Evrensel barış ilahi öğretinin hedeflerinden biridir. Gönderilen tüm Peygamberler barışın gerçekleşmesini amaçlamışlardır.
Barış Yüce Yaradanın doksan dokuz isminden biridir.
“O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı olandır…” (Haşr,23)
Yüce Allah Selamet yani barış ismini kendisine vermiştir. Kim barışı ve esenliği severse Allah’ı sevmiş olur. Kim barışa ve esenliğe karşı çıkarsa Allah’a karşı çıkmış olmuş olur. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üstüne olsun) bunu şöyle ifade etmiştir;
“Allah’ım barış ve esenlik sensin ve barış ve esenlik ancak senden gelir.”
Kur’an-ı Kerim bu sıfatın Allah’ın ismi olduğunu açıkladıktan sonra onun aynı zamanda cennetin de ismi olduğunu belirtmiştir.
“Allah kullarını barış ve esenlik yurduna çağırıyor…” (Yunus 25)
Bununla da yetinmeyen Kur’an-ı Kerim inananlara şu şekilde seslenmektedir;
“Ey İman edenler hep birden barışa girin…” (Bakara 208)
Savaş: İstenmeyen zorunluluk
İslam kelimesi Arapça’da barış kelimesiyle aynı kökten gelir ve Kuran, savaşı, Yaratıcının rızasına aykırı gelen anormal bir durum olarak kabul eder. İslam karşı tarafı yok etmeye yönelik veya saldırgan bir savaşı onaylamamaktadır.
Peygamberimiz, inanmayanların pek çok talebini kabul eden bir barış anlaşmasını Hudeybiye Barışını kabul ederek, barış ve güvenlik ortamı sağlamış ve onlarla barış içinde yaşanacak bir sosyal yapı tesis etmiştir. Kuran’a göre savaş, sadece zorunlu olduğunda başvurulacak ve mutlaka belirli insani ve ahlaki sınırlar içinde yürütülecek bir “istenmeyen zorunluluk”tur. Bir ayette, yeryüzünde savaşları çıkaranların inkarcılar olduğu, Allah’ın ise savaşa rıza göstermediği şöyle açıklanır:
... Onlar ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez. (Maide Suresi, 64)
Hz. Muhammed’in hayatına baktığımızda da, savaşın ancak zorunlu hallerde ve savunma amaçlı olarak başvurulan bir yöntem olduğunu görebiliriz.
Cihad: Tam karşılığı gayrettir...
Barıştan bahsederken açıklığa kavuşturulması gereken bir diğer önemli kavram da “cihad” kavramıdır.
“Cihad” kelimesinin tam karşılığı “gayret”tir. Yani İslama göre, “cihad etmek”, “çaba göstermek, gayret etmek” anlamına gelmektedir. Peygamberimiz “en büyük cihadın kişinin kendi nefsine karşı verdiği cihad” olduğunu açıklamıştır. Nefisten kasıt, insanın bencil tutkuları ve hırslarıdır.
Savaş gerekli değilse cinayettir
Hz. Muhammed’in vefatının ardından da Müslümanlar diğer dinlerin mensuplarına karşı son derece hoşgörülü ve saygılı davranmaya devam etmişlerdir. İslam devletlerinde hem Yahudiler hem de Hıristiyanlar son derece güvenli ve özgür bir yaşam sürmüşlerdir. Hz. Ömer Kudüs’ü fethettiğinde, bir katliama maruz kalacaklarından korkan Hıristiyanları teskin etmiş, güvenlikte olduklarını onlara açıklamış, hatta kiliselerini ziyaret ederek, burada ibadete özgürce devam edebileceklerini bildirmiştir.
Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları ve Cumhuriyet döneminde de İslam’ın adalet ve hoşgörüsü sürmüştür: Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiğinde, kentte hem Hıristiyanlara hem de Yahudilere özgürce yaşam hakkı tanımıştır. Mustafa Kemal Atatürk “savaş gerekli olmadığı sürece cinayettir” ve “yurtta barış, dünyada barış” anlayışıyla Cumhuriyetimizi kurmuştur. Dünyamızın barışla aydınlandığı güzel günler dileğiyle…
Hz. Muhammed’in liderlik özellikleri nelerdir?
SORU: Sayın hocam, Konya’ya bağlı Halkapınar ilçesi Belediye Başkanıyım. Peygamberimizin liderlik özellikleri hakkında bilgi verir misiniz? FAHRİ VARDAR
Liderlik, bir grup insanı belirli amaçlar etrafında toplayabilme ve bu amaçları gerçekleştirmek için onları harekete geçirme bilgi ve yeteneklerinin toplamıdır. Liderlik, daima bir değişim oluşturmayı gerektirdiğinden yöneticilikten farklıdır. Yöneticiler kurum ve kuruluşları yönetirler ve genelde fonksiyonları mevcut yapıyı korumaktır. Liderler, kendi toplumları içerisinde güvenilir, itibarlı olan insanlardır.
O örnek bir liderdir...
Hz. Muhammed İslam aleminde güvenilir ve itibarlı bir kişi olarak, insanlar tarafından kabul edilmiş örnek bir liderdir: İnsanlara bildirdiği bütün ahlak ilkelerini, öncelikle kendisi uygulamış ve davranışlarıyla herkese örnek olmuştur. Yüce Yaradan Kur’an-ı Kerim’de Hz. Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üstüne olsun) ahlakından bahsetmiş ve kendisini övmüştür. Etrafındakilere her zaman güler yüzlü, alçak gönüllü ve affedici olmuştur. Hz. Muhammed’in şefkatli ve merhametli oluşu yaşamının her döneminde açıkça görülmüş, insanlar arasında kadın, erkek, büyük, küçük, renk, din, dil ve ırk ayrımı yapmamıştır. İnsanlara sevgiyle yaklaşmış, kimseden intikam almayı düşünmemiştir. Hz. Muhammed çevresindeki tüm insanlara değer vermiş, onların daha iyi yaşayabilmeleri ve kendilerini geliştirebilmeleri için çalışmıştır. O kendini hiçbir zaman başkalarından üstün görmemiş, kendisiyle konuşmak isteyenleri dikkatle dinlemiştir. Bir yere konuk olarak gittiğinde kendisi için ayağa kalkılmasını istememiş, boş olan bir yere oturmuştur. Hz. Muhammed’in liderlik özelliklerinden biri de cesaretli olmasıdır. O, yaşamı boyunca inanç adalet ve insan hakları için mücadele etmiştir. Güçsüzleri ve kimsesizleri savunmuş, zorluklar karşısında hiçbir zaman yılgınlık göstermemiştir.
Liderlik, bir üslup, karizma, nüfuz, otorite değildir. Bütün bunlar katkıda bulunabilir, fakat liderlik öncelikle insanları anlamak, onları dinlemek, sorunları ve beklentileri ile ilgilenmek ve bunlara cevap bulacak kapasitede olunduğunu göstermektir. Bu kapasite insanları birbirlerine yaklaştırır, ortak hedeflere yönlendirir ve beklenmedik sonuçların alınmasını sağlar.
SORULARINIZI BEKLİYORUZ
Ramazan ayı ve oruçla ilgili tüm sorularınızı, Prof. Dr. Öznur Özdoğan’ın oznurozdogan@gazetevatan.com adresine gönderebilirsiniz.