Cumhurbaşkanı Gül kimden söz ediyor?

Haberin Devamı

Uluslararası İnsan Hakları Kongresi ’nde konuşmuş Cumhurbaşkanı Gül ama maalesef hep geçen seferlerde olduğu gibi “yarım kalmış” havasında konuşmaları , keşke tamamlasa.. Mesela “Kürt meselesinde cesur çalışmalar yapıldığını, Türkiye’nin kararlılıkla bu meseleyi çözeceğini” söylemiş. Terör sorununun çözülmesini terörün bitirilmesini onlarca yıldır bekliyoruz ama nasıl çözüleceği de çok önemli değil mi?

Son günlerde PKK ’nın ve BDP ’nin bu süreçle ilgili konuşmamaya dikkat ettiğine bakılırsa (her ne kadar anayasa hukukçuları bu hükümetin, bu meclisin yeni anayasa yapma yetkisi olmadığını söylüyorsa da) yapılacak “yeni anayasada PKK’nın talepleri karşılanana kadar” seslerini yükseltmemeleri için karar alınmış gibi..

Oldu, bitti..

Türkiye’de artık en önemli konularda kararlar “topluma net şekilde açıklanmadan, onların konuyu iyice anlamalarına fırsat verilmeden” alınıyor. Bu sessizlik uzun süre korunduğu takdirde Kürt sorunu denilen “özerk bölge” meselesi “belediyeler bölgelere ayrılıyor ve hepsine o bölgeyle ilgili her konuda tam yetki veriliyor” denerek ve yine tepeden inme şekilde halledilecek. Öcalan serbest bırakılmadan halledilmeyeceği de zaten belli olduğuna göre o konudaki karar da bitmiş olmalı.. İyi de toplum ne zaman duyacak? Referandum ve seçim öncesinde “oldu-bitti” şeklinde mi? Keşke devletin zirvesinde bulunanlar konuşmalarında bu konuyu yuvarlak cümleler yerine açıkça anlatsalar da “milli irade” biraz öğrense neler olduğunu.

Başı dik gezmek!

Öğrenmeyince, anlamadan verilen oyların da “irade” ile filan alakası olmuyor, “futbol takımı tutar gibi” parti tutarak, seçim öncesi verilen hediye paketlerine, TOKİ sanki devlete değil de bir partiye aitmiş gibi onun ucuza sattığı evlere, partilerin “ben senden dindarım” yarışlarına ya da “hakarette kim daha ileri” yarışlarına bakarak sonuç alınıyor.

Cumhurbaşkanı Gül , konuşmasının çok beğendiğim kısmında “Vicdan sahibi hiçbir siyasetçi, ülkesinde yaygın insan hakları ihlalleri yaşanırken başı dik gezemez” diyor. “Türkiye’nin bu konuda eksikleri olduğunu, uzun yıllar insan hakları derneklerinin eleştirilerine maruz kaldığını” hatırlatıyor. Yine de “en gelişmiş demokratik ülkelerde de eleştirilecek hususlar olduğunu” ekliyor.

Bunlar (son cümle hariç) doğru ama sonuçta Cumhurbaşkanı’nın konuşmasından “Türkiye’yi yöneten iktidarın üyeleri ‘başı dik’ gezebiliyor mu, gezemiyor mu”, onları “vicdan sahibi” sayıyor mu, saymıyor mu bunlar yine karanlıkta kalmış, anlaşılmıyor.

İpuçları..

Anlamak için iki veriye bakmak yeterli aslında, Gül bunları verse çok daha net olurdu. İnsan hakları ve özgürlükleri izleme örgütü “Freedom House” yani “Özgürlük Evi” nin dünya ülkeleri araştırmasında Türkiye “yarı özgür ülke” sayılıyor, bu ne demek? Demokratik seçim sistemine sahip olmasına rağmen demokratik değil.. Baskılar özgürlüğün yarısını götürmüş.

Bir toplumda düşünce ve ifade özgürlüğünün en açık göstergesi olan basın özgürlüğünde Türkiye 178 ülke arasında “son 40” ın içinde.. Altında “Etiyopya” var. Eh, bunlara bir de cezaevine atılmış yüzlerce siyasi tutuklu ve hükümlünün, gazetecilerin, rektörlerin, bilim adamlarının, yaşlı başlı insanların “sahte deliller ve bin çeşit hukuksuzlukla, bilirkişi raporları göz ardı edilerek” yıllardır çektiği aile boyu işkenceleri ekleyin.

“En gelişmiş ülkeler” de Türkiye’de yaşananların onda biri bile olabilir mi hep beraber düşünelim!

Türkçe konuşsak?

Bizim ülkede büyük reklamlarla “Türkçe Olimpiyatları” yapılıyor, birçok ülkeden gençler, çocuklar bu nedenle Türkiye’ye geliyor. TV’lerde onlara ezberletilen Türkçe sözleri, özdeyişleri filan dinliyoruz.

Öte yanda bir “Arapça, Osmanlıca” merakı aldı başını gitti. Bu gidişle baştakilerin söylediklerini anlamak için sözlüklerle gezmek ya da ders almak gerekecek. Cumhurbaşkanı Gül aynı konuşmada “insan eşref-ül mahlukattır” diyor, arkasından Türkçe açıklamasını yapıyor.

Başbakan aynı gün içki yasağından söz ederken “şaribül leyli ven Nehar” diyor, gazeteler tercümesini yazmak zorunda kalıyor. Obama’ya bile Arapça hat hediye ediliyor. Bu yazının son cümlesini yazmayacağım, siz olsanız nasıl bitirirdiniz?

DİĞER YENİ YAZILAR