Fazıl Say’ın retweet ettiği Ömer Hayyam’ın (veya değil, çok da önemli değil) bir dizesi nedeniyle 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. 5 yıl boyunca aynı “suç”u işlemez ise mahkûmiyeti kalkacak. Yok işlerse hem bu mahkumiyeti hem de yeni mahkumiyeti bir arada infaz edilecek.
Suç neymiş peki? “Halkın benimsediği değerleri alenen aşağılamak”
Daha önce çok yazıldığı için tekrar etmeye gerek var mı bilmiyorum ama olay aslında şöyle: 500 yıl önce yazılmış bir satırı, biri yeniden yazıyor, tweetliyor, 160 küsur kişi retweet ediyor, Fazıl Say da okuyor ve tek harf eklemeden retweet ediyor.
Birilerinin Fazıl Say’ı, retweeti nedeniyle mahkemeye vermeye kalktığını ilk okuduğumda, aklı başında bir savcının “dava açmaya gerek yoktur” diyeceğinden emindim.
Sonra.. A! Baktım savcılık dilekçeyi kabul etmiş! Dava açılmış. Dedim herhalde savcının sinirli bir anına geldi. Hâkimden döner.
Ve fakat hakimden de dönmedi.
Fazıl Say, daha önce bu köşede eleştirdiğim bir insan. Kibrini, elitistliğini, tepeden bakmasını vs... Facebook hesabında “bana da sahip çıkın” dediği yazısı üzerine “konserlerin tıklım tıklım, sevenlerin sana sahip çıkıyor, daha ne istiyorsun” diye yazmıştım.
Sahip çıkma konusunda yazdıklarımı geri alıyorum.
Gülünç bir dava, gülünç bir gerekçeyle, gülünç bir karara bağlanmıştır.
Arkadaşım avukat. Silikosiz davalarına gönüllü bakıyor. Daha önce de yazmıştım. Kot pantolon veya tencere kumlama işleri son derece ilkel ve vahşi şartlarda yapılıyor. Gencecik kumlama işçilerinin akciğerleri bir yılda iflas ediyor ve patır patır ölüyorlar.
Arkadaşım, silikosis nedeniyle ÖLEN ve bu nedenle öldüğü kesin olarak ispatlanbilen yoksul işçinin yoksul ailesi adına işyerinden davacı olmak istiyor. Savcı kabul etmiyor. Bir üst makam olan Ağır Ceza Mahkemesine gidiyor. Orası da kabul etmiyor. Adam ÖLDÜĞÜ halde dava açılamıyor! Dilekçesi kabul edilmiyor. O zavallı adam, acaba daha ne yapmalıydı dava dilekçesinin kabul edilmesi için? Ölmek de mi yetmiyor???
Asgari ücretle çalışan 26 yaşında bir insan ölür dava açamazsın. Bir piyanist RT yapar mahkeme kapıları birbiri ardına açılır.
Yaşama hakkı, halkın benimsediği değerler arasına ne zaman girecek acaba?