İstismara uğrayan çocuğu korumak zorundasınız!

Haberin Devamı

Şimdi ne diyelim biz; “dehşet verici, insanlığımızdan utandıran, mide bulandıran, yapana idam cezasının bile müstehak olduğu” bu durumda yapılan anlamsız açıklamaya ne denebilir? Kuruluşun adı; Taksim Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon Merkezi! İsim gayet afili ama içinde olanlar korkunç.. Çoğu boşanmış ailelerin şanssız çocukları olan ve zaten “Allah’tan korkmazların tecavüz vahşetiyle” daha önce karşılaşmış küçük kız çocuklara burada tecavüz edildiği, satıldıkları haberi çıkıyor. Ki bu olay Türkiye’de daha önce yaşanmamış değildir, tam aksine vahşi sapıklar kol gezdiğinden ve yargı (masum insanlara ömür boyu hapisler kesilirken) onları cezalandırmak yerine salıverdiğinden dolayı defalarca yaşanmıştır, ailelerinin içinde bile yaşayanlar vardır ve halen kimbilir nerelerde zavallı masum, korunmasız çocuklar acımasızca kurban seçilmektedir.

‘Bakımevi değil’miş!

Peki bunu duyan ve sorumlu olan Bakanlığın ne söylemesini beklersiniz? Aslında konuşacak şey kalmamış, küçücük kızlar daha önce yaşadıkları vahşetin üstüne “devlete emanet” durumdayken aynı vahşeti bir kez daha yaşamışlar ama.. Ama yine de Kadın ve Aile Bakanlığı (doğru ismi hala bu, hatta “çocuk” da eklenmeli) başta olmak üzere tüm yöneticilerin ve Meclis’in, tüm sivil toplum kuruluşlarının ayağa kalkması ve bu yaratıkların “en az 20-30 yıl hapis cezası” istemiyle derhal tutuklanması ve toplumun, çocukların korunması gerekir.

Kurumun adında “bakım” var ama olmasa da fark etmezdi; bide Bakanlık şöyle açıklama yapıyor; “Burası çocuk bakım evi, yurt, yuva değil, cinsel istismara uğrayan çocukların getirildiği rehabilitasyon merkezi”.. Ee, ne demek yani, onlara ilave tecavüz, istismar diğerleri kadar önemli değil mi, yoksa devlet daha da dikkatle mi korumak zorundadır? Görevlendirilen müfettişin önerisiyle “bakımevi yöneticileri görevden uzaklaştırılmış , soruşturma sonucu gerek görülürse ek tedbir alınacakmış.”

Yargıya nasıl güvenilsin?

Bu nasıl bir hukuk ve yargı ki, istenen davalarda insanlar “polisin uydurduğu ve ‘sehven’ dediği iddialarla, sahte CD’lerle” bile anında tutuklanıyor da, suçu sabit ve bu nedenle görevden alınmış sapıklar tutuklanmayarak tehlike sürdürülüyor? “Görevden uzaklaştırma” bu fahiş suça ceza mıdır?

Çorum’un İskip ilçesinde bir Başkomiser (ismini de vermiyor ve koruyorlar) 17 yaşındaki öğrenciye tecavüz suçlamasıyla “tutuksuz” yargılanıyor, neden? Yüzlerce insan “suçlama” ile, ortada söz konusu örgütlerin kanıtlanmış varlığı bile yokken ilk günden tutuklanıyor da iğrenç çocuk tecavüzcülerini yargı ne hakla serbest bırakıyor?

Bu konu tam AİHM’lik konudur ve bu işi oraya kadar STK’lar götürmelidir. Yargıtay ve AYM’de de “adalet” yönünde fazla ümit kalmadığı görüldüğü için dünyaya duyurulacak bir tablodur bu!

Kuşbeyinli.. Hayvana hakaret mi?

Bir genç okurumdan mesaj geldi dün; “Ruhat Hanım siz bir hayvanseversiniz ama yazınızda birine ‘kuşbeyinli’ demişsiniz, bu kuşlara haksızlık değil mi, onların beynini neden küçümsüyoruz” diye soruyor.

Evet ama sevgili okurum, kuşların beyni kendilerine gayet uygun ölçüdedir, aynı beyin insanda olursa uygunsuzluk o zaman başlar, yani kuşların zekasına laf ediyor değilim. Kuş beyni kadar beyne sahip olan ama bunun farkında olmadan “kendini dev aynasında gören” ve bir yandan kötülüğün alasını “kendisine yardımcı olmaya çalışan” insanlara bile yapar ve her tür yalanı çekinmeden uydururken diğer yanda “ilkeli, dürüst, mütevazı, dik, sahtelikten uzak, çok başarılı vs. vs” olduğunu tekrarlayıp duran zavallılardan söz ediyorum ben.. Başka insanların ismini bile “o söyledi, bu anlattı, kardeşim bildirdi” diye yalanlarına ortak ederken kendileri bile sonunda yalanlarına inanan zavallılardan..

Sen neymişsin be abi!

Bu “sen neymişsin be abi” tiplerden var birkaç tane ortalıkta, esip üfürdüler mi mangalda kül bırakmazlar, “onu da ben yaptım, bu büyük başarıda da aslında benim payım var, bunu da ben yetiştirdim, kimseye de boyun eğmedim, ben iyiyim yanımda olmayan herkes kötü” masallarıyla dünyayı “kahraman olduklarına” filan inandırmaya çalışırlar ama biraz kurcalasanız kendi çıkarlarından başka hiçbir şeyi ve hiç kimseyi umursamadıklarını, işlerine geldiğinde pek kibar davrandıkları kişileri çıkar hesabı kesilince hemen karalamayı ya da arkadan vurmayı vazife edindiklerini görürsünüz. Atmalarının sınırı olmadığı için bu acınacak tiplerin her iddiasına cevap vermek zordur, zaman içinde kendilerini tüketip kötülüklerinin içinde boğulmalarını beklemek daha uygundur ve bu çoğu kez gerçekleşir zaten..

Yoksa aslına bakarsanız göç mevsimlerinde kusursuz planlarla toplu şekilde uçmayı, kendine çalılardan mükemmel yuvalar yapmayı, yavrularına mama arayıp hemen yuvasına dönerek onları tehlikelerden korumayı başaran kuşların beynine söylenecek laf yoktur bence.. Bakın “kuşlar” neler hatırlattı bana.. Severim hayvanları, insan olduğunu sanan bazılarından çok daha fazla duyguya sahip olduklarına da inanırım. O nedenle..Kuşlara hakaret sanmayın “kuş beyinli”yi!

DİĞER YENİ YAZILAR