Taş, sapan, molotof yoktu!

Haberin Devamı

Aslına bakarsanız basit bir çevre olayı protestosu ile başlayıp “polisin gereksiz ve ölümcül şiddeti” sonunda ülke sınırlarını aşan bir direnişe dönmesinde büyük rol “toplumun yıllardır kutuplaştırılması ve her konuda baskılanması”na aitti. Devletin Park’taki genç çevrecileri korumak ve anlaşmak yerine “sindirme-korkutma-püskürtme” yolunu seçmesi kısa sürede milyonlarca insanı sokağa dökmüştü.

Hep söylüyorum, bu durumu izleyen akıllı bir hükümet artık bundan sonra “kutuplaştırmayı, bölmeyi” tercih etmez, olayların kapanmasını ve uzlaşmayı seçer ama bizde tam aksi oluyor. Kaç gencin hayatını kaybettiği Gezi olayları sanki adeta “daha da çok kutuplaşma isteniyor gibi” devamlı kışkırtma malzemesi yapılıyor.

‘Espri’ desen değil..

Her konuşan bir köşesinden yakalıyor ve Gezi’ye katılan gençlere verip veriştirirken “katılmayanlar”ı göklere çıkarıyor. Başbakan Erdoğan da son olarak şunları söyledi Gezi göstericileri hakkında: “Sizi gidi Gezici’ler sizi.. Gezseniz gene iyi ama ya engelliyor, ya yatıyor sunuz (...) Allah’a hamdolsun şehitlerin izinden yürüyen bir gençlik var. Bu gençlik elinde ‘taşla, sapanla, molotofla’ değil, kitapla, kalemle, yüreğinde cesaretle yürüyor. Onlar ‘yakan, yıkan, barbar’ bir gençlik değil.. ‘Terör örgütlerine vagon olan, karanlık güçlere piyon olan’ değil, Kazım Karabekir’lerin, Mehmet Akif’lerin izinden yürüyen bir gençlik” ..

“Gezseniz yine iyi, ya engelliyor, ya yatıyorsunuz” .. Yine danışmanların marifeti olmalı diye düşünüyor insan duyunca. “Gezi gösterileri sırasında yapılan ve (bazılarında yanlışlar, sınır aşmalar vardı ama) çoğu süper zeka gerektiren” esprilere karşı espri üretmek için herhalde kafa yordular ve bula bula bunu bulmuş olmalılar. Gezi protestosu yapan gençlerin “engelledikleri” şey belli, şehrin göbeğinde artık neredeyse hiç kalmayan parkların sonuncularından birinde “AVM veya kışla yapmak üzere ağaç kesimini” engellediler.

‘Uymasa da’ söylenmiş

Peki “yatıyorsunuz” ne anlatıyor acaba? Park’ı tam aksine hiç yatmadan, sabahlara kadar nöbet tutarak koruduklarına ve büyük çoğunluğu “öğrenci” olduklarına göre “yatıyor” olmalarından kasıt ne? Onların yattığı kadar herkes yatıyor, bir farkı yok yani, uymamış.

Taş, sapan, Molotof, yakma, yıkma, barbar .. Bunların da hiçbiri Gezi protestosuna katılan her yaştan milyonlarca insana uymuyor.

Duran adam’a ödül!

Kaldı ki “sadece yürüyen” adamlara bile biber gazı sıklınca “Duran Adam” eylemine başlayan Erdem Gündüz isimli genç “Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gazeteci, yorumcu ve editörlerin oluşturduğu” bir organizasyon olan M 100 Sanssouci Colloquium’dan “yaratıcılığıyla barışçıl protestonun sembolü haline geldiği ve dünya çapında takdir topladığı” için bu yılki medya ödülünü aldı.

Sınır Tanımaz Gazeteciler Örgütü sözcüsü Michael Rediske “Erdem Gündüz Taksim Meydanı’ndaki çarpıcı performansıyla ‘tek bir insanın bile’ ifade özgürlüğüne nasıl dikkat çekebileceğini gösterdi” dedi. “Barışçıl protesto” ve “yaratıcılık” .. Gezi protestolarının özü buydu, dünya da onu böyle tarif etti.

Çaresiz hata!

Hiç hata yok muydu, vardı. Mesela “terör örgütü veya destekçilerinin” şiddet nedeniyle büyüyen ve devam eden gösterilerde Park’ta bulunması, hele de “öne çıkması” son derece yanlıştı. Kendileri “şiddetle, öldürerek, masum insanlara baskınlar yaparak, mayınlar döşeyerek” sözüm ona çözüm arayanların “şiddete karşı çıkması” mümkün değildir. Ama o gençlerin “araya karışan provokatörleri veya poster asan terör örgütü üyelerini” çıkarması da mümkün değildir.

Bunun ‘hata olduğunu’ o zaman da yazmıştım ama yapacak şey yoktu. Ve işte o çaresi olmayan durum bugün ülkenin pırıl pırıl, kendileri de “kitapla, kalemle, yüreğinde cesaretle ‘demokratik ve Anayasal hakkını’ da kullanan” gençlerine “terör örgütlerine vagon, karanlık güçlere piyon” sözlerine fırsat veriyor ama tabii insanın yüreği elveriyorsa.

Sahi, Gezi Parkı eylemlerinde gençlere “gaz fişeği, kurşun, sopa ile saldıranlara ne ceza verileceği” neden hala duyulmadı? Toplum ve aileleri merakla bekliyorlar!

Ömrümüz boyunca kutlayacağız!

AKP’li Milletvekili Halil Ürün 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları için “Daha ne kadar tören yapacağız, ömrümüz boyunca mı” demiş. Ve eklemiş: “Her konuda gelişmeler var, törenler konusunda da İnşallah önümüzdeki yıllarda müspet gelişmeler olacaktır.”

Bu ülkeyi kurmak, bu toprakları kazanmak ve vatandaşlarının kuşaklar boyu ve “ömürleri boyunca” rahat yaşamasını sağlamak için yüz binlerce aslan şehit olmuş. Bu toplumun “ATA”sı ve o yüzbinlerce aslan, ülkeyi kuşatmış düşman ordularına canını siper etmiş. Elbette “ömrümüz boyunca” kutlayacağız milli bayramlarımızı da, başta “30 Ağustos Zafer Bayramı ve Cumhuriyet Bayramı” olmak üzere. “Müspet gelişmeler” ise olsa olsa “daha da coşkuyla kutlanması, herkesin eksiksiz katılması” olabilir.

Türkiye’nin 30 Ağustos’u, Rusya’nın “9 Mayıs”ıymış. Onların “zafer bayramı”.. Bir Rus tanıdığım “bizde minicik çocuklardan, en yaşlılara kadar herkes mutlulukla kutlar, kutlanmaması akla bile gelmez” dedi. Türkiye’de nasıl gelebiliyor anlayan var mı?

Aslında Halil Ürün’ün sorusuna bu cevabı Hükümet’in veya Cumhurbaşkanı’nın vermesi gerekir. Ki bir daha hiç merak edilmesin!

DİĞER YENİ YAZILAR