İtiraf edelim, sebep nüfus!

Haberin Devamı

İstanbul’daki trafik çilesini bile Gezi protestolarına bağlayıp şaka gibi “onlar kasıtlı olarak yapıyorlar” diyen bile çıktı ya söylenmeyen şey kalmadı demektir. Başbakan Erdoğan bu trafik çilesinin Bayram nedeniyle geçici olduğunu belirttiği konuşmada “Nüfusun hızla arttığını, bu nüfusun 15 milyonunun İstanbul’da bulunduğunu” söyledikten sonra insanların toplu taşıma araçları kullanması gerektiğini, modern şehrin böyle olduğunu ekledi. “Ne yapacak belediye başkanı veya hükümet, İstanbul’a gelmeyin mi diyecek” dedi.

Yani “nüfusun hızla arttığının” kendisi de farkında.. İyi ama İstanbul’a gelmeleri demokratik hak ise araba kullanmaları da demokratik haktır. Londra örneği veriliyor, güzel, şimdi düşünelim; Londra’da önce milletvekilleri, bakanlar toplu taşıma araçlarıyla işe gidiyor. Hatta bisikletle gidenler var, araştırsınlar isterlerse, haberleri çıkmıştı. Bizde ise siyasetçiler çifter çifter makam araçlarının yanında özel araçlar kullanıyor, aile fertleri de kullanıyor.

Ve ayrıca, zaten trafiğin tıkalı olduğu zamanlarda metrobüs ve otobüslerde uzun kuyruklar oluyor, tıka basa doluyor. O kalabalığa giremeyenler ne yapacak?

Dediğimi yap, yaptığımı yapma!

Durum buyken halka “siz araba kullanmayın, sadece biz kullanabiliriz” mi diyecekler? İsteyen toplu araç kullanır, isteyen kendi aracını.. Asıl mesele şehir merkezine sıkıştırılan dev binalardaki işyerleri , şehir dışına çıkarılmayan sanayi tesisleri ile “hızla artan nüfus” tur ve devam ettikçe birçok şehir sırayla aynı duruma gelecektir. Bu nedenle.. Önce “en az 3-4 çocuk doğurun” telkinlerinden-baskılarından vazgeçmek gerekiyor. Gezi’cileri suçlamak ise.. İzninizle; Hah hah hah...

Batum özgürlükçü anayasa istiyor!

Ahmet Hakan arkadaşımız birine kızdı mı, kafayı taktı mı onu devamlı iğnelemekten vazgeçmez. Geçenlerde yine “CHP’li Süheyl Batum Meclis komisyonunda yeni anayasanın özgürlükçü bir mahiyette çıkmaması için mücadele ederken aynı komisyonda CHP’li Atilla Kart özgürlükçü bir anayasa için doludizgin savaş veriyor” diye yazmıştı. Bence her zaman kestirmeden gitmek olmaz, özellikle de insanları suçlarken.. Mesela bu vurgusunun haklılık kazanması için örneklemesi gerekir.. Öncelikle Meclis komisyonunda aynı partiden olanlar mutlaka aynı görüşü paylaşmak durumunda değiller, bir “tartışma ve doğruyu bulma” komisyonu bu, üstelik söz konusu olan şey koca bir toplumun yaşamının her anını ilgilendiren bir yaşam sözleşmesi, anayasa..

Ve hangi konulardan söz ediyoruz, Batum neye itiraz etti? Aynı sıralarda aynı maddeler benim de dikkatimi çektiği ve yazdığım için hatırlıyorum; Adalet Bakanı daha önce HSYK’ya başkanlık ederken aynı tartışma sürüyordu ve Süheyl Batum o yıllarda, özellikle referandum öncesinde buna da karşı çıkmaktaydı ki bu durum 12 Eylül darbesi sonrasında başlamış ve kaldırılmamıştır. Şimdi ise “Hakimler” ve “Savcılar” olmak üzere ikiye ayrılan yüksek kurullara “Adalet Bakanı’nın (oy hakkı olmasa bile) başkanlık etmesinin” baskı yaratarak demokrasiyi zedeleyeceğini savundu. Yanlış mı, yanlışsa neden?

Yeni anayasaya vatandaşın gösteri ve seyahat haklarını kısıtlayıcı; “devlet gerekli gördüğünde önlem alır, izin vermeyebilir” şeklinde keyfi bir şart konmak isteniyor, yine demokratik haklar açısından buna karşı çıktı. Yanlış mı, yanlışsa neden?

Önce bunlar cevaplansın, suçlama arkadan gelsin, doğru yöntem budur!

Bu da Orman Su İşleri Bakanlığı’na!

İlknur Sak göndermiş mesajı başta valilikler, belediyeler, Orman Su İşleri Bakanlığı olmak üzere gereken yerlere ve bana.. Bayram’da çok önemli bir konu daha, diyor ki: “Her yıl bayram tatillerinde belediye hayvan bakımevlerinde görevli bulunmaması, görevli bulundurulsa da yerler kirlenmesin diye yemek ve su verilmemesi nedeniyle hayvanlar günlerce AÇ ve SUSUZ kalmaktadır . Yani ‘insanların bayramı hayvanların felaketi’ olmaktadır. Bu Bayram tatilinde aynı insanlık ve İslam dışı felaketin belediye barınağında olmaması için Valiliğiniz bünyesinde ilgili tüm kurumlarla toplantı yapılarak alınacak tedbirlerin belirlenmesini, belediyelerin yazılı olarak uyarılmasını talep ediyoruz.”

Mesajda 9 gün sürecek tatilde bakım merkezlerinde kaç görevli çalışacağı, acil hasta ve yaralı hayvanlara müdahale edebilecek veterinerler in orada bulunup bulunmayacağı (çoğu evlerinde bulunuyor ve onlar gidene kadar hayvanlar ölüyor), tatil boyunca yemeklerin hangi kuruluştan alınacağı gibi sorular var. Bakımevlerini ziyaret edecek gazeteci ve hayvan severlere kimlerin bilgi vereceği de.. HAYTAP ve hayvan gönüllüleri bu bakımevlerini dolaşıyor ve bize bildiriyorlar. Uzun Bayram tatilinde Orman Su İşleri Bakanlığı, valilik ve belediyelerin barınakların çoğunda zaten iyi şartlar altında bulunmayan, çoğu hasta, yaralı veya yavru olan hayvanları düşünüp önlem almaları gerkirdi.

Önlemler yukarda verilmiş zaten, görevleri arada bir ilgilenmek, uzun tatillerde ise boşvermek olmadığına göre onları göreve çağırıyoruz !

Hayırlı bayramlar!

Sevgili okurlarım, mübarek Kurban Bayramı’nı en iyi dileklerimle kutluyorum. Umarım kurbanlarınızın medeni şartlarda kesilmesini sağlamış veya Kızılay’a bağış yapmışsınızdır. Böylece yoksulların ve hatta diğer ülkelerdeki ihtiyaç sahiplerinin yıl boyu o bağıştan yararlanması da mümkün olur.

Bayram ziyaretlerine giderken araçlarınızı DİKKATLİ kullanın. Sürate, GÖSTERİŞ YAPMAYA gerek yok, geçen bayramda da yazmıştım, tekrar hatırlatayım; yollara yapışmış yavru kedi ve köpeklere üzülmeyelim, günahtır! Yemin ediyorum egzozunu da çıkarmış uçak gibi giden özenti sürücülerin gürültüleri yüzünden insanlarda kafa beyin kalmadı, bu saygısızlık bitmeli artık!

DİĞER YENİ YAZILAR