Haberin Devamı
Kadın meselesini, ancak bir kadın, sokak ortasına öldürüldüğü, kocasından ölesiye dayak yediği veya başka bir şiddet hadisesi olunca ele alıyoruz. Sanki erkekler şiddeti kesse, her şey güllük gülistanlık olacakmış gibi. Elleriniz kırılsın deyince laf yerine gidecekmiş gibi...
Hâlbuki mesele bu mudur sadece? Yoksulluk sarmalında kıvranan kadının kurtuluşu kocasının insafında mıdır?
Muhammed Yunus ismini eminim duymuşsunuzdur. Bangladeşli bir iktisat profesörü. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’daydı ve aralarında benim de bulunduğum küçük bir grup gazeteciyle buluştu.
Prof. Muhammed Yunus, 70’li yıllarda, yoksul insanların sana bana göre esasen çok çok az bir parayla bir iş kurabileceklerini keşfediyor. Cebinden verdiği 27 Dolar “borç” ile (Bakın sadaka değil borç! Bu çok önemli!) yoksul kadınların hayatlarını değiştiriyor. Kadınlar aldıkları “borç” ile ufacık da olsa bir girişimde bulunuyor. Diyelim bir keçi alıyor... Diyelim süpürge sapı alıyor... Diyelim üç beş çile yün alıyor... Ve bir “şey” üretiyor. Sonra bunu satıyor ve geri dönüp “borcunu” ödüyor.
Buradan yola çıkarak “mikrokredi” projesini geliştiriyor. Kurduğu banka ile (Grameen Bank ki “Köy” Bankası demekmiş) ufacık da olsa bir projesi olan yoksul kadınlara ufacık da olsa bir “sermaye kredisi” dağıtmaya başlıyor. Faiz yok ama düşük bir hizmet bedeli var. Hizmet bedeli önemli çünkü bankanın ayakta kalabilmesi gerekiyor. Kadınlar bu ufacık sermayelerle işlerini kuruyor ve vadesi gelince de haftadan haftaya kredilerini geri ödüyor.
Ve inanılmaz gerçek: Kredilerin yüzde 100’ü geri dönüyor.
2003 yılında, Türkiye’de Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) ve Prof. Muhammed Yunus öncülüğünde Türkiye Grameen Mikrofinans Programı başlatılıyor. 65 ilimizde 53 bin kadına 183 milyon lira veriliyor. Projesine ve ihtiyacına bağlı olarak kimine 100 lira kimine 10 bin lira veriliyor. Tekrar ediyorum: Sadaka değil, borç! Ve aynı şekilde Türk kadınları da borçlarına kuruşu kuruşuna sadık: yüzde 100’ü, üstelik zamanında geri dönüyor. Bu, bütün kadınların ufacık sermayeleriyle bir iş kurduğunu ve yatırımlarının da karşılığını aldığını gösterir.
Türkiye’de 9 milyon insan yoksul. Bu nüfusun 3 milyonu kadın. Yani mikrokredi verilmesi gereken daha bu kadar kadın var.
Sorun ne? Sorun finansman bulmak. Evet kadınlar borçlarına sadık, para geri dönüyor ama kâr amacı gütmeyen ve faiz almayan Türk Grameen Bank parayı nereden bulacak? İşkadınları, işadamları büyük destek oluyorsa da yeter mi?
Buraya kadar olanı biteni belki biliyordunuz. İşte şimdi bu programdaki yeniliğe geliyorum. Bundan sonra siz de “kredi-veren” olabilirsiniz. Sizin için kayda değer olan veya çoğu zaman olmayan bir parayı bir kadına borç verebileceksiniz.
Başından beri sosyal sorumluluk çerçevesinde programa destek veren Turkcell, şimdi de kredi veren ve kredi alanı buluşturan bir platform yarattı. www.ekonomiyekadingucu.com sitesinde kredi için başvurmuş kadınlar göreceksiniz. Kimi yeni bir iş başlatmak, kimi işini büyütmek için bin lira ila 10 bin lira arasında değişen kredi taleplerinde bulunmuş.
Yapacağınız çok basit. Birini seçip ona destek vermek.
Hamur işi satmak için 2000 Liraya ihtiyaç duyan Amasyalı Cihan Hanıma veya bir manav dükkanı açmak için 1000 liraya ihtiyaç duyan Afyonlu Canan Hanıma veya balıkağı ören ve işini büyütmek için 5000 liraya ihtiyaç duyan Diyarbakırlı Gülfidan hanıma 1 lira bile olsa “borç” verebilirsiniz. Sizin gibi 1000 kişi olsa onun hayatı değişecek. Ve bu para size 46 haftada geri dönecek. Geri dönecek çünkü bağış değil borç veriyorsunuz.
Hep dediğim gibi: Başka bir dünya mümkün.
Kadınlar hakkında çirkin gerçekler
- Dünyadaki kadınların yüzde 70’i yoksullukla mücadele ediyor
- Dünyada işlerin yüzde 66’sını kadınlar yapıyor ancak gelirlerin sadece yüzde 10’una sahipler
- Kadınlar ellerine geçen paranın yüzde 90’ını ailesine harcıyor.
- Türkiye’de 37 milyonluk kadın nüfusu var ve sadece 7 milyonu çalışıyor.
- Türkiye’de her 5 kadından biri yoksulluk sınırında.
- Türkiye’de kadınların yüzde 30’u okur yazar değil veya okul bitirmemiş.
- En gelişmiş ülkede işgücüne katılım oranı ortalama yüzde 51 iken Türkiye’de bu oran yüzde 28. (Erkeklerde yüzde 71)