Anlaşılmıyor.. Birçok şeyi anlamadan öylece geçip gidiyoruz.. Mesela Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın PKK'nın geri çekilmesi konusunda silah bırakıp gidecekler zannediyorduk, öyle olmadı. Oysa silahları bıraksalar, sınır dışına çıktıktan sonra da kolaylıkla silah bulabilirlerdi, bu çok kolay artık..' sözlerini neden, ne amaçla söylemiş olduğunu anlayan var mı?
Terör örgütünün silah bırakmayı kabul etmemesi, 'mutlaka silahlarını bırakıp sınır dışına çekilsinler' diyen Hükümet tarafı için 'şartları koyanın karşı taraf olduğu' anlamına geliyor, yani bu 'emir kipi'nde söylenmiş söz önemsenmedi ve PKK talepleri tümüyle yerine getirilene kadar 'bildiğini okuyacağı' mesajını vermiş oldu. Peki Bülent Arınç onlara 'bırakıp çıksanız hemen silah bulabilirsiniz' şeklinde fikir verince ne kazanılmış oluyor?
'Bizi mahcup etmeyin de sınırdan çıkınca isterseniz yeniden silahlanın' anlamında mı bu?.. Zaten silahlanacaksa 'teröre devam niyetinde' demektir. Bu takdirde (onlarca yıldır her devamlı gidip geldiği) Kandil'e çekilse ne olur, çekilmese de olur? PKK'nın çocuk oyalar gibi şov yapması kimi inandıracak? Kısacası bu söz anlaşılmadı..
Hani 'uçan kuş' bile..
Ben TV'de konuşmacılara 'lütfen beş yaşında bir çocuğun anlayacağı kadar net açıklayın ki her dinleyen takip edebilsin ve anlasın' derdim, Türkiye'de artık hiç geçerli değil.. Bakın Başbakan Erdoğan 'yurt dışına çıkan PKK'lılar sorulduğunda' ne demiş:
'Bu sayı 15'midir 25'midir 10'mudur bunları bilemem. İşte şimdi bu soru Bahçeli'ye hizmet eden bir sorudur. Biz ne dedik 'biz hukuk devleti içinde' çalışıyoruz. Silahını bırakarak çıkmaktan bahsettik. Ne dedik? Bunlar bu ülkeye nasıl girdilerse çıkış yolunu zaten bilirler. Bahçeli'ye söylemek lazım, sen çok güçlüsün, hadi adım başına Bozkurtların var. Bozkurtlarınla sınırları koruma altına al' Anlayan var mı? Benim cevabım yine hayır
- Türkiye'de en az 1500-2000 terörist olduğu biliniyor ki, Karayılan 5-6 bin PKK'lının 'çözümden sonra' ülkeye dönüp siyaset yapacaklarını da söylemişti. Bu durumda 15'mi 25'mi
bilmem' ne demek bu rakamlar şaka gibi değil mi?
Başbakan 'bu ülkede uçan kuş bile bizden sorulur' dediğine göre 'kaç teröristin çıktığını bilememesi' çelişki değil mi?
'Silahları bırakmıyorlar' aynı konuyu tekrarlamanın ne anlamı var? Teröristle savaşanlar, inandırmayan iddialar, sahte delillerle hapse atılmışken, sonunda ne olacağı belirsiz pazarlık sırasında teröristin elini kolunu sallayarak çıkacak olmasının hukuk devletiyle ne ilgisi var?
Ülkeye nasıl girdilerse çıkış yolunu bilirler. Ülkeye 'elek gibi, kontrolsüz, Suriyelisinden Afganına, El Kaide'sine kadar her isteyenin rahatça girdiği sınırlardan sızarak' giriyorlar. Kaç karakol baskınında binlerce şehide bu yüzden verdik. Sınırlarımızdan giriş çıkışın onların keyfine kaldığını 'devletin bir güzergah bile belirlemediğini' söylemek çok anlaşılır bir durum mu?
Ülkeyi yönetmek üzere iş başında olan ve elbette 'sınırları kontrol' görevi de kendisine ait olan bir hükümet varken, TSK da kendisine bağlıyken sınırları kontrol altına almak Bahçeli'nin ve Bozkurtların işi olsun? Bir gazetecinin 'geri çekilme' ile ilgili sorusu neden Bahçeli'ye hizmet etsin?
Bir de İçişleri Bakanı Muammer Güler'in CHP'ye Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan'ın 'Reyhanlı'daki ihmaller' ile ilgili sorusuna verdiği cevap var. Halkın 'MOBESE kameraları çalışmıyordu' iddiaları için 'onlar çalışıyor ama araba plakası okuması geliştirilmeli' demiş.
Nasıl yani? Bombalı saldırı ihbarı alınmış ve en muhtemel olan yerde 'plaka okuma' en ileri teknolojiyle yapılmaz mı? Neden devletin imkanı mı yok? 'İlerde gelişmeli' kabul edilebilir mi?
İnanın Çince konuşulsa anca bu kadar bön bön bakabilirdim, bu tür konuşmaların tamamında durumum budur.
Şişli'yi gördüm, Sarıgül'e tebrikler!
Sadece Şişli değil tabi, Şişli dediğimiz ilçe koskoca bir alan.. İşte ben 2 gün önce bu alanın büyük bir kısmını kaplayan Halaskargazi Caddesi'ni boydan boya geçtim arabayla ve hayranlıktan ağzım bir karış açık kaldı. Bravo demekten dilimde tüy bitti.
İki taraflı olarak tüm binalar boydan boya, Atatürk posterleri, bayraklar ve Atatürk'ün gençliğe hitaben söylediği sözlerle yazarak bıraktığı cümlelerle dolu... O kadar etkileyici bir görüntü ki özellikle bir süredir unutturulmaya çalışılan, neredeyse 'hiç bir önemi yokmuş gibi' devleti temsil eden isimlerin katılmadığı milli bayram günlerimizin korunduğu ve Ata'mızı bol bol görebilmek inanılmaz mutlu ediyor insanı. Hiç şüphe yok Nişantaşı ve diğer semtlerde de durum farksızdır.
Eğer İstanbul'daysanız ve fırsatınız varsa Şişli'yi mutlaka gezin ve çocuklarınıza da gösterin. Kendi milli değerlerimize kendimizin sahip çıkması en doğru eylemdir. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül kutlanmayı hak ediyor doğrusu, helal olsun!
Ben anlayamıyorum, ya siz?
Haberin Devamı