş sırayla, sizin de sıranız gelir’ diye bakıyor”, “dünyanın tavsiye ettiği model bu”, “başkanlık sisteminde parlamento daha özgür, başkanın orada yaptırımı yok çünkü” benzeri cevaplar verdi.
KİLİT SÖYLEM; KOALİSYON..
Ve görülüyor ki bu sistemi kabul ettirmek için kilit söylem “Derdimiz koalisyonlardan ülkeyi kurtarmak” olacak.. Oysa asıl tartışma; koalisyonlardan kurtarırken “diğer tüm partilerin sıfırlanacağı, hiçbir söz hakkının olmayacağı” bir sistemin gelecek olmasıdır burada. Başkanlığı, böylece “mutlak gücü” ele geçiren partinin bir daha asla gitmeyeceği bir sistem olmasıdır.
Neden böyle olacak açıklayalım ve isteyen istediği “TARAFSIZ” hukukçuya sorsun bakalım burada hata var mı.
1- Öncelikle Türkiye’de seçmenin yüzde 60-70’i sağ parti eğilimli.. Bu nedenle başkan kesinlikle bir sağ partiden çıkacak, sol eğilimli partiler hiç seçime girmese de olur, temsilden kesinlikle dışlanacaklar. O nedenle “sıra bana gelecek” sözü doğru değil, İngiltere gibi ülkeleri örneklemek hiç değil.
2- Başkanlık sisteminin başarılı olduğu tek ülke ABD, o nedenle “dünyanın önerdiği model bu” sözü gerçek dışı..
3- ABD’de başarılı olmasının çok farklı nedenleri var. Güçlü ve bağımsız, baskıları-hataları önleyecek bir yargıya ve “federe devlet yapısına” sahip. Onu oluşturan her eyaletin başında ayrı bir başkan (federe devlet sayısı kadar başkan ) var, bu nedenle “büyük başkan” küçük başkanlara kolayca hükmedemiyor, her istediğini yapamıyor.
GENEL BAŞKAN SEÇİYOR!
4- ABD’de serbest (disiplinsiz) parti sistemi var. Partiler genel olarak sadece seçimlerde ortaya çıkıyor ve rol oynuyor, örneğin “milletvekili seçiminde” parti genel başkanlarının en ufak rolü yok . Türkiye’de ise “disiplinli parti sistemi” var. Eğer milletvekili kendi iradesiyle, parti kararlarına aykırı hareket edecek olursa ya ihraç ediliyor veya disiplin cezası alıyor. Ayrıca milletvekillerini parti genel başkanı seçtiği için “başkanlık sisteminde daha özgürler” söylemi her şart altında gerçek dışı..
MUTLAK HAKİM!
5- Bu nedenle başkan Türkiye sistemine sahip bir ülkede “hem yasamanın, hem yürütmenin mutlak hakimi” olacak. Hem cumhurbaşkanı, hem başbakan ve her şey tek kişi olacak. Tüm gücü elinde tutan bir sultan yani.. Bu sistem “otoriterliğe” gitmezse ne gider acaba?
Bu tartışmada esas olan “parti sistemleri, milletvekili seçimleri” arasındaki farktır. Türkiye’de “ön seçim” bile yapılmazken, yüzde 10 barajı yüzünden küçük partilerin temsil edilmediği yıllardır tartışılırken, “tek parti, tek lider” sistemine geçmek ne kadar doğrudur, işte Türkiye bunu tartışmalı.
Haydi TBMM’deki tüm parti liderleri TV’ye çıkıp bunların hepsini tartışsınlar. Olur mu, olmaz.. Peki bu kadar de-
mokratik olamayan bir siyasetle “başkanlık sistemi daha de-mokratik” diyerek sistem değiştirmeye kalkmak inandırıcı mıdır? O sistemi isteyenler cevaplamalı bu soruyu!
Uysa da, uymasa da başkanlık!
Haberin Devamı