Bildiğiniz gibi haftalardır “Suriye’den gelerek Türkiye sınırından geçip Güneydoğu illerine yerleşen El Kaide ve diğer aşırı İslamcı terör örgütleri”nin yaratacağı tehlikelere, Afganistan, Pakistan’dan başlayarak yayıldıkları hiçbir ülkeden çıkmadıklarına ve neden bunlardan hiç söz edilmediğine dikkat çekmeye çalışıyorum.
Türkiye’de sık sık ve durup dururken birden gündeme paraşütle iniveren en alakasız konular ve onlar üzerine uzayıp giden tartışmalarla günler geçip giderken ülke için en önemli konular geri plana itiliyor, nedenini anlamak imkansız..
Uçaklar dolusu..
Dış siyasetle ve dış yayınlarla yakından ilgili bir meslektaşım önceki akşam endişe içinde “CNN International kanalında Suriye ve Türkiye’deki İslamcı teröristlerle ilgili programı izledin mi” diye sordu ve anlatmaya başladı: “CNN verdi bu haberi.. El Kaide üyeleri Hatay’a Tunus, Fas, Cezayir, Libya gibi ülkelerden ve Suriye’den uçaklar, kamyonlar, arabalar dolusu geliyorlar.. Yüzleri sarılı, bir tek gözleri görünüyor, orada kendilerini bekleyen arabalara doluşup Türkiye illerine gidiyorlar. CNN röportaj yapmış, El Kaideli ‘cihatçıyım, cennete gideceğim’ diye gülüyor. Türk Hükümeti’nin onların gelişini yalanladığı, sınırlardan geçirmediğini söylediği belirtilirken diğer yanda görüntülerle kamyonlar dolusu gelen militanları gösterdiler ve ‘onların Avrupa için de tehlike olduklarını’ vurguladılar”..
Türkiye de biter!
Ve dün VATAN sitesinde Suriye’deki bir Türkmen muhalifin “El Kaide bağlantılı El Nusra” ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile ilgili anlattıkları vardı. “İstanbul ve Türkiye’nin diğer illerinden El Nusra’ya katılanların olduğunu hatta onlara Türkçe öğrettiklerini..ÖSO’nun evleri soyup kadınlara tecavüz ettiğini.. Önce El Nusra diye bir şey olmadığını, Suriye’ye tek tek gelmeye başladıklarını, başlarının olmadığını, sonra belki ABD’nin onları birleştirdiğini.. Önce El Kaide’nin de olmadığını, bu örgütlerin Cezayir, Tunus, Afganistan gibi ülkelerden gelip “ellerinde dolar dolu çantalarla Türkiye sınırından Suriye’ye girdiklerini”, başları olan Ali Beşir isimli birinin Antep’te oturduğunu..”
“Yerle bir olmuş, su ve elektriğin, yiyeceğin olmadığı ülkede kendilerini destekleyen başka kimse olmadığı için El Nusra’nın yanında yer aldıklarını”, El Nusracılar’ın kafa kesip idam da ettiklerini de söyledikten sonra ekliyor; “Onların kuracağı devlette kimse yaşayamaz. Başa geçerlerse Türkiye de biter, Suriye de”.. Röportajı yapan (BBC Türkçe’den Rengin Aslan) muhabirin spor ayakkabı ve montu için ise “Mesela sen böyle dolaşamazsın, seni keserler” diyor.. “Sigara haram, içmeyeceksin” dediklerini söylüyor.. Kafa karışıklığı, yalnızlık ve bunalımdan olmalı arkasından “Bunlar namazlı, abdestli, nur yüzlü insanlar” diye ekliyor.
Silah alıp vermenin su almaktan kolay olduğunu, ÖSO’nun Antep sınırından alıp verdiğini, meyve kamyonlarında bile silah taşındığını da.. Yoruma gerek yok, “Türkiye’deki SON gelişmeleri” bu bilgiler ışığında bir kez daha düşünün. CNN Int Türkiye’deki El Kaide tehlikesini (tek tek de değil, topluca geldiklerini), Suriye’deki Türkmen muhalif ise Suriye’deki El Kaide’yi anlatmış, ikisini birleştirelim ne görüyoruz?
‘Faiz lobisi’ olayından farksız!
Başbakan Erdoğan daha önce de kız ve erkek üniversite öğrencilerinin aynı yurtta veya evde kalmaları konusunda “bizim muhafazakar görüşümüze uymaz, kalmayacaklar” demişti, Finlandiya’da bu konuyu soran gazeteciye kızarak “Meşru ve gayrimeşru hayat vardır, üzerimize düşün görevler vardır” demiş.. Yani konunun “kadın ve erkeğin birbirine yakın olması halinde mutlaka bir ‘gayrimeşru hayat şüphesi yaratması” olduğu açıkça görülüyor.
Ama işe bakın ki İçişleri Bakanı Muammer Güler “Bizim olaya bakışımız terörle mücadele boyutuyla ilgili.. Terör örgütü üniversite öğrencilerinin kaldığı yurt ve evleri, kız-erkek ilişkilerini eleman kazanmak için kaynak olarak kullanıyor” demiş. Vallahi Sayın Güler kusura bakmasın ama o kadar komik kaçmış ki bu açıklama, Gezi olaylarının “faiz lobisi”ne yüklenmesi ve bankacıların bile “acaba ne demek istediler” diye günlerce düşünmesinin komikliği ile yarışır.
Bu arada.. Üniversitede birbirine yakın olmaması gereken kız ve erkek öğrencilerin; doktor, avukat, mühendis, gazeteci, milletvekili olarak her an beraber olmalarına nasıl çözüm bulunacak acaba, ilerde “kadınları çalıştırmayarak” mı? İster istemez adil düzengünlerinde bir soruma karşılık aynı kişilerin “biz kadınları çalıştırmayız, onlar evde oturacak” lafını hatırlıyorum da!
Diyanet’ten açıklama!
Yazımın çıktığı gün Diyanet İşleri Basın Müşaviri Abdülkadir Özkan arayarak “Diyanet’in dövme ve erkek küpesi ile ilgili açıklama yapmadığını, bu konuda yazılanların ALO 190 hattına gelen sorulardan çıkarıldığını, bu hat için cevapları görevli bir memurun verdiğini” anlattı. Şu sıralarda Kurum’a zarar veren bu durum için önlem üzerinde çalışma yapılıyormuş.
Açıklama için kendim ve okurlarım adına teşekkür ediyorum ama eğer bu hat “Diyanet’e bağlı, onu temsil eden” bir hat ise (ki öyle) bu durumda telefonla verilen cevap için “o biz değiliz, görevli memur” gibi bir açıklama pek geçerli sayılamaz. Aynen “hadisleri, hele de binlercesinin uydurma olduğu Diyanet Başkanı tarafından söylenmişken, din kuralı gibi göstererek günah üretilemeyeceği” gibi.. Yanılıyor muyum?