Sevgili başörtülü kuzen
Bundan bir hafta önce bana şöyle sitem etmiştin: “Sen Gezi Parkı güzellemeleri yaparken ben artık sokağa çıkamaz oldum. Başörtülüler taciz ediliyor, tartaklanıyor. Hiçbir şey olmasa kötü bakışlar atıyorlar. Bu mudur adalet, bu mudur özgürlük?” demiştin.
Ben de senin sesine kulak vermiştim.
Sen Pazar günü Kazlıçeşme’de mitingini izler, Başbakan bizden “Bunlar... bunlar” diye tiksinerek, yüzünü buruşturarak söz ederken, sen Başbakan güzellemeleri yaparken biz ölüm kalım tehlikesi yaşıyorduk.
İnsanlar boğulur, insanlar ciddi olarak yaralanırken, ambulanslar insanları durmadan hastaneye taşırken sevdiğim başörtülü bir arkadaşım “Eh anlamayana bu yapılır. İyi niyetin gaz hali” diye tweet atıyordu. Başka biri “Olmayan beyinleriniz kafalarınızdan çıksın diye. Ellerine sağlık” diyebiliyordu. Bir başkası “Eh artık herkesin Anne Frank gibi bir biber gazı günlüğü olacak” diyebiliyordu. Bir başkası tweet edilen fotoğrafların uydurma olduğunu kanıtlama çabasındaydı. İnsanların vücutları su yüzünden yanıyor, Vali Mutlu “Evet içinde bir ilaç var” diyor, ama onlar ısrarla “yalan” diyor.
Sevgili kuzen
Sen ne zaman bu kadar zalim oldun?
“Haklılar haksızlar, cumartesi günü parkı boşaltsalardı iyi olurdu/olmazdı” tartışmasını bir yana bırakıyorum. Önce “merhamet” gelir demedin de “ezdik geçtik” dedin, gülücükler saçtın. “Lut kavmi gibi yok olacaksınız” diyebildin. O gece hepimiz “tuz” olalım istedin.
Nasıl bakacaksın şimdi yüzüme?
12 Eylül’de, 28 Şubat’ta devletin “yalan” rapor, yalan fişleme yapma konusuna ne kadar maharetli olduğunu bilmiyormuşsun gibi her önüne getirilene inandın. Hırsız dediler her tutuklanan hırsız sandın. Camide içki içtiler dedin inandın. Parkta yattıkları yere şeediyorlar dedin inandın. Hadi O’nu biliyoruz, sen ne zaman bu kadar zalim oldun? “Aldığım duyumlara göre park, kin ve nefret kusanların beyni gibi kokuyormuş” diyebildin?
Sen ne zaman bu kadar “saf” olabildin?
Sevgili kuzen
Biz sandığınız kadar sevişmiyoruz. İnan. Aklınıza ilk gelenin “toplu seks” olması da çok tuhafımıza gidiyor. İki gaz arasında el ele tutuşmaktı en fazla yapabildiğimiz. O parkta yapılanın toplu seks ayinleri olduğunu düşünmek için cidden çok “dertli” olmalısın. İçimizdeki en şeytanın bile aklına gelmiyor ama nedense senin aklından çıkmıyor.
Sevgili kuzen
Anladık ki hakkımızda kasalar dolusu raporlar hazırlanıyor şu an. Gezi Parkı’nın sözde sponsorlarından tut da 25 Mayıs’ta ilk tweet’i kimin attığına, hangi STK’ların, hangi reklam ajanslarının yardım ettiğine kadar, benim geçen gün yazdığım “fantastik rapor”dan bile gülünç raporlar.
Sevgili kuzen
Sen, cumartesi ve Pazar, belediyenin araçlarıyla ücretiz rahat rahat mitinge giderken biz ise o sırada “kara” listelere dahil oluyorduk. Hepimiz mimliyiz artık. Attığımız tweetimizden yazdığımız yazıya, metroya bindiğimiz saatten, eve girip alarmı kapattığımız dakikaya kadar hepsi zırva sapan raporlar halinde başbakana sunuluyor şimdi. O günlerde Taksim’e gelenler taksicilerden sair zamandan daha çok fiş talep etmişmişmiş! Dış mihraklara “masraf” olarak yazacağız herhalde..
Buna bile inandın ya kuzen...
Sen benden bu kadar mı nefret ediyordun?
Yüzümüze nasıl bakacaksınız?
Haberin Devamı