Gösteri suç, öldürmeye ceza yok!

Haberin Devamı

Önce Taksim’in göbeğinde kalan tek yeşil alanı; Gezi Parkı’ndaki ağaçları kesip AVM, kışla her neyse “taş binalar” yapılmak istendi.. Bölge halkı ve çevreci gençler kestirmemek için tepki gösterdiler, üzerlerine (yalnız Türkiye’nin değil, dünyanın karşı çıktığı) şekilde polis şiddetiyle gidildi, bu nedenle büyüyen olaylarda kaç gencimiz polis kurşunuyla, gaz fişeğiyle veya “sopalarla dövülerek” hayatını kaybetti.

Suçluların hiçbirinin cezalandırıldığı görülmedi ama “gösteriye katılan ve hatta sadece sosyal medyada bu konuda görüş açıklayanlar” bile sanatçısından öğrencisine, okul yöneticilerine kadar anasından doğduğuna pişman edildi. Hala “Sadece Ankara’da 101 okul yöneticisine ‘öğrencilerin Gezi gösterilerine katılmalarına izin verdiler” denerek soruşturma açılıyor.

Ailelere sorun!

İntikam alır gibi üstüne gidenler bugün de ailelerle konuşabilir, anlatırlar; o günlerde aileler “14-15 yaşındaki çocuklarını bile engelleyemediklerini, gizli gizli gösterilere katıldıklarını” söylüyorlardı. Yalnız öğrenciler değil, çalışan tüm gençler de (ki aralarında AKP’li veya o partiye oy vermiş olanlar da vardı) Gezi eylemlerine desteğe gitti ve aslında o destek büyük ölçüde “devletin polisi son güne kadar durdurmaması, şiddete tüm ülkenin şahit olması” nedeniyle verilmekteydi. Nitekim iktidar partisi içinden de “sürecin iyi yönetilemediği” açıklandı. Sonuç olarak İçişleri Bakanlığı ve İstanbul- Hatay-Eskişehir gibi illerin valileri kötü bir sınav vermişti.

Şimdi bu okul yöneticileri, öğrenciler veya sosyal medya kullanıcıları (bu arada yaralılara kapılarını açıp insani görevini yapan oteller bile nasibini aldı, hem de sahiplerinin diğer işleri bile tehlikeye sokularak) ağızlarına biber sürer gibi, son noktaya kadar inatlaşır gibi cezalandırılarak “ders verileceğine” bu gibi olayların bir daha olmaması sağlanmalı, toplumun çevre hassasiyetine de kızmak yerine olumlu bakılmalıdır değil mi?

ODTÜ’de aynı şey!

Evet öyle olmalıdır ama burası Türkiye, tam aksine bu kez Ankara’da ODTÜ’lülerin onlarca yıl önce diktiği değerli ağaçlar, ormanlar kesilerek yol yapılmak istendi. Planı daha önce kabul edilmiş olsa da Üniversite’ye bu “Bakanlık tescilli ağaçlar”ı güvenle nakledecek 2 aylık bir zaman tanınabilir, uzlaşarak yapılabilirdi ama yasal itiraz süresi 4 Kasım’da dolacak olmasına rağmen o da bir gece baskınla Üniversite’nin alanına, ODTÜ’ye ait özel mülke izinsiz girilerek yapıldı, 3000’e yakın ağacın büyük bölümü tahrip edildi, az sayıda ağaç ise göstermelik olarak taşındı (nereye taşındı o da bildirilmedi).. Arkasından da doğal olarak “öğrencilerle birlikte” tepki gösteren Üniversite yönetimiyle inatlaşma sürdürüldü.

Kaz Dağları nasibini alıyor!

Sanki çölleşen dünyanın en çok çölleşen ülkelerinden biri değilmişiz ve zaten sık sık yananlar yetmiyormuş ve bu orman kayıpları yakın gelecekte (80 milyona dayanan nüfusla) ülkeye büyük sıkıntılar yaşatmayacakmış gibi Türkiye’nin akciğeri ormanları da aynı duyarsızlıktan nasibini alıyor.

Bu dağların en güzel köylerinden biri olan Bayramiç’in köyü; Kurşunlu sakinlerinden ağlayan, haykıran mektuplar geliyor. 15-20 yıldır bölge köylerinde faaliyet gösteren, Kazdağı eteklerindeki Yeşilköy, Gedik ve Mollahasanlar köylerinde maden ocağı açan, binlerce ağaç kesip dev çukurlar bırakan maden firması şimdi de Orman Müdürlüğü’nün izniyle aynı şeyi Kurşunlu’ya yapmaya hazırlanıyor. Birinci derece Arkeolojik sit alanı olan arazilere sadece 75 metre uzaklıktaki Killik tepe mevkiinde işaretlenen 760 ağacı kesmeye başlamışlar bile..

Fotoğraflar gönderilmiş, tablo korkunç!

Bir şekilde yok edilecek!

Halk “bu tepe bizim köyümüze 150 metre uzaklıkta, köyümüzün içindedir. Bırakın bunu bir yana tapulu arazilerden, işaretlenmemiş ağaçlardan da kesiliyor. Bu ağaç kıyımını durdurmaya çalışıyoruz, bize yardım edin, sesimizi duyurun” diyor. Ya taş yığını, ya güzelim zeytinlikleri, ormanları yakıp çorak araziler bırakarak maden ocağı, ya santral açmak, ya AVM, yol, köprü veya site yapımı.. Bir şekilde çevre taşlaşacak, yeşil yok olacak.

Buna “medeniyet” deniyorsa, helal olsun böyle medeniyete! Orman Bakanlığı Kaz Dağları’nın korunmasını sağlamak üzere müdahale etmelidir!

(http://www.youtube.com/watch?v=gTzvIDIpjvM bu link köyün mücadelesini anlatıyor)

29 Ekim’de Andımız korosu!

TGB bir basın bildirisi göndermiş. 29 Ekim Salı günü İstanbul (saat 14’te Tünel Meydanı), Ankara (saat 11’de Tandoğan Meydanı), İzmir (saat 16’da Gündoğdu meydanı), Malatya (13’te Turan Emeksiz Caddesi) gibi illerde “Andımız” koro halinde söylenecekmiş. Diğer şehirler için buluşma noktalarına www.tgb.gen.tr adresinden ulaşılabilirmiş. Okullarda yasaklansa da sokakta yasak olmadığına göre Cumhuriyet Bayramı’nı “Andımız”ı söyleyerek kutlamak isteyenlere bildirmiş olayım.

DİĞER YENİ YAZILAR