Dün CNN International’ın “Başta El Kaide olmak üzere Türkiye’ye kamyonlar, uçaklar, otobüsler dolusu Fas, Cezayir, Libya, Tunus gibi ülkelerden gelen cihatçı örgütlerin görüntülerlerini verdiğini, onlarla yaptığı röportajlarda ‘Şehit olmaya geldik’ dediklerini, Türk Hükümeti reddediyor ama işte görüntüleri diyerek Hatay’a gelen cihatçıları gösterdiğini” yazmış, arkasından da Suriye’de bir Türkmen muhalifle CNN Türkçe muhabirinin yaptığı röportajdan söz etmiştim.
O Türkmen Esad muhalifi de “Başka kimse olmadığı için El Nusra’nın (El Kaide bağlantılı) safındayım ama bu cihatçılar başarılı olursa Türkiye de, Suriye de biter” diyor, o arada Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) da kadınlara tecavüz edip evleri soyduğunu da anlatıyordu.
Bu noktada, kısa süre önce El Kaide’nin Türk Hükümetine “kapalı olan iki sınır kapısını açıp bizi almazsanız illerinizde bombalar patlar” dediklerini, bunun haber olarak açıklandığını hatırlamak gerekiyor. O günden sonra da bu örgütlerin “Güneydoğu illeri başta olmak üzere” Türkiye’ye dağıldıkları, Suriye’deki savaşı buradan yönettikleri haberleri çıktı.
Adana’da cephanelik..
Dün Adana’da “Konya plakalı bir TIR dolusu roket atar (1200 adet roket başlığı), füze, bomba ve silah” ele geçirildi. Uyuşturucu getirildiği ihbarı üzerine “tesadüfen” yakalandılar. Adeta bir cephanelik kadar savaş silahı..
Bu kadar silah neden ve nasıl oluyor da Konya’dan geliyor? Kim gönderiyor? 9 gözaltı olmuş bu şahıslar ceza alacaklar mı, yoksa bu ülkenin gazetecisi, rektörü, askeri “kullanılmayacak durumdaki silahlar yer altından, denizden çıktı” denerek ömür boyu hapis cezaları almışken onlar serbest mi bırakılacak bu soruların cevabı yok. Kimler, nerede kullanacaklardı belli değil.
Cihatçılar yok mu?
Son tablo bu ve CNN International’ın da “Türkiye’ye giren cihatçılar Avrupa için de tehlike” dediği bu durum Finlandiya’dan sonra İsveç’e giden Başbakan Erdoğan’a İsveçli gazeteciler tarafından doğal olarak “Türkiye’de cihatçı grupların artması konusunda ne düşündüğü” şeklinde sorulmuş. Başbakan endişeyi paylaşmıyor olmalı ki sert bir cevapla “Böyle bir örgüt mü var, ellerindeki belge nedir” demiş ve eklemiş; “Bizim ülkemizde El Nusra gibi örgütlerin barınmaları söz konusu değil, biz Suriye ile ilişkili El Kaide’yle değil, ÖSO ile görüşüyoruz”..
Ellerindeki belge Hatay’da çekilip CNN’de gösterilen kapı gibi “El Kaide Türkiye’de” görüntüleri.. Başka ne gibi bir belge bekleniyor bilinmez ama şu anda Türkiye’nin en önemli sorunu budur ve seçimden de, seyahatten de, yıllardır bitmek bilmeyen türban tartışmalarından da önde gelir. Söz konusu olan milyonlarca vatandaşın can güvenliği, Hükümet hemen bu konuda gerçekleri gizlemeden “doğru açıklamayı” yapmalı, halkı koruyacak önlemleri almalıdır! Avrupa neden bizim gibi sınırlarını açmıyor onu da düşünsünler.
İnsan hakları ihlali!
Şimdi artık valiler de “emir kabul eder, gerekeni yaparız” filan diye ortaya çıkıveriyorlar ya Avukat Sedat Vural “gençlerin yaşadıkları evlere devlet müdahalesi”-nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre “İnsan hakları ihlali” sayıldığını gösteren belgeler göndermiş. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ “18 yaşını doldurmuş insanların özel evlerine müdahale edebileceklerini” söylerken Anayasa’nın 58’inci maddesini dayanak gösteriyor. Peki Anayasa’nın 20’nci maddesine bakmış mı? O madde “Herkes özel ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz” diyor.
Mesaj gitti bile..
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 12’nci maddesi ise “Hiç kimse özel hayatı, ailesi, konutu ve yazışmaları hususlarında ‘KEYFİ KARIŞMALARA’ maruz kalamaz” diyor. AİHM kararları arasında “koruma altına alınmış bulunan haklara özel kişilerden gelecek müdahalenin önlenmesi, bu haklara saygıyı sağlayacak tedbirlerin alınması da devletin görev ve sorumluluğudur” kararı da var.
AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli “Komşulardan şikayet gelirse yok sayılamaz” demiş. Hemen yukardaki evrensel ve Türkiye’nin uyacağına dair imza atılmış olan maddeleri okuması gerekiyor. Ama bundan sonra ne söylense zaten insanların bilinç altına “gençlerin evlerini gözetleyin, olay çıkarın” mesajı gitmiş durumda ve zaten işgüzar yönetici ve daireler başladılar bile.
Çocukları kurtarın!
Ülkenin yüz karası olan ve zirve yapan “kadın cinayetleri, kadın ve çocuk tecavüzleri”ni ağzına bile almayanlar 21’inci yüzyılda yetişkin gençlerle uğraşacaklarına o konuya eğilip çocukları-kadınları kurtarsınlar!
Trajikomedi!
Okuyunca çok güldüm. Mehmet Barlas “kız-erkek beraberliği, ev-yurt konusu” hakkında “Şimdi bu neden gündeme geliyor? Bu kadar zırvaya ben bile bahane bulamam” demiş. Bu da Mehmet Metiner’in “ağzından kaçırdıkları”na, örneğin Ilıcak’a “Başbakan sayesinde aldığın köşeyi elinin tersiyle it” demesine benziyor.
Gazetecinin görevleri arasında iktidarların icraatlarına “bahane bulmak” vardı da biz mi hatırlamıyoruz acaba? Medyanın ne hale geldiğini artık kendi tepkilerine bakarak bile anlayabilirler. Özellikle bu konuda başrol oynayanlar.. Esprili insandır Mehmet Barlas, güldürmeyi bilir. Ama bu kez olay “trajikomedi”!!