Dünkü yazımın başlığı; ‘Konumuz 10 şehit’ idi ve yazımda Beytüşşebap’taki PKK saldırısında da üç gün önce 10 şehit vermemize rağmen hala Hükümet’in bu hayati konuda bile “politika” hesabı yaparak dikkatleri diğer partilere çekme, onları suçlayacak neden arama çabasında olmasının kabul edilemeyeceğini belirtmiştim.
Meğer ‘10 şehit’ yerine ‘35 şehit’ demem lazımmış, zira hemen arkasından Afyonkarahisar’daki cephanelik patlaması geldi; “25 şehit”le.. Dile kolay, tam 25 tane aslan, 25 ana-baba kuzusu, 25 evin direği.. Daha ne kadar sabır gösterecek ki bu millet?
Bu patlamayı duyan herkes sanıyorum anında olayın “bir terör saldırısı” olduğunu düşündü, çünkü özellikle Suriye’de PKK’nın alan kazanmasından sonra Türkiye’de de arkası kesilmeyen (ve artık tam “savaş” amacıyla sürdürdükleri) terör saldırıları bunu akla getiriyor.. Hükümetin olaydan çok kısa bir süre sonra yaptığı “patlama kazadır” açıklaması bile büyük çoğunluğun “saldırı, suikast” düşüncesini değiştirmedi..
‘PKK YAPMADI DİYEMEYİZ’
Nitekim dün Emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk, Bakan Veysel Eroğlu’nun “kazadır” açıklamasını eleştirerek “Mühimmatın dayanıklı sandıklarda taşındığını, bir düşmeyle el bombalarında patlama olamayacağını, akşam saatinde yorgun insanların mühimmat değiştirmeyeceğini ve ayrıca 25 askerin bir arada olmasının düşünülemeyeceğini” söyledi..
Çıkardığı sonuç şu; “PKK yapmadı diyemeyiz, aynen ‘kazadır’ diyemeyeceğimiz gibi”..
Hiçbirimiz bu olayları Solmaztürk gibi deneyimli, hayatını orduda geçirmiş generaller kadar bilemez, anlayamayız.. Ayrıca, o bile iyice düşünerek, hesap kitap yaparak bu sonuca varırken, daha ilk dakikalarda yapılan “kazadır” açıklaması gerçekten de soru işareti yaratır..
SALDIRI OLDUĞUNU SÖYLÜYOR
Ki “PKK’nın her yaptığını onlar kadar iyi bilen parti”nin genel başkanı da bu olayın “sıradan bir olay olmadığı, hükümetin olayı örtbas etmeye çalıştığı” açıklamasıyla bunun bir saldırı olduğunu zaten söylemiş sayılır.. Bu durumda ortada çok önemli bir sorun daha var demektir; Hükümet oturup tüm partilerle bu “Suriye ile bağlantılı ve büyük ihtimalle Barzani’nin içinde (ya da başında) olduğu” saldırılar için çözüm araması gerekirken.. Sadece bir ay veya üç ay eğitim almış askerler yerine TSK’nın terör konusunda deneyimli diğer askerlerini atılmış oldukları cezaevlerinden çıkarıp göreve çağırması gerekirken.. Acaba gerçekleri hakikaten gizleme yoluna mı gidiliyor?
Gazete yöneticilerinden “terör olaylarını fazla vurgulamamaları, duyurmamaları” da istenmiş olduğu için akla her şey geliyor doğrusu.. Umarım durum onların dediği gibidir, 25 şehitli bir felakette bundan daha korkunç bir şey düşünülemez çünkü!
Terör gerçekleri gizleniyor mu?
Haberin Devamı