Yeni Godzillamız hayırlı olsun

Haberin Devamı

Dün, yeni bir köprümüzün açılışı yapıldı. Haliç üzerindeki akıllı metro köprüsü, gazetecilere gösterildi…

İnşaatına ilk başlandığı zaman gözlerime inanamamıştım. Haliç üzerinde bir “Godzilla” gibi yükseliyordu. (Gerçi her çağdaş köprü bir Godzilla değil midir?)

“Yeterince itiş kakış yokmuş gibi bir de bu mu?” demiştim..

Büyük bir ihtiyaç olduğunu bildiğim halde…

Bugün bitmek üzere olduğunu okudum haberlerde..

Gözümüz elbette alışacak. Hatta üzerinden manzara seyrede seyrede gidip gelirken pek mutlu olacağız kuşkusuz...

Mimarı Hakan Kıran. İsmini ilk olarak Hisar’daki Perili Köşk’ün restorasyonu sırasında duymuştum. Perili Köşk, Boğaz’ın en sevdiğim binasıydı. İstanbul’a her gelişimde onu görmek isterdim. Şimdi Borusan’ın genel merkezi olan bina ilkin restore edilecekti. Ancak temelindeki tehlikeli boyutlardaki bir çatlak nedeniyle yıkılıp yeniden yapıldı.

Doğrusunu isterseniz yeni binada eski zarafeti bulamadım. Açıkçası üzülmüştüm. Son 10 yıldır yürüyüş yolum üzerinde olduğu için günlerce incelemiştim. Neydi eksik veya fazla diye… Hâlâ da inceler dururum. “Şu gri taşları ve ferforjeleri kaldırsam” diye içimden geçiririm her gün. Bir de binaya illa ki bir sarmaşık sardırırım. Eskisi gibi…

Sonra birçok yerde karşıma çıktı Hakan Kıran imzası. Maçka Palas restorasyonunu ne kadar beğendiysem Gümüşsuyu’ndaki “dalgalı” çağdaş mimari otelini o kadar uzak buldum kendime. Dürüst olmak gerekirse aldığı tüm ödüllere rağmen genel olarak pek benim tarzım değil.

Yazıyı yazmadan önce internetten de yeniden kontrol ettim. Parklardan gökdelene, konuttan eğlence mekanlarına kadar her işini inceledim. Fikrim değişmedi.

Taksim meydanı için yaptığı öneriyi de incelemiştim uzun uzun. Taksim anıtını merkeze alan, AKM’siz kocaman bir açıklık öneriyordu. Bazı açılardan mevcut halden kesinlikle daha iyi bir projeydi. Ancak yine tarzım değildi.

Başbakan’ın “Çılgın Projesi”ni de doğru tahmin eden bir oydu. Ya biliyordu ya da aynı frekanstalar.

İşte şimdi karşımıza yeni Haliç Köprüsüyle çıktı. Yeniden.

Hakan Kıran, tüm ulaşım sistemlerini birleştiren bu yelkenli şeklindeki projeyi esasen mevcut Unkapanı köprüsü yerine önermiş. Ancak bu sadece köprünün yıkılması (ve bir kaosa yol açması) değil 1995’te tamamlanan ulaşım planının da tamamen değişmesi manasına geleceği için şu anki yere yapılması karar verilmiş.

Acaba diyorum gözümün bir türlü alışamadığı o “Godzilla” hali bu nedenle mi? Yani, köprünün planlandığı yerde olmamasından mı? Zira (idealde) her yapı, yerine ve çevresine göre tasarlanır. Bu, başka yer için tasarlanıp başka yere konulmuş bir köprü. Her altından geçtiğimde içime fenalık vermesi bundan mı?

Gerçi Hakan Kıran şikayetçi değil. Eseriyle gurur duyuyor.

Teknolojik anlamda duyulmayacak gibi de değil. Tüm köprü elemanları rüzgara göre tasarlanmış. Kağıt üzerinde baktığın zaman çizimlere, güzel de bir köprü. Fakat orada olmuş mu? Başka bir çözüm yok muydu? Siluetin canına okumamış mı? Tartışırım.

Bana en ilginç gelen yönü şu oldu: Paslanmaması için düzenli aralıklarla elektrik akımı verilecekmiş. Bilmediğim bir şeydi.

Ve en sevdiğim tarafı üzerinde yaya olarak da dolaşılabiliyor olması… Hatta kafeteryalar bile olacakmış! Yeni “köprü altımız” orası mı olacak dersiniz? Tabii eminim içkisiz olacaktır. Turizm falan demeyeceklerdir. Hoş zaten bir biranın 12 lira olduğu bir ülkede nereye içkili yer açıyorsun?

Hayırlı olsun. Ya gözümüz alışacak ya alışacak…

DİĞER YENİ YAZILAR