AÜSSO .. Ne demek merak ediyorsunuz; ‘Alabora Üstünden Sanatçı Sindirme Operasyonu’.. Bilindiği gibi Türkiye’de “özel yetkili” bazı kişiler ülkenin gazetecilerinden bilim adamlarına, iş dünyasından üniversite rektörlerine, sanatçılarına ve dahi ordusuna kadar birçok suçsuz vatandaşı “suçlu” ilan ederek onlar üzerinden “bağlı oldukları kesimlere” sindirme operasyonu yapmaktalar.
‘Suçsuz vatandaşı’ dememin haklı sebebi var, eğer bir suç işlenmişse o suç delilleriyle, belgeleriyle, hangi kanunun hangi maddesine karşı “SOMUT BİR EYLEM YAPILDIĞI” ortaya konarak ispatlanır. Bu ülkede ise artık hukuktaki “iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir” sözü sadece söz olarak kalmıştır, siyasiler arada bir kendileri için gerektiğinde kullanırlar, başkaları için ise durum tam aksidir.
Türkiye’de durum..
Kime bir suç yapıştırılmak isteniyorsa ortaya bir iddia atılır, ya sahte CD’ler veya “durum halktan da gizlenerek sanık iken aynı zamanda gizli tanık yapılan ve sonra bu yararlı (!) faaliyetinden dolayı serbest bırakılan” kişiler, tanık yapılan teröristler yardımıyla önce uzun bir tutukluluk alıştırması, arkasından ömür boyu hükümler çıkıverir. Kimseciklerin de “iddiasını ispatlaması, adaleti göstermek adına halka açık ve net şekilde anlatması” filan gerekmez
Bunlar da olmuyorsa ve birilerine gözdağı vermek ya da cezalandırmak gerekiyorsa işi elinden alınır, ağzının payı verilir.. Görsün dünyanın kaç bucak olduğunu değil mi efendim? Ya da twitter’da bir belediye başkanı çıkar ve defalarca “bu kişi şöyle davrandı, bunu söyledi o cezaevine girmeli” diye yazar, bakarsınız bir gün içinde o kişi aleyhinde koca bir kampanya başlatılmış. “İçeri, içeri” naralarıyla sindirme faaliyeti başlamış. Sanki “Silivri” babalarının evi, karar verenler de babaları.. Kızdıysan söyle babana, gönder içeri.. Öylesi saygısız, hukuku hiçe sayan bir ortam..
Hukuk nerede?
Bunu yaparken Silivri’de “özel yetki verilmiş ve sonradan ‘hukuka aykırı oldukları’ söylenerek kaldırılmış” mahkemelerin ağır hapis cezaları verdiği insanlar için de “benzer intikam duygularının veya ‘etkisiz hale getirme, sindirme isteğinin’ rol oynadığı” şüphesini, Silivri’nin “hoşa gitmeyen herkesin tıkıldığı yer olduğu” duygusunu sağlamlaştırdıklarını fark etmiyorlar. (Kaldı ki “tıktığımız zaman” sözü TBMM’de bir milletvekili tarafından söylenmiştir.)
Adına “ileri demokrasi” denilen bir sistem içinde vatandaşların “konuşmaları veya yazdıkları nedeniyle” yani düşünce ve ifade üzerinden cezalandırılamayacağını, bunların ve korku havasının olduğu yerde bırakın “ileri”yi, normal bir demokrasinin bile mevcudiyetinden söz edilmeyeceğini anlamıyorlar. Mehmet Ali Alabora’ya karşı “sadece attığı bir tweet nedeniyle ve Ankara Belediye Başkanı’nın kışkırtmalarıyla” başlatılan kampanya sindirme konusunda en güzel örnektir.
Eğer twitter’da yazılanlar ceza gerektiriyorsa önce bu belediye başkanı bugüne kadar takipçisi kadınlara yazdığı “kabul edilemez ve açıkça suç sayılacak sözler” nedeniyle cezayı hak etmiştir. Sanatçı Alabora’ya karşı yürütülen kampanya ise “halkı kin ve nefrete tahrik, nefret suçu”nun ta kendisidir. Öyleyse yargıyı neden duymuyoruz?
Onların da dili var aslında!
HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu çeşitli kampanya ve yarışmalarla sokak hayvanlarına verilen desteği arttırmak için elinden geleni yapıyor. Bu faaliyetlerden biri bu yıl benim de seçici kurul üyesi olduğum
“Sokak Köpekleri ve Kedileri” temalı fotoğraf yarışması..
Bu yarışmanın amacı “tüm sokak hayvanlarının da insanlar kadar yaşam hakkı olduğunu” toplumla paylaşmak.. Sokak hayvanlarının güzelliğini, estetiğini, duygularını ön plana çıkarmak, onlarla ilgili toplumda “farkındalığı” arttırmak.. Sahipsiz kedi, köpek ve tüm yardıma muhtaç hayvanlara yardım için “kaynak yaratmak” ..
Her şeyi anlatıyorlar!
“Güzelliğini, estetiğini, duygularını” diyorlar ya, eğer onlara sırtınızı dönmeseniz, süslü bahçelerinizin, apartmanlarınızın kapılarını sımsıkı kapatıp onları unutmasanız hatta zarar vermeseniz-tekmelemeseniz-uzak köşelere atmasanız, tam aksine biraz yaklaşıp “iki lokma yemek ve su” verseniz, o mahzun-mağdur gözlerine baksanız onların da insanlar gibi kendilerine has bir dilleri olduğunu, davranışları ve bakışlarıyla size her şeyi anlattıklarını ve tüm sıkıntılarınızı unutturduklarını göreceksiniz. Tıp kanıtladı, “hayvanları okşamak tüm sağlık sorunlarını gideriyor”muş.
Hayvan düşmanı benciller
Mesela “Kedilerin nankör olduğu” veya “40 canlı oldukları” iddialarını başlatanı bir bulsam yeminle döverim, öylesine takdir edebilen, sevgisini gösterebilen hayvanlar hepsi.. Sadece evimdeki, bahçemdekiler değil, arabamın arkasındaki mamalarla geçtiğim her sokaktaki hayvanları doyuruyorum. Lütfen siz de yapın, Kapağı kapalı çöp kutularından da bulamıyorlar artık, köpekler de aynı durumda.. Evinizdeki artan yemekleri veremiyorsanız hiç değilse su verin onlara.. Evinin, bahçesinin içine çekilmiş, hayvanlara düşman “steril ve umursamaz sosyetik”lerden olmayın.
Haytap takvimi!
Biliyorsunuz her yıl HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu sokak hayvanlarının yer aldığı takvimler çıkarıyor. Bu yıl da 2014 Sokak Hayvanları Takvimi’nde yarışmada “dereceye giren fotoğraflar” yer alacak ve elde edilen tüm gelir HAYTAP’ın sokak hayvanlarıyla ilgili projelerinde kullanılacak. Geçen yıl takvim geliri ile sokak hayvanlarına ilaç, bakımevlerine malzeme yardımı, veterinerlik hizmetleri yapılmış ki ben HAYTAP gönüllü üyelerinin nasıl il il dolaşarak barınakları, sokak hayvanlarını kontrol ettiklerine bizzat şahidim.
Bitlis ve Ümraniye..
Daha geçenlerde bir HAYTAP hekimi Bitlis’ten arayarak “barınakta köpeklerin güneş altında olduğunu, üstlerinin kapatılması gerektiğini ve bunu yaptıramadıklarını” söyledi, Bitlis Valisi Veysel Yurdakul’u arayarak yardım istedim. Eksik olmasın Sayın Vali hemen ilgilendi, hızla yapılacağını söyledi. Umarım halledilmiştir. Daha sonra “Ümraniye Belediyesi’ne ait barınağa hayvan gönüllülerinin alınmadığı ve köpeklerin güneş altında tutulduğu” haberi geldi, hemen Ümraniye Belediye Başkanı ile konuştum. Başkan “barınağın iyi şartlarda olduğunu, bununla beraber Ataşehir, Kadıköy barınakları da kendi sınırları içinde olduğu ve hayvanlar tekrar bırakıldıklarında o sınırlar içinde kaldıkları için sayının giderek arttığını ve şikayetle ilgileneceğini” söyledi. Kısa süre sonra Ümraniye Hayvan Bakımevi’ni beraberce dolaşacağız.
İşte böyle.. HAYTAP takvimlerini alın, gerekli bilgiyi HAYTAP sitesinden bulabilirsiniz, inanılmayacak kadar güzel, insanın yüreğini yerinden oynatan, gözlerini yaşartan fotoğraflar var, bunlar arasından seçim yapmak bile son derece zor oldu. Binlerce-milyonlarca sokak hayvanının, yeni doğmuş bebeklerin “bakımsızlıktan, insan şiddetinden, belediye ihmalinden” telef olduğu ülkede (bir gün, o bilinçlenmeye ulaştığımızda öyle belediyeler halktan oy alamayacak) hepinizi “hayvanseverler” safına bekliyorum, benim okurlarım vicdanlıdır, yaparlar!