El Kaide... Belliydi!

Haberin Devamı

Geçen hafta tatilden sonra yazdığım ‘Yazık oluyor Türkiye’ye’ başlıklı ilk yazımda ‘Şu anda Türkiye’nin en önemli sorununun Suriye’de sınırımıza kadar gelen ve 500 bin Suriyeli mülteci arasında da çok sayıda militanı ülkeye giren El Kaide olduğunu’ belirtmiştim. Çünkü tatil boyunca bu konu aklımdan hiç çıkmamıştı.

Nasıl çıksın ki; Suriye ve Irak’ta insanları nasıl acımasızca katlettikleri, Kenya’da AVM’de yaptıkları katliamın haberleri, daha önce Türkiye’deki Sinagog baskını ile HSBC saldırısı unutulacak gibi değil ve bu El Kaide girdiği ülkelerden çıkmak bilmiyor.

Salı günü El Kaide bağlantılı radikal İslamcı örgüt; Irak-Şam İslam Devleti -ISIS, “Reyhanlı ve Cilvegözü’nde toplam 59 vatandaşımızın hayatını kaybettiği saldırıları üstlenerek”, Türk Hükümeti Bab’ul Hava (Cilvegözü’nün Suriye tarafı) ve Bab’ül Selam sınır kapılarını gelecek Pazartesi’ye kadar açmadığı takdirde Türkiye’ye intihar saldırıları düzenleyeceklerini açıkladı. İntihar saldırılarının Ankara ve İstanbul’u vuracağı uyarısı da yapılmış bildiride..

Zamanlama..

Şimdi, tam “demokratikleşme paketi ve PKK sorunu” konuşulurken ortaya El Kaide’nin çıkıvermesi garip bir tesadüf gibi geliyor insana.. Türk Hükümeti Suriyeli muhaliflerle birlikte El Kaide’ye de destek verdi, şimdi El Kaide Hükümeti sıkıştırıyor, Türkiye’yi tehdit ediyor.. Hem de “son derece çelişkili bir tablo” yaratarak..

Bildiride bu intihar saldırılarının “Türk Hükümeti’nin çıkarlarını” hedeflediği belirtiliyor. “Aslanlarımız Türk devletine iyilik mesajı iletmek ve burayı ‘kafirlerden’ temizlemek için hazırlar” deniyor. Bundan daha korkunç bir tehdit duyulmamıştı bugüne kadar.. Kim bu kafirler? Allah muhafaza, El Kaide kafirleri Suriye, Irak veya Kenya’da olduğu gibi “dinle ilgili sorular veya mezhebini” sorarak mı belirleyecek, yoksa belli bir kesimden olanlar, olmayanlar diye ayırarak mı? Yoksa “başka örgütlerin” karşısına mı çıkacaklar?

İnsanın aklına “Taliban’ın Afganistan’da ABD ile olan durumu” geliyor, önce bu köktendinci örgütü güçlendirdiler, sonra da durduramadılar. Anlatmaya gerek bile yok. Cumhurbaşkanı Gül “Topla tüfekle sınırları beklesek bile terör örgütlerinin girmesine engel olamıyoruz” demişti ama Hükümet herhalde bu büyük tehlikeyi nasıl önleyeceği hakkında en kısa zamanda açıklama yapacaktır.

Zira toplumun güvenliğini sağlamak hükümetlerin görevidir, hele de “izlenen dış politika” ile sorumluluğu yaratmışlarsa!

NOT: Tüm kötü olaylarla bir şekilde bağlantı kurulduğu gibi neredeyse Reyhanlı saldırısının faturası bile inanılmaz şekilde CHP’ye çıkarılacaktı, alakasız durum ortaya çıkmış oldu, o iddialar ne olacak şimdi?

Bardağın boş tarafı!

Dün yeni demokratikleşme paketinde verilen hakların BDP ile PKK tarafından yeterli bulunmayacağını belirtmiş,Diyarbakır’da 30 bin kişinin katıldığı tepki gösterilerinden söz etmiştim. Tanınacak yeni hakları yeterli bulmayacakları tahminim tabii ki bugüne kadar Öcalan’ın da, PKK’yı yöneten diğer isimlerin de, BDP’nin de yapmış olduğu açıklamalara ve ilk “açılım”dan bu yana olan gelişmelere dayanıyordu.. Onlar tarafından yapılan açıklamalarda Güneydoğu’da “özerk bölge”ye uzanacak yönetim yetkilerinin verilmesi ve öncelikle Öcalan’ın İmralı’dan çıkarılması, sonra da KCK’lıların serbest bırakılması vardı..

Mesajlar verilmiş..

TBMM’de yeni yasama yılının açılış resepsiyonunda BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan ve BDP Milletvekili Sırrı Sakık, Başbakan Erdoğan’la karşılaşmış ve paket hakkında konuşmuşlar. Resepsiyon ortamını bozmamaya dikkat etmekle birlikte taraflar arasındaki gergin hava konuşmalara yansımış, herkes kendi mesajını “uygun bir dille” karşıya iletmiş ama konunun kapanmayacağı açıkça görülüyor.

Hasip Kaplan “İlerde daha rahat konuşmamız gereken ‘bir-iki konu’ var” deyince Başbakan Erdoğan “En orta yolu bulan açıklamalar, boş tarafı değil, dolu tarafı görmeliyiz” cevabını vermiş. Hasip Kaplan ise buna karşılık “Bardağın yüzde 10’unun dolu olduğunu” söylemiş.

Sırrı Sakık’ın cümlesi daha açık; “Yerel yönetimlerle ilgili değişiklikle alakalı bir beklenti de vardı”.. İşte “yerel yönetimler” yasasının tüm yetkileri bölge belediyelerine devredecek şekilde değiştirilmesi talebi ortada..

İmralı, akiller filan??

KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı’nın pakete gösterdiği tepki ise “Kürt halkının” ve “demokrasi güçlerinin” AKP Hükümetinden hesap sorması, demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü için “mücadeleyi yükseltmesi” çağrısıyla bitiyor. Ne demek istediklerini paketi hazırlayan ekip herhalde en iyi anlayanlar olacaktır.

Ki bu açıklamada “Paket AKP’nin çözümü değil, çözümsüzlüğü bir politika olarak benimsediğini ortaya koymuştur” deniyor, hükümetin konuya “seçim hesabı ekseninde yaklaştığı, oyalamak için toplumun önüne birkaç kırıntı atıldığı” bildiriliyor. Yani Hasip Kaplan’ın deyişiyle “bardağın yüzde onu” bile değil, “birkaç kırıntı”.. Demek ki “İmralı-devlet” görüşmeleri, “İmralı-BDP” görüşmeleri, “Akiller” filan hiç yararlı olmamış..

Bu demokratikleşme paketinin de, beklenen yeni anayasanın da temel direğinin Kürt sorununu çözmek olduğu, bu niyetle işe başlandığı bilindiğine göre şimdi ne yapılacak belli değil. Bekleyip göreceğiz, umalım da yine üzücü olaylar yaşanmasın!

DİĞER YENİ YAZILAR