Kılıçdaroğlu, Sarıgül sorusunu nasıl cevapladı?

Haberin Devamı

Pazar gazetelerinde okumuş olduğunuz gibi 26 Ekim Cumartesi sabahı Kadın Girişimciler Derneği ’nin (KAGİDER) 2002’den beri düzenlediği kahvaltı sohbetlerinden sonuncusunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ’nun konuşması vardı. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ’ün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na bu partiden aday olup olmayacağı ise uzun süredir netlik kazanmadı biliyorsunuz.. Dün gazetelerde Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye Değişim Hareketinin hepsini CHP’ye davet ediyorum, ayrışma lüksümüz yok. Türkiye can derdinde biz ayrışıyoruz” sözleriyle ve “Sarıgül’e ‘gel’ dedi” başlıklarıyla verildiğini görünce bu cevabın nasıl bir espriyle alındığını sizinle paylaşmak istedim.

Medya ciddi sorun!

Aslında Sarıgül’ün CHP’ye geçmesi ve ortadaki belirsizliğin kalkması gerektiğini yıllardır Kılıçdaroğlu ile her karşılaşmamızda sorduğum ve son zamanlarda bu konuda gelen aralıksız sorulardan da hoşlanmadığını fark ettiğim için o gün bu soruyu sormama düşüncesindeydim. Toplantıdan önce karşılaştığımızda bir süre “halkın Ana Muhalefet Partisi’nden beklentileri, parti içi çekişmeler, 3 seçim yaklaşırken gazete ve TV’lerin neredeyse tamamının iktidar partisi etkisi altında olmasının ve gizli sansürlerin yaratacağı eşitsizlik” gibi konularda konuştuk.

Toplantının ilk sorusu olarak bir televizyoncu arkadaşımız “Sarıgül’ün adaylığı” nı sorunca Kılıçdaroğlu daha önce de yaptığı gibi “bu sorunun cevabını yakında öğrenirsiniz, önce müracaatını yapması lazım” cevabını verdi. Ben de ‘Biz bunu daha önce duyduk, farklı bir cevap bekliyoruz Sayın Kılıçdaroğlu’ dedim ve biraz sonra sıra bana geldiğinde diğer sorularla birlikte şu sözlerle soruyu dolaylı şekilde tekrarladım..

Özgüven farkı!

‘Evet Sarıgül de İstanbul’a aday olduğunu hala açıkça söylemiş değil. Hatta İstanbul adaylığından önce CHP genel başkanlığı, başbakanlık hatta cumhurbaşkanlığı düşünüyor gibi bir hava yayıldı ama bu da olabilir.. Şu anda bu toplantıda bile belediye başkanı veya milletvekili olmak isteyen kim bilir kaç kişi var (KAGİDER kadın girişimcilere siyaset yolunu açmak için de çalışıyor ve başarıyor), Sarıgül de kafasındaki tüm siyasi görevlere adaylığı düşünebilir. Sizin bundan rahatsızlık duymamanız gerekir. Baykal döneminde olsa bu rahatsızlık anlaşılabilirdi, o dönemde sivrilen isimlerin önünü kesme durumları vardı ama siz ‘farklı olduğunuz için, özgüveniniz nedeniyle de’ tercih edildiniz, halk sizi bu nedenle beğendi. Madem ki Sarıgül ihraç edilmiştir ve şimdi ortada sıkıntılı bir durum vardır, öte yanda ise onun adaylığı partiniz adına hayırlı görünmektedir o zaman daha net açıklamalar yapmanız bekleniyor artık..”

Açık davet!

Bunları söylerken Gürsel Tekin’in de aday olması nedeniyle “onu kırmadan bir çözüm bulması gerektiğinin” , kendisinin davet etmekten kaçınmasında bunun rolü olduğunun ve parti içinde Sarıgül’ün kuyusunu kazmaya çalışanların az olmadığının da farkındaydım tabii.

Sorunun bu doğal, içten, esprili şekli Kılıçdaroğlu ’nun hoşuna gitmişti, gülümseyerek şunları söyledi; “Sarıgül saygı duyduğum bir siyasetçi.. Ayrışmaya değil, beraber olmaya ihtiyacımız var ve bunu söylerken TDH’yı da kastediyorum, hepsini CHP’ye davet ediyorum. Raydan çıkan demokrasiyi birlikte tekrar rayına oturtalım, Cumhuriyet ilkeleri bağlamında, demokrasi bağlamında bir araya gelelim.”

CHP Genel Başkanı böylece gereken daveti açıkça yapmış oldu, bundan sonra Mustafa Sarıgül ’ün de zaman kaybetmeden müracaatını yapması, olaysız şekilde partiye kabulü ve adaylığının açıklanması lazım. Bugüne kadar “Halk ne isterse o olur” dendi ama halk ne istediğini seçimde gösterecektir zaten, önce ona yeterli zaman tanınmalı!

(Not: Fotoğrafı çekip bana göndermeyi teklif eden meslektaşım Fatma Aksu’ya teşekkür ederim.)

Boğaz’ın altından yol oluyorsa..

İki gün önce yine yazmıştım, bu inatlaşmalar, öğrencileri “orman kesimi nedeniyle” hırpalamalar, gözaltılar olacak şey değil. Bu ülkede demokrasi gerçekten varsa “gösteri hakkı” da ülkenin Anayasa’sında (ve yapılmak istenen yeni anayasada) var. Yeni anayasada “devlet gerekli görürse müdahale eder” gibi ilaveler de bu nedenle kabul edilemez, barışçıl bir yürüyüşe-gösteriye devlet müdahalesi olamaz.

ODTÜ arazisindeki ormanları keserek yol yapılması o ormanları eliyle ekip büyüten insanları kahrediyor. Hak olan “yasal süreç” beklenmeden ODTÜ arazisine kaçak olarak girip ormanın kesilmesine meşruiyet kazandırılamaz. Bu yapılacağına “binlerce ağacı kesmeden yer altından yol açmanın çaresini arayacağız” dense olmaz mıydı? Marmaray projesinde İstanbul Boğazı’nın altından bile yol geçiriliyorsa ormanın altından niye geçirilemiyor?

Yine polis şiddeti , yine TOMA’lar, gazlar, fişekler .. Ne zamana kadar? İstenirse ODTÜ olayı daha fazla tatsızlaşmadan bitirilebilir, bu yapılmalıdır, devlet kendi üniversitesiyle, kendi gençleriyle kavga içinde olamaz!

DİĞER YENİ YAZILAR