Yunanistan kollarını açmış yemeği içmeyi seven Türk turisti bekliyor

Haberin Devamı

Yunan garsonlarının aksi aksi servis yapmasına bakıp yıllarca bizi “sevmediklerini” sandık. Meğer bu onların tarzıymış. Sadece bize değil herkese öyleler. Tabii krizden bu yana işler biraz değişti. Bilhassa Türkiye’ye yakın adalar yemeği içmeyi seven Türk müşteriyi bekliyor canı gönülden. Yunanistan artık eskisinden daha yakın. Hem mesafe olarak, hem de “gönül” olarak. Artık hakikaten “komşu” olduk. Yeşil pasaportlular için vize derdi de kalktı. Dahası pasaportunuzu kaptana teslim ederek adalara günübirlik ayak basmak da mümkün. Hem güzel bir ülke hem de yabancılık çekilmiyor.

Atina

Bu tapınağa gitmemek büyük ayıp


Parthenon (Akropol): Parthenon tapınağına yani Akropolis’e gitmemek büyük ayıp. Fakat doğrusu şu: Önce 3 yıl evvel açılan müzesine gidin. Türkler müze sevmez ama bu hakikaten olağanüstü. Parthenon’un başından bugüne kadarki hikayesi. (Osmanlı zamanında içine cami bile yapılmış, o gravürü mutlaka görün) Mümkünse sabah erkenden çıkın. Zira biraz tırmanmak gerekiyor. Atina’nın ünlü lideri Perikles’in, filosofu Sokrates’in yürüdüğü, nutuk attığı Agora da dolaşın.

Dönüşte (ya da çıkmaya üşendiyseniz) mutlaka Dionysos Restaurant’a gidin. Kafeteryasında oturun ve orada “frappe metrio me gala (orta şekerli sütlü buzlu nescafe) siparişi verin. Yunanlılar gibi tembel tembel sandalyeye çöküp Akropolü kartpostaldaymış gibi seyredin.

Samos

Sempatik yeşil ada


Türklere karşı en sempatik davranılan yer. Aynı zamanda en yeşil ada. Kuşadası’ndan sadece 1,5 saat uzaklıkta. Seferihisar’dan da seferler Haziran 15’ten itibaren başlayacak. Üç küçük şehri var. Samos (Vati), Karlovasi, Pitagorio. Dolaşmak için araba kiralamak en akıllıcası. (Günlük 25-30 EUR)

Vati, gemilerin yanaştığı liman şehri. Şehir yukarıda kurulmuş. Eski şehir daracık sokaklarıyla ve tüm sevimliliğiyle duruyor. Üşenmeyin dolaşın. Sahil ise oteller ve restoranlarla dolu. Aslanlı meydan akşamları hareketli. Tabelasında “Greek food” yazan yerlere gitmeyin. Garden Restoraunt’dan ise kesinlikle uzak durun!

Nefis manzara

İskeleden sola yukarıya 10 dakikalık yürüme mesafesinde nefes kesen bir deniz manzarasına sahip sevimli küçük bir otel. 2 kişi 50-65 EUR www.mirini.com

Mirini

Samos etrafında gidilecek yerler


Posidonio: İsmail Cem’in yunanistan ziyareti sırasında Yorgo Papandreu’nun barış çubuğunu tüttürmek maksadıyla götürdüğü Ege’nin açık ara en güzel koycuğu. Dünyadan vazgeçmek için ideal nokta. Ayrıca Türkiye’ye de en yakın yer. Sadece 1,5 km uzaklıkta. Tek bir işletme var. Az buçuk Türkçe de bilen Niko ve Manolis şen kardeşlerin yeri. Taverna, bar ve pansiyon hepsi bir arada. Şatafat meraklısı değilseniz şiddetle tavsiye ediyorum. Odalar basit ama güzel. http://www.posidonio-bay-hr.com

Kerveli: Minicik bir başka köy. Gitmek için neden aynı isimli otel. Çam ağaçları altında, nefis bie Akdeniz bahçesi içinde gayet şık bir Ege oteli. Dik bir yamaçta. Denize kayaların arasından ahşap platformadan giriliyor. Sahipleri kibar sempatik insanlar. http://www.kerveli.gr

Pitagoras: Hem kendi sevimli hem de başka adalara gitmek için adanın ideal bir noktası. En çok otel burada. Sahil tavernalarla kaplı. Akşam için Thanasis Ouzeri en iyisi. Bir de denize yüzünüzü verince sağa doğru gidip, burnu döndükten sonraki Taverna Tarsanas ve Notos Restoran var. Önlerinden denize de giriliyor. Kalacak en makul yer: Hotel Evripili 22730 61096. 2 kişi 35- 50 EURO

Aaa İzmir ayol, bir Karşıyaka’sı yok!

Aristo meydanından başlayın, kordon boyunu sağlı sollu tatlı tatlı kat edin sonra her Türk gibi “Aaa İzmir ayol! Bir Karşıyaka’sı yok” deyin. Zaten kaderleri de benziyor. Biri İstanbul’un biri Atina’nın gölgesinde kalmış iki güzel şehir.

Atatürk’ün evi: Selanik’in yukarı mahallelerinde apartmanlar arsında sıkışmış bir eski ev. Girişte Türk pasaportu soruluyor. Görevliler aksi davranıyor. Rehberlik hizmeti zayıf, zaten içeride Mustafa Kemal Atatürk’ün camekanlar içinde bir kaç parça e∫yasından ba∫ka bir ∫ey yok. Türkiye’nin en büyük liderinin bu kadar sıkıcı bir müzesinin olması üzücü.

Beyaz Kale: Osmanlı zamanında hapishane, zindan, işkence, idam yeri vs gibi melanet ne iş varsa yapılan bir yer. Biz zamanlar beyaz badanalıymış. Adı oradan. Etrafında güzel bir park var. Yorgun bütün turistler pabuçalarını çıkartıp çimlere uzanıyor.

PLAKA

Hakiki bir cümbüş yeri


Plaka: Atina’nın eski yerleşim yeri. Parthenon’un hemen altından başlıyor, denize doğru devam ediyor. 6-7 yıl önce bütün mahalle baştan aşağıya restore edildi, nefis oldu. Yüzlerce bar, taverna (Yunanca lokanta manasına geliyor), uzeri (sadece uzo ve meze alınan yer) açıldı, hakiki bir cümbüş yeri.

Bifteki, tzatziki, bira

Monastiraki: Manastırcık manasına gelen trafiğe kapalı uzun bir cadde. Baştan aşağıya kebapçılarla dolu. En iyisi ve Atinalıların da gittiği yer olan “Thanasis” , Monastiraki, Tel: (30)210 324 4705. Bulması zor değil. Vereceğiniz sipariş: “bifteki, tzatziki, horiatiki, bira”. (Horiatiki: feta peyniri domates, salatalık, soğandan oluşan tipik yunan salatası) Rüya gibi bir taverna

Balık: En iyisi “Garbis”. Deniz kenarında rüya gibi bir taverna. Bütün mezeler tanıdık. Kavurosalata, melicanosalata (patlıcan), kalamari, htapodi (ahtapot), tzatziki, horiatiki (Yunan salatası) Balık olarak da varsa barbunya.

Gerçek bir Atina gecesi

“Frangelico” ve “Akrotiri”. İkisine de gece 1’den önce gidilmez, 6’dan önce çıkılmaz. Atina’nın bütün güzel bacakları burada. Kimse tek saniye yerinde oturmuyor. Frangelico, (Posidonos 35, Kalamaki +302109846630) klasik bir “buzuki”, Akrotiri ise (Basileos Georgiou B5 Agios Kosmas +30210 9859147) 2000 kişilik yeni tarz şık, parlak, şatafatlı bir yer.

OUZO MELAHTRON

60’lı yıllardan bir uzo sarayı


Uzo ve meze için: Ouzo melahtron (uzo sarayı). (Agiou Filipou 10 Tel: +30210-3240716) Mutlaka gece 10’dan sonra ya da oğlen 2’den sonra gidilecek. Atina’nın 60’li ve 70’li yıllarını hatırlatan bir yer. Uzo alacaksınız size mezeler gidip gelecek. Sardela gastromeni (Hamile sardalya), garidosalata (karides salatası), pilafi me midia (midyeli pilav), tsiros (ciroz).

Atatürk’ün evi: Selanik’in yukarı mahallelerinde apartmanlar arsında sıkışmış bir eski ev. Girişte Türk pasaportu soruluyor. Görevliler aksi davranıyor. Rehberlik hizmeti zayıf, zaten içeride Mustafa Kemal Atatürk’ün camekanlar içinde bir kaç parça e∫yasından ba∫ka bir ∫ey yok. Türkiye’nin en büyük liderinin bu kadar sıkıcı bir müzesinin olması üzücü.

Beyaz Kale: Osmanlı zamanında hapishane, zindan, işkence, idam yeri vs gibi melanet ne iş varsa yapılan bir yer. Biz zamanlar beyaz badanalıymış. Adı oradan. Etrafında güzel bir park var. Yorgun bütün turistler pabuçalarını çıkartıp çimlere uzanıyor.

Kavala

Sahil kenarında mutlu bir şehir


Selanik yolu üzerinde sahil kenarında insanı mutlu eden küçük bir şehir. Osmanlı izlerimden bir Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın yaptırdığı İmaret (yetimhane ve aşevi) bir de sur kalıntıları var. İmaret, süper lüks bir butik otel, o nedenle langur lungur girmek mümkün değil ama bir akşam yemeği için rezervasyon yapabilirsiniz. Sahildeki lokantalar akşamları açılıyor ve nefis deniz ürünleri ziyafeti sunuyorlar. Hepsini denedik en iyisi denize sırtınızı verdiğinizde en sağda kalan.

Bu arada Bizans armalı (iki başlı kartal) “İstanbul’a 460 km” (Konstantinoupolis 460 km) tabelasının önünde foto çektirmeyi ihmal etmeyin. Kalacak yer olarak spesifik bir yer öneremiyorum, biz sahilde denize bakan apartman otellerden birinde kaldık. Kahvaltıyı oda fiyatına dahil etmeyin, gidin bir börekçiden börek alıp sahildeki kahvelerde yiyin.

Yarın: En güzel koylarıyla datça

DİĞER YENİ YAZILAR