Şehit pilotun ailesinin sorma hakkı yok mu?

Haberin Devamı

Demek ki “devlet”in vatandaşlara; gazeteci, sivil, asker, bilim adamı, sivil toplum kuruluşu, rektör demeden herşeyi sorma, “onunla konuştun, bu toplantıya katıldın” diye tutuklama, delil-kanıt bakmadan hapse atma yetkisi ve hakkı var.. Ama vatandaşın, hele de evladını “kendisiyle hiç ilgisi olmayan bir savaşa gereksiz müdahale” nedeniyle kaybetmiş vatandaşlara bunu sorgulama hakkı yok..

Suriye’deki iç savaşa karışma hatamız nedeniyle uluslar arası hava sahasında düşürülen Türk uçağında şehit olan Pilot Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy’un ailesi, avukatları Mehmet Katar ile “Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Mehmet Erten ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında” suç duyurusunda bulunmuş. MİT ise buna karşılık hemen “soruşturma başlatan Malatya Cumhuriyet Savcılığı ile Avukat Katar hakkında” suç duyurunda bulunmuş.. Onların iddiası ve nedeni neymiş?

ŞEHİT AİLESİ SAVAŞ İSTER Mİ?

“Planlı bir psikolojik harekatın parçası olmak ve savaş kışkırtıcılığı yapmak”.. Şimdi bunu duyanlar “pardon, hangi psikolojik harekat, hangi savaş kışkırtıcılığı” diye sormaz mı?

Zaten evladını şehit vermiş bir aile, onların sözcüsü durumundaki avukat savaş kışkırtıcılığı yapar mı? Böyle bir duyuru ile “psikolojik harekat”ın bir ilgisi olabilir mi? Ve ayrıca bu uçak, o pilotlar “başkalarının savaşa karışması” nedeniyle, onların emirlerini uygulamak üzere oradaydılar.. Savaşa meraklı oldukları, “aman Suriye’nin işine biz de karışalım” dedikleri için değil..

HAK VE ÖZGÜRLÜĞE BASKI!

Malatya Savcılığı için de, Avukat Katar için de bu iddia gerçekten çok anlamsız (komik demeyelim).. Anlamsız olduğu kadar; vatandaşın “yargıda hakkını arama özgürlüğüne” de ciddi bir baskı anlamı taşıyor. Ülkede sorgulanmayan kalmadığına, en zirvedekiler bile cezaevlerinde sorgulandığına, yargı karşısında herkesin eşit olması gerektiğine göre, MİT de devletin kurumu olduğuna göre “devlet memurları” neden sorgulanmaktan muaf tutulacaklar ki? Son derece doğal bir durum bu!

*****


AİHM’yi de sorgular mıyız?

MİT’in açtığı dava gibi anlaşılmaz bir dava daha..

Dünya Yazarlar Birliği PEN’in Türkiye Merkezi, Fazıl Say’a “Ömer Hayyam’ın daha önce defalarca yazılmış bir dörtlüğünü yazdı diye” dava açılmasını kınamış.. Ki bu durumu en iyi Başbakan Erdoğan’ın anlaması, daha önce “şiir” okuma yüzünden yaşadığı sorunun benzerini Fazıl Say yaşıyor diye tepki göstermesi beklenir..

Bu kınama üzerine “TCK’nın 301’inci maddesini ihlal”den PEN’e soruşturma açılmış.. Uluslar arası PEN Başkanı bunun “düşünce ve ifade özgürlüğüne saldırı” olduğunu tüm detaylarıyla açıklamış. Yani bu insan hak ve özgürlüklerine yapılan baskılarla dünyaya daha ne kadar rezil olacağız belli değil..

Doğrusu bu gidişle yakında Uluslar arası PEN’e, özgürlük ihlallerini raporlarına koyan AB’ye veya AİHM’ye de (verdiği kararlardan dolayı) soruşturma başlatır mıyız diye merak ediyor insan!

*****


Atatürk’ün cenaze namazı!

Perşembe gecesi geç vakit Beyaz TV’den aradılar ve “Fatih Bayhan” isimli tarihçi olduğunu söyleyen ve lakin tarihi yalanlardan ibaret sanan kişinin (Atatürk’le ilgili dedikodularını yazdığım için) benim tarih bilgim hakkında konuştuğunu (daha doğrusu yine aynı alışkanlıkla dedikodu yaptığını), cevap hakkı doğduğu için bağlanmak isteyip istemediğimi sordular. TV programlarına telefonla bile bağlanmıyorum ama cevabı vermek istedim.

Kısaca açıklamamı yaparak bu tür haksız ve yanlışlarla dolu bir tartışmanın içine girmeyeceğimi, bu ülkeye sınırsız yararı dokunmuş bir büyük önderi “tarih konuşuyormuş gibi yaparak” çekiştiremeyeceklerini, Bayhan’ın her cümlesiyle halkın gözünde biraz daha düştüğünü belirterek kapattım. Tabii ‘benim tarih bilgime veya diğer bilgilerime de o şahsın değil, ancak okurlarımın, halkın karar vereceğini, onların da beni yeterince tanıdıklarını’ söyleyerek..

CEMAL KUTAY AÇIKLADI!

Dün arayan izleyiciler ve okurlar oldu, ben kapattıktan sonra sanki programa gelecekte tekrar katılacakmışım gibi konuşulmuş, böyle bir şey olmayacak.. Ve “Atatürk’ün cenaze namazının da kılınmadığını” da son zamanlarda belli kişiler dillerine doladılar, bir kez daha ima etmiş, o da bir başka yalan.. (İnsanın; “diyelim ki dindar değil”di, ne yapacaksın? Vatanı kurtaran kahramanı, küllerden güçlü bir devlet yaratan dahiyi böylelikle yıpratmayı mı umacaksın? Hani nerede “din-inanç özgürlüğü”? Size mi kaldı atalarınızın din ölçüsünü saptamak?)

Sayısız eser bırakmış ve 90 yaşına kadar yaşamış olan ünlü tarihçimiz rahmetli Cemal Kutay’ın kitaplarında da “Kılındı, çünkü cenaze namazı kılınırken ben oradaydım” dediğini daha önce yazmıştım. Bir kez daha yazayım, bu müthiş “tarihçi” açar da, Kutay’ın olağanüstü güzellikteki, bilinmeyenleri de anlattığı kitaplarını okur da feyz alır, Ata’sına saygıyı akıl eder belki!

DİĞER YENİ YAZILAR