Tam bir sene önce bugün içime Piti’-nin ateşi düştü…
Tam bugün karar vermiştim “bırakılmış” bir hayata “dokunmaya”…
Aynı dün olduğu gibi Diyarbakır’daki Newroz Meydanı’nda Öcalan’ın mektubu okunmuştu… Mektup okunurken tam otuz yıldır bunu beklediğimi fark etmiştim… Evet o mektup barışın nişanesiydi…
Okunduğu sırada gözyaşları dökenlerdendim… Zira kişisel hayatının üçte ikisi savaş içinde geçmiş biriydim...
Kimsenin umurunda olmayan o şehitler ve gerillalar, benim için ilk günden beri önemliydi…
Kimsenin umurunda olmayan o topraklar ölümlerden, kurşunlanmalardan dönme pahasına hep gittiğim, gördüğüm yerlerdi…
Ve yeniden gitmek istediğim yerlerdi…
Konvoylarla, saat sınırlamalarıyla, durmadan kontrollerle, uzaktan duyduğum bomba sesleriyle değil insan gibi yeniden gezmek istediğim yerlerdi...
O yüzden ilan edilen barışı benim için çok kıymetliydi.. Açıkçası hâlâ da çok kıymetli. Hatta şu kadarını söyleyeyim: Şu an elimizdeki tek değerli şey… Ertesi sabah kalktığımda “Bu ülke çocuk büyütülecek bir yer oldu artık” dedim kendi kendime. İçimde bir ateş yanmaya başladı.
“Bir tane yapmak” yerine “yapılmışı” alayım dedim… Kimsesiz bir çocuğa sahip olayım dedim… Madem bizim hayatımız artık değişecek, ben de bir başkasının hayatına dokunayım dedim…
Sanıyordum ki tek derdimiz bu…
Sanıyordum ki savaş bitince her şey hallolacak. Sanıyordum ki artık hayal ettiğim Türkiye’ye doğru tam gaz gidiyor olacağız… Sevinçle Piti için başvurdum…
Başvurumdan Piti eve gelene kadar..
Aman Allahım o ufacık üç ayda ülkemde olmayan kalmadı… Meğer daha büyük bir savaş bekliyormuş bizi… Meğer bu ülke daha göreceğini görmemiş…
Pişman mıyım?
Hayır değilim...
Piti evime neşe ve mutluluk getirdi..
Onu harbiden çok seviyorum.
Ama mutluluk ve neşenin yanında bu ülkede nasıl çocuk yetiştireceğim diye de bir kaygım var artık…
Zira her gün aklı almaz bir hadise daha oluyor.
Bir yıl evvel barıştan, Türkiye’nin önünün açılmasından, medeni, müreffeh, demokratik bir ülke olma hayalinden/ümitlerinden geldiğimiz yere bak!
Twitter’ın kapatıldığı bir ülke!
Şaka gibi! Komedi filmlerinde dalga geçilen “o” ülkelerden olduk. (bkz: “Borat”)
Üstelik öyle bir yasak ki konması mümkün değil.
Yarım saat içinde herkes DNS ayarlarını değiştirdi, VPN tünellerine girdi ve twitlemeye devam etti. Hatta o kadar ki bir gecede Türkiye’deki kullanıcı yüzde 30 oranında artmış.
Konması mümkün olmayan bir yasağı koyan bir başbakanımız var.
Bizim gibi yasak olan iki ülke daha var: Çin ve Belarus. İran bile tam kapatmış değil! Denetimli ama kapalı değil.
Peki Çin başa çıkabilmiş mi? Hayır. Dünyada en çok Çinliler kullanıyormuş!
Komedi hu kadarla bitse yine iyi!
Sabah kalkınca bir baktık ki Ak trollerin hepsi Twitter’da! Bir gecelik bol avuçiçi kaşınmalı bir aradan sonra gene çıt çıt çıt twitliyorlar.
Yasak gelince halbuki bu Ak troller “Reiz”lerinin talimatından dışarı çıkamazlar, DNS, VNP ayarlarıyla oynayıp Twitter’a girmeye cüret edemezler diye düşünüyorduk ama yanılmışız.
Hiç öyle bir şey olmamış gibi, hiç konudan söz etmeden tam gaz devam… Bir de utanmadan siyaset yapıyorlar!
Vallahi billahi film seyreder gibiyim. Eğlenmiyorum ama gülüyorum.