Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ Perşembe günü “Suriye’deki katliamı görmezden geldiğini, onun yerine birinci sayfasında bambaşka bir olayın yer aldığını” söyleyerek eleştirmiş, hatta “Tuncay Güney haberini koymanızı kim istedi” benzeri bir soru da sormuştu. Oysa katliam haberi Hürriyet’te sayfanın orta yerinde duruyordu, nitekim Bozdağ da daha sonra twitter’dan bunu duyurdu.. Haberi görmeyen kendisiymiş. Veya belki de birileri yanılttı onu..
Hürriyet gazetesinin bu yanlış iddiaya bir cevap vermesi sadece kendisi ve okurlarına saygısı adına değil, basın adına şarttı, onlar da verdiler. Buna karşılık Bekir Bozdağ dün kendi internet sitesinde şu cümlelere yer verdi: “Hürriyet’in ‘ileri demokrasilerde gazetelerin hangi haberi hangi ölçüde kullanma kararı asla siyasi otoriteye bırakılamaz’ sözü doğrudur. Ancak ‘Sayın Bozdağ’ın yarım gün içinde ve yoğun gündemi arasında iki kez Hürriyet gazetesinin birinci sayfasıyla ilgili yorumda bulunması demokrasilerin olmazsa olmazı basın özgürlüğüne aykırıdır’ sözü yanlıştır. Basının siyaseti, siyasetin de basını eleştirmesi ‘ileri demokrasi’nin göstergesidir.”
Basın özgür mü oldu?
Ne kadar güzel bir tablo bu aslında, gazete Başbakan Yardımcısı’na “basın özgürlüğüne bu şekilde siyasi müdahale yapılamayacağını” söylüyor, siyasetçi de “basın siyaseti, siyaset de basını eleştirebilir, demokrasi bunu gerektirir” diyor. Demokrasi bir kez elden gidince, baskılar ve haksızlıklarla toplumlar bölünüp ayağa kalkınca ülkelerin ne hale geldiğini Suriye ve Mısır örnekleri bile göstermeye yeter, başka örneğe gerek yok. Ne liderler yaşayacak halde, ne halklar..
O halde demokrasimize sarılmak, onu kaybetmemek için her şeyi zamanında yapmak zorundayız. Yalnız.. Bekir Bozdağ’a göre acaba bu dönemde, özellikle son yıllarda basın siyaseti, “siyasetin basını eleştirdiği ve hatta şekil verdiği gibi” eleştirebiliyor mu? İstemediği (daha doğrusu iktidarın istemediği) gazetecileri işten atıveren, eleştiren habercileri, hatta toptan haber ekiplerini gönderen medya kuruluşları acaba bu baskıları nereden alıyor? Bundan önce (Turgut Özal’dan, Süleyman Demirel’e, Necmettin Erbakan’a, Mesut Yılmaz’dan Bülent Ece-vit’e Tansu Çiller’e kadar) her hükümet döneminde yapılan doğal eleştiriler şimdi neden yasak? Ya işini ya özgürlüğünü kaybetme tehlikesi karşısında eleştiri yapabilen kaç gazeteci kaldı?
‘İleri’ mi, normali nerede?
Seçimler yaklaşırken medyanın bu “tek taraflı” haliyle partiler için “eşit şartlar”ın baştan yok edilmiş olduğu ortada değil mi? Tek istenen buysa “medyası siyasi güç tarafından şekillendirilen” ülkede kim demokrasiden, hele hele “ileri” olanından söz edebilir ve “sonucu sandık, seçim gösterir” diyebilir?
Biliyor musunuz, Suriye’de şiddeti yaşayıp kaçan sıradan vatandaşlar “orada da bu baskıların önceleri yavaş yavaş başladığını, halk tepkileri arttıkça baskıların şiddete dö-nüştüğünü” anlatıyorlar. O nedenle Bekir Bozdağ’ın “basının siyaseti eleştirmesi” sözü maalesef Türkiye gerçeğini yansıtmıyor. İşini ya da özgürlüğünü haksızlık ve baskı sonucu kaybeden bunca gazeteci varken, geri kalanların “bağımsız kalabilenleri” ise bilgisayar başına oturduğunda kendini “elleri ve beyinleri kilitlenmiş gibi” hissederken kimse edemez, bunu bilelim ve dürüst olalım!
Dürüst seçim için..
Tüm medya ve reklam panoları, devletin tüm imkanları “tek parti”nin elindeyken zaten “ADİL” bir seçimden söz edilemez. Buna rağmen hiç değilse “güvenli” seçim olmalı, muhalefet partileri bunun için ne yapıyorlar demiştim. Bu yazıdan sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı Emrehan Halıcı göndermişti “seçimlerle ilgili” çalışmaları hakkında bilgiyi ama her gün öyle dayanılmaz haberlerle karşılaşıyoruz ki bir türlü sıra gelmedi.. Ana Muhalefet Partisi seçim süreçlerinin her aşamasında karşılaşılan “usulsüzlükler ve hataları belirtmek ve düzeltmek” için çözümler üretmiş..
Tüm vatandaşların; kendileri, aynı hanede ve aynı binada oturanların seçmen bilgilerinin yer aldığı “e-Seçmen uygulaması” internet, iPhone ve android ortamında kullanıma açılmış. Hangi partiye yakın olursa olsun “dürüst ve güvenilir seçim” isteyen tüm yurttaşların e-Seçmen uygulamasını kullanarak seçmen listelerini kontrol etmesi ve gördükleri eksiklik, fazlalık ve hataları bağlı oldukları ilçelerin “ilçe nüfus müdürlüğüne” bildirmesi gerekiyor.
e-Seçmen’e; www.chp.org.tr veya aşağıdaki linklerden ulaşılıyormuş;
e-Seçmen; http://bilisim.chp.org.tr/esecmen/Esecmen.aspx (diğerlerini sanıyorum siz de bulabilirsiniz).
Haydi, güvenli seçim isteyenler iş başına!