Ne gülüyorum ama bana “Siz haham Tuncay Güney’in Ergenekon’un varlığıyla ilgili ilk iddialarına inanmamıştınız ama son söylediklerine inanıyorsunuz. Yoksa darbe yapılmasını mı tercih ediyorsunuz” benzeri saçmalıklar yazanlara.. Tabii, tabii ben “darbe sever” im, özellikle de bu ülkede yapılmış tüm acımasız darbelerin mağduru olmuş, 27 Mayıs darbesinde Yassıada ’da bile yatmış, 12 Eylül darbesinde “Senato Başkanvekili” iken siyaset hayatı bitirilmiş bir babanın kızı olduğum için daha da çok seviyorum darbeleri..
Gülerken esaslı küfür de ediyorum söylemiş olayım. Ağzım bozuktur, bakmayın fotoğrafta kibar göründüğüme.. Darbelere karşıyım ama insanlığımı da unutmadım ya!
İLK GÜNDEN BELLİYDİ..
Darbe yapanların kesinkes cezalandırılmasını istediğim için Kenan Evren’e yapılan özel muamele beni fena halde öfkelendiriyor. Ve ona ya da 27 Nisan muhtırasını verene hiç dokunulmazken “darbe yapmamış” genç insanların hayatının söndürülmesine de kesin şekilde karşı çıkıyorum.
Bu Ergenekon ve Balyoz olaylarının senaryoya dayandığını biraz aklı ve dikkati olanlar ilk günden anlardı.. Birdenbire ortaya fırlayan bir hahamın sözüyle başlayan operasyonlar, hahamın işini bitirdikten sonra buharlaşıvermesi, bazı gazete ve gazetecilerin canhıraş şekilde adeta “özel yetkili” mahkeme benzeri tutuklatma ve TSK’yı ezme misyonu üstlenmesi, arsalardan denizlerden fışkıran silahlar, bombalar.. Bu silahların fışkırma furyasının da birden kesilivermesi ve daha neler..
DONANMA SEMİNERDE YOKTU!
Cezaevlerindeki Balyoz tutuklusu subaylardan gelen mektupların arkası kesilmiyor. Bakın Taylan Çakır “Merhaba, ben Taylan Çakır. Balyoz Davasında, yazmadığım ve aslında dijital ve hiç kimseye gönderilmemiş sahte bir yazı ile 16 yıl ceza almış ve halen Hadımköy Askeri Cezaevi’nde tutuklu bulunan bir subayım” diye başlayan mektubunda(Şubat’ta) neler yazmış.
“ Son dönemde Balyoz Davasına yönelik olarak bazı yayın organlarında ‘bilgilerin sanıklar tarafından güncellendiği ’yle ilgili yazıları hayretle ve üzülerek okumaktayım(Ö) Bunların bir komplo olduğu nereden belli biliyor musunuz? Gölcük’ten 1’İNCİ Ordu Komutanlığında 2003 yılında yapılmış olan seminerin oturma planı da çıktı, çünkü o plan gerçekti ve maddi delil olabilsin diye sahtelerin yanına konmuştu. Oysa o şemanın ne Donanma’yla bir ilgisi vardı, ne de Donanma’dan o seminere bir insan katıldı.”
İLGİLİ-İLGİSİZ BİR ARADA
“Sözde darbeciler gizli plan yapacak ama ilgili ve ilgisiz şeyler bir arada bulunacak. Askerlikte ‘bilmesi gereken’ diye bir prensip vardır, bizim darbecilerin hiçbir şeyden haberi mi yokmuş?
Aynı şekilde 1’inci Ordu Harekat Başkanı ’nın güya kendisi veya komutanı için hazırladığı bir ‘çek listesi’ de Gölcük ’ten çıktı biliyor musunuz? İki kişiyi ya da sadece hazırlayanı ilgilendiren bu liste Gölcük’e niye gelmiş mantıklı bir cevabı bulunabilir mi? Bunlar komployu güçlü kılmaya çalışan komplocuların yarattığı tutarsızlıklardır. Gölcük’te çıkarılan harddisk’te ‘2009 yılına ait bir banka dekontu’ da bulunmaktaydı, kaydedilme tarihi ise 2003 .. Birileri bir program kullanarak 2007 yılından sonra hazırladıkları dosyaların üstverilerini değiştirirken ‘yanlışlıkla’ bu dosyanın da üstverisini değiştirmişler.”
YENİDEN YAZILAMAZ
2003 yılında var olamayacağı kesin olan, daha sonraki yıllara ait bilgiler in “sahteciliği” ortaya koyduğunu anlatan Çakır “Bu gerçekleri mahkeme hiçbir kanıtı olmadan ‘güncelleme’ diye izah etmeye çalışıyor ama CD’lerin ‘yeniden yazılamaz ve kaydedilemez bilgi depoları’ olduğunu ya bilmiyor ya da görmezden geldiği gibi ‘bilirkişi raporu’ da almayarak adaletsizlik yapıyor” demiş. TSK’nın daha önce yaptığı darbelerin hesabını günahsız insanlar dan sormak olacak iş değildir. Hele de “günahlı” olanlar serbest iken!
Pek saf darbeciler bunlar!
Haberin Devamı