Başbakan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan’ın söyledikleri içinde bir de “28 Şubat ve 27 Nisan’da asker talimatıyla hareket eden medya” kısmı var. 27 Nisan muhtırasını “tek başıma gece yarısı yazdım” diyerek veren Yaşar Büyükanıt’ın yargıya hesap vermesi önlendi, kendisi pekala korundu. Ama konuşmaya gelince “27 Nisan muhtırası”ndan adeta darbe gibi söz ediliyor. Madem durum budur ve seçimde de yine bu muhtıra muhalefet partilerine filan yıkılacaktır, çıkarsınlar muhtıra sahibini mahkemeye..
28 Şubat ve 27 Nisan’da “asker talimatıyla hareket eden medya” kimmiş, hangi kanıta göre böyle bir etiketleme yapılmış onu da tek tek isimleriyle açıklasınlar. Hani “12 Eylül’de darbeye övgüler dizenler, darbecilerle kol kola olan gazeteciler” biliniyor da (siyasetçiler de biliniyor, fotoğrafları bile var) 28 Şubat ve 27 Nisan’da “talimatla hareket edenler” bilinmiyor. Yalçın Akdoğan açıklasın, öğrenelim.
Açıklamazsa, “camide içki, başörtülü kadına saldırı” iddialarındaki gibi son zamanların modası olan “yalan ve iftira” olarak kalacak.
Suriyeliler söylemişti!
Ben de yazmıştım, “Biz Esad gitsin istiyoruz ama ona karşı çarpışan El Kaide, Müslüman Kardeşler gibi İslamcı terör örgütlerinin yaptıkları ve yapacakları bizi aynı derecede korkutuyor” dediklerini.. Suriye’deki iç savaşa müdahale ederek “muhalif gruplar” denilen ama içinde terör örgütlerinin olduğu grupları, Özgür Suriye Ordusu’nu açıktan desteklememiz, her tür yardımı yaparak kendi sınırlarımız yakınlarında çatışmalara neden olmamız sonunda Esad Suriye’nin kuzey kentlerini “PKK’nın Suriye kanadı PYD”ye bırakmıştı.
Tabii ki PYD’nin o bölgeye yayılması Türkiye için de yepyeni tehlikeler, sorunlar çıkardı ama Suriye açısından baktığınızda şu sıralarda “PYD’nin silahlı kanadı YPG” ile “El Kaide ona yakın El Nusra” arasındaki çatışmalar sürüyor. El Nusra’nın PYD alanlarında “sivilleri de öldürdüğü” bildirilirken El Kaide de “Suriyeli 3 Kürt’ü üzerine yanıcı madde döküp diri diri yakarak” bunu internetten dünyaya izletmiş.
Vahşette yarışıyorlar!
Vallahi bana kalırsa vahşette hiçbiri diğerini aratmıyor, anlaşılmayan şu ki; Suriye halkı bile onlardan ve kontrolü ele almalarından korkarken biz neden ‘Suriyeli kardeşlerimiz’ diyerek bu terör örgütlerini destekliyoruz?
Türkiye’nin yapacağı tek şey Batı’nın, ABD’nin Suriye’ye müdahalesi için uğraşmak olmalı, yanlış dış politikayı biraz daha sürdürürsek hem içinden çıkamaz hale geleceğiz, hem de “Suriyeli kardeşlerimiz” işe karıştığımıza pişman olacak!
Var olmak haktır!
Aç susuz, bakımsız, çoğu belediyenin hiç umursamadığı, kısırlaştırma yapmadığı için sayıları artan sokak hayvanlarını doyurmak için kış yaz demeden, altın işim olsa bırakıp her gün gittiğim mahalleler var. Arabamın arkasında bulunan koca mama kutusunun açılması için kaldırımda bir kedi-köpek görmem yeterli, iner doyururum onları..
Hayvan sevmeyen, onlara zarar verebilen birileriyle karşılaşıp başlarına bir şey gelene kadar mutlu anları da olsun diye düşünürüm. Onların ne kadar “sevgiye muhtaç ve aldıkları sevgiyi fazlasıyla iade edebilen canlılar” olduğunu, hatta insanlar gibi “iyilikleri kolayca unutmadıklarını” biliyorum.
Bencil, özenti sürücüler!
Bunu yaparken çok üzüldüğüm zamanlar da oluyor, mesela geçen hafta bakıp sevdiğim bebek kedilerden birini dün “sokak arasında bile sürat yapan ya da geri giderken arkasına bakmayan” bir bencilin, dikkatsizin arabası tarafından ezilmiş buldum. Etiler’de geçerken gördüğüm bir kedi grubu bu.. Hamileler var, yeni doğmuş bebekler var ve bu bebekler arabaların önüne çıkıyor, dikkat olsa görür ve durur insan ama o hız kompleksi yok mu, gözler kör oluyor.
Tam ‘HAYTAP ve iyi kalpli hayvansever insanlardan başka kimse onları düşünmüyor’ derken TV’de “Orman Su İşleri Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi”nin HAYTAP’la birlikte verdikleri “Var olmak haktır” reklamını gördüm. Ünlü isimler, sanatçılar yanlarındaki sokak hayvanlarına sarılmış olarak “var olmak haktır, hayvanları koruyun” diyorlar.. Ne mutluluk, nihayet bu bilinçlenme de yaygınlaşabilir, aileler çocuklarına sokak hayvanlarına yardım bilinci aşılayabilir.
Doğaya duyarlılık..
National Geographic Channel ve HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu da birlikte “toplumu doğaya karşı daha duyarlı olmaya yönlendirme ve farkındalık yaratma” adına bir kampanya başlatmışlar. Türkiye’de nesli tükenmekte olan hayvanların korunması için HAYTAP resmi web sitesi üzerinden bağış toplanıyor. “haytap.org/missingpiece” adresine girip bağış yaparsanız hayvanların korunmasına siz de katkıda bulunmuş olacaksınız.