Başkanlık sistemi Anayasa Komisyonu ilk kurulduğunda ortada yoktu. Ne zaman ki artık anayasa konusunun daha fazla geciktirilemeyeceği güne gelindi, yazım süreci başladı, daha önceleri arada bir değinilen ve “tartışılıyormuş” havası verilen başkanlık sistemi güm diye ortaya bırakılıverdi.
Ve üstelik “demokrasinin en önemli şartları; bağımsız ve hukuka uygun çalışan yargısı, bağımsız ve özgür medyası kalmadığı halde” adına hala demokrasi denilen bu rejimde yine “TBMM’nin bir kez daha devre dışı bırakılacağı” söylenerek.. “İstediğimiz sonucu almazsak referanduma gideriz” denerek..
‘REFERANDUMA GİDERİZ’ NE DEMEK?
Ne demek bu? Siz TBMM olarak partiler arası bir “Anayasa Komisyonu” kurmuşsunuz.. Orada neyin doğru, neyin yanlış olduğunu tartışıyorsunuz, Meclis de orada duruyor, bu durumda “referanduma gideriz” ne demek? Komisyonun ne anlamı kaldı o zaman, göstermelik miydi? Ya bizim dediğimizi kabul edersiniz veya sizi sileriz, bu mudur?
Ancak uzman hukukçu ve siyaset bilimcilerin açıklayabileceği bu kadar teknik bir konuyu, aynen geçen referandumda “yargı konusunda” olduğu gibi (HSYK o referandum sonrası bağımsızlığını tümüyle yitirdi, Adalet Bakanlığı’nın emrine girdi) nasıl halka sunacaksınız? Artık “nasıl”ı yok, her şey yapılıyor da yazık değil mi bu ülkeye, sonuçta zarar vereceği açık ve net bir sistem değişikliğini zorla getirmeye?
Durum öyle bir hal aldı ki sanki başkanlık geldi de artık karşı olmak demode kaldı gibi filan.. Öylesine tepeden inme bir eylem..
ARINÇ İPUCUNU VERDİ!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç daha önce “Benim çekincelerim var, avantajlarından çok dezavantajları olan bir sistem başkanlık” diyen Cumhurbaşkanı Gül ile benzer çizgideydi, şimdi birdenbire “başkanlığa karşı olanlar”a, özellikle de muhalefet partilerine kızıyor. Kızarken de bu sistemin neden uygun olmadığını kendi ağzıyla satır arasında açıklayıveriyor.
Öncelikle not etmek gerekir ki zaten hali hazırda başkan yetkilerini kuşanmış bir yönetim ve ortadan kalkmış bir güçler ayrılığı durumu varken bir de “başkanlık sisteminin Türkiye’ye hiç mi hiç uygun olmadığına ve zarar vereceğine” inananlar yalnızca muhalefet partileri değil. Biraz olsun bu sistem konusunda bilgisi olan, “ABD dışındaki tüm uygulamaların baskı rejimleriyle sonuçlandığını” bilen herkes karşı.. Cumhurbaşkanı Gül dahil..
Bu nedenle Bülent Arınç’ın ve Burhan Kuzu’nun “inandırıcı olabilmek için” yine muhalefeti hedef almalarında bir haklılık yok.
BU NASIL TARTIŞMA?
Arınç şöyle diyor; “Parti liderlerinin uykusu kaçıyor.. ‘Genel başkan olarak kimse bize bakmayacak’ diye kişisel endişelerinden dolayı sisteme karşı çıkıyorlar.. Sanki Cumhuriyeti bırakıp totaliter bir rejim gelecek gibi.. Biz bütün sistemlerin konuşulmasından yanayız”..
Ve aslında bütün olayı özetleyen cümleler bunlar.. Muhalefet partilerinin başkanlık sistemine karşı olması hiçbir demokratik ülkede iktidar tarafından böyle değerlendirilmez. Zira “tartışıyoruz, konuşulmasını istiyoruz” demenin anlamı “karşımızdakilerin görüşlerine de saygı duyacağız” demektir öncelikle, onların görüşleriyle alay edeceğiz demek değildir, bu bir.. İkincisi; karşılarındakiler öncelikle “halkın oylarıyla TBMM’ye girmiş” büyük partilerdir, demokrasilerde sadece “en çok oy alan parti” yoktur.
BAŞKAN HER ŞEY!
Sonra, eğer başkanlık sistemi muhalefet partilerinin “genel başkan olarak kimse bize bakmayacak” diyeceği bir sistemse, “muhalefet edecek ve başkan dışında sözü dinlenecek” kimse ortada kalmayacak ise zaten sadece bu bile “demokrasiden çıkılacağını” gösterir ve başkanlığın en önemli zararını ortaya koyar. Demek ki muhalefetin endişeleri “kişisel endişe” değil, ülkenin geleceği adına endişedir. Kaldı ki böylesine önemli konularda muhalefet partilerinin her söylediğini halka şikayet etmek, devamlı olarak ‘onlar zaten hiç iktidar olamadılar ki’ benzeri sözlerle sindirmeye çalışmak da başlı başına garip bir siyasettir.
Ve tabii “biz konuşulmasından yanayız” lafı da “istediğimiz olmazsa referanduma gideceğiz” diyen bir iktidar için fantezi gibi kalıyor. Hani “istediğiniz kadar konuşmak serbest, sonunda nasılsa biz bunu getireceğiz” demek gibi..
MİLLETE ANLATIN!
İktidar partisi gerçekten “tartışılması isteğinde samimi” ise, yine referandumu emrivaki olarak yapmayacaksa yanlarına uzman hukukçuları (tarafsız olanları kastediyorum tabii, özgürce konuşabilirlerse) alarak TV’lerden millete “Bu sistem neden sadece ABD’de başarılı oldu? ABD’nin başka ülkelerde olmayan hangi sistem farklılıkları var? Oradaki ‘tam bağımsız yargının ve senatonun’ varlığı, başkanın yetkilerinin nasıl sınırlandığı, eyaletler ve valilerin yarattığı farklılık, parlamento üyelerinin özgür davranabildiği ‘disiplinsiz parti sistemi’nin Türkiyedeki sistemle farkı” gibi konularda halkı aydınlatsınlar.
Daha da iyisi Cumhurbaşkanı Gül de aynı programlarda “başkanlık sisteminin neden avantajdan çok dezavantajı olduğunu” açıklasın. Bakalım kaç kişi “mevcut şartlarla bu sistemin pek ala bağdaşacağına ve sonucun totaliter rejime gitmeyeceğine” inanacak.
İnanmayanlar daha fazla olsa bile, bize uymayacağı kesinlikle görülse bile referandumun sonucu yine “evet” çıkar, o da başka mesele..
Gül ‘başkanlık sisteminin zararlarını’ açıklamalı!
Haberin Devamı