Spor yapmaktan evvel ezel hoşlanmadım. Denemelerim çok oldu. Hiçbir şeye 15 seferden fazla devam edemiyorum. Tenis kursu mu? 15 derslik paket bitince bay bay. Yoga mı? 15 dersten sonra hadi güle güle.
Şimdi moda olduğu üzre pilatese dadandım. İlk defa bir sporu sevdim. Vasabi veya çok acı hardal gibi. Nasıl acı hardalı yerken kulaklar yerinden fırlar, burun düşer ama 8-10 saniye sonra hiç yememiş gibi olunur, işte pilates de öyle bir spor. Hareketi yaparken kaslar yanıyor, yanıyor, yanıyor ama “8.. 9..10” deyince geçiyor. Spor yorgunluğu, kas ağrısı, erkenden uyuma ihtiyacı olmuyor.
İlk günler iyiydi. Göbeğim kaybolmaya, karın kaslarım ortaya çıkmaya başladı. Sonra işler tersine döndü.
Sporun çok pis bir huyu var. Nasılsa spor yapıyorum diye “hassas” beslenmeni bırakıyorsun. Daha önce hiç yemediğim halde ufak ufak ekmek yiyorum mesela. Daha önce elimi sürmediğim tatlılardan bir kaşık, iki kaşık alıyorum.
Sonuç: Spora başladıktan sonra 3 kilo aldım!!! Yahu ben 5-6 kilo vermek için başlamıştım, bu ne???
O göbek kaslarım nefis bir yağ battaniyesinin altında kalmasın mı? Başladığımdan çok daha fenayım yani.
Şunu anladım:
- Spor olsa olsa kilo almamana neden olabilir. O da kafayı kırıp her gün iki saat yapmak suretiyle.
- Diyet yapmadığın sürece hiç bir manası yok. Hatta benim durumumda olduğu gibi şişmanlamak da mümkün.
- “Efenim, sarkmış kollarınızı, aşağıya inmiş poponuzu toparlıyoruz biz...” Hade len! Kaldırmadığım ağırlık kalmadı, kol altlarım hala yayık ayranı kıvamında.
- İnsanın mesleği sporculuk değilse kaslı bir vücuda zor kavuşuyor. Hele de kadınsa. Ne yaparsan yap. Yuvarlak hatlar, gitmiyor, yerçekimi galip geliyor.
- Spor estetik nedenlerle yapmamak gerek galiba. O zaman motivasyon kayboluyor.
- Diyetten kaçış yok yok yok anasını satayım...
Kadınlarda çok ama çok sinirlendiklerim:
- Yemişler içmişler, akıllarına ben gelmişim. Ararlar! “Hadi gelsene! Bak çok eğleneceğiz”. Saat 12 ve ben çoktan pijama terlik kostümündeyim. Peki dersin, giyinir gidersin “a bizim uykumuz geldi, kalkmaya karar vermiştik” der.
- Ben topuklu pabuç vardır onda spor ayakkabısı. “Gidip bir kahve içeceğiz sadece, valla bak alışveriş yapmayacağım, zaten param yok” dediği yerde “bu son” diye diye 25 dükkan dolaştırır.. Üstelik de hepi topu saçma bir kolye alır. Hatta onu bile almaz.
- Köye, dağa taşa gidiyoruz dersin topuklu ile gelir. Oraya gidemez buraya çıkamaz... “Ya niye bunları giydin?” dersin “E demedin ki” der.
- “Hadi bilmem nerede kahvaltı yapalım” der, tamam dersin, gidersin, bir buçuk saat sonra gelir.
- Seksi görünecek diye mini etek, şort takılır, üzerine adam gibi bir mont, kaban almaz, bir yer bulmuşuzdur, tam eğlenirken “ben çok üşüdüm” der.
- Bir hafta önceden beraber yemek yemeğe karar vermişizdir, özel bir yere rezervasyon yaparım, o sabah ölümüne rejime girmeye karar vermiştir. Ertesi gün bozacağını bilirsin ama o akşam seni sap gibi bırakır.