Haberin Devamı
Geçen sene bugünlerde, Arnavutköy’de sahipsiz bir köşeye bir manolya ağacı dikmiştim. Pembe çiçekler açan, kışın yaprağını döken cinsten bir manolya. Bebek İnşirah yokuşundaki ilkokulun yanındaki muhteşem manolya ağacının aynısından… Evimin bulunduğu sokağın alt ucunda…
Ağacı dikerken hayatımda Piti yoktu. Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan bir çocuk alıp büyütmek bir kaç gün sonra aklıma gelmişti. (Demek bir ağaç dikmek ve çocuk büyütmek aklın ve kalbin “aynı” yerinden çıkıyor…) Başvurumu yapınca “bu ağaç henüz bilmediğim oğlumun veya kızımın ağacı olsun” demiştim… O minik manolya fidanı “Piti’nin ağacı” oldu.
Aradan bir yıl geçti. Bu sabah çiçeklerinin açtığını gördüm! Pembe pembe Allahım nasıl güzel, nasıl güzel! Bir altmışlık boyuna bakmadan nasıl neşeli, nasıl bereketli! Minnak bir sanat eseri… Bakmaya kıyamıyorsun, o kadar güzel…
Hayatımda ilk defa kendimle gururlandım! “Bravo sana” dedim. “Ne güzel bir iş yaptın” dedim. “Bu dünyaya bir faydan dokundu” dedim.
Evet hayatımda ilk defa böyle bir duygu hissettim. Kendisiyle gururlanmak üzere yetiştirilmiş bir insan değilim. Aksine kendisini eleştirmek üzere yetiştirildim ben. O yüzden ne yaparsam yapayım kendimi beğenmem. Beğenemem.
Ağacı görünce başka oldum. Arıları düşündüm. Karıncaları düşündüm. O çiçeklerin poleninden, özsuyundan faydalanacak bilumum haşeratı düşündüm. Yanından gelip geçenlerin yüzlerindeki gülümsemeyi düşündüm. Havaya salacağı oksijeni düşündüm… Vereceği gölgeyi düşündüm…
Ve mutlu oldum.
Plajda çukur açıp sonra çiçekli kovasıyla içine su dolduran üç yaşında bir çocuğun gururuyla evime yürüdüm.
Meğer buymuş…
Şimdi nasıl oluyor da başkaları böyle değil elbette anlamıyorum.
Bugün mahallemde bir ağaç daha kesildi.
Mahallemin ağaç sevmez sakinlerini durdurmak mümkün değil.
Buraya taşındığımdan beri gözümün önünde en az 20-30 ağaç kesildi.
Hiçbir makul ve mantıklı nedeni yok.
Eline motorlu testereyi alan büyük bir zevkle ağaç katlediyor.
Bir dal, iki dal derken bakıyorum ağzının suyu aka aka ağacı gövdesinden götürüyor.
“Neden kesiyorsun” diye soruyorum, manalı bir cevap alamıyorum. Hede de hödö de…
Çünkü yok! Ergen mantıksızlığı ve hırsıyla kendinden geçmiş halde elindeki motorlu testereyi deniyor. Yani adamın elinden testereyi alıp play steyşın gibi bir şey versen o ağaç kurtulacak.
Motorlu değil de normal testereyle kesse ağaç yine kurtulacak. Denediniz mi bilmiyorum ama hiç kolay değil aslında ağaç kesmek… Hırt hırt adamın canını çıkarır. (Ben ahşaptan biliyorum)
Bazen düşünüyorum da motorlu testerenin satışı da silah gibi ruhsata tabii olmalı. Zira ortalık bol miktarda ruh hastası dolu. İnsandan alamadığı hırsını bir takım gerzolar ağaçlardan alıyor.
Bugün gene gitti bir ağaç…
Onun kestiğini ben gidip başka yerde dikeceğim. Üzülüp sinirlenmek yerine fidancıdan fidan alıp bir yere dikeceğim.
Her yıl bir ağaç… Kendi kendime yaptığım kampanyam da bu olsun.
Nice nice baharlara…