Her gazetenin bir sağlık köşesi var. Her sağlık köşesinin de havalı bir doktoru var. Bu havalı doktorlar da sağ olsunlar bize sağlıklı yaşamanın yollarını anlatıyorlar. Spor yapın, bol bol yeşillik yiyin, taze sebze ve meyve tüketin ama aman dikkat edin mevsiminde olsun, kızartma yemeyin, yağı ve tuzu azaltın vs vs.. Detaylarda farklılıklar varsa da hepsinin kesinkes birleştiği nokta “beyaz unu, şekeri, nişastayı tamamen kesmek”. Az yiyin falan demiyorlar. Böyle altını çize çize beyazlar yok olsun, gebersin gitsin diyorlar.
Sonra yandaki sayfaya bakıyorsun yemek tarifi köşesi. Kış vakti karnıyarık tarif etmiş mesela. Tarifte “mevsiminde” olan hemen hemen hiçbir şey yok. Hadi bunu geçelim, diyor ki “patlıcanları alacalı soyun, 15 dakika tuzlu suda bekletin sonra bir buçuk bardak zeytinyağında kızartın.”
Bu şu demek: Ben senin aşırı yağ emmiş tuzlu patlıcanlarla ölmeni istiyorum! Ya mide kanamasından ya da kalp krizinden...
Veya “hafif” adı altında şöyle bir tarif var mesela: “Elmaları soyun, bir tencereye koyun, üzerine bir buçuk bardak şeker koyup pişirin”
Elmalar ısı görünce zaten şekerlenir, ilave şekere ne gerek var gibi bir mantık hak getire.
“Hafif” tatlının devamına bakıyorsun irmikleri de elbette YİNE şekerle pişirip üzerine koyacakmışız.
Hadi onun adı “tatlı” peki şu “sağlık fıçısı” ıspanak püresi tarifine ne dersiniz? “Ispanakları 20 dakika tuzlu suda haşlayın. Sonra sıkarak sularını yok edin. Küçük parçalara bölün. Şimdi pişirmeye başlayabilirsiniz.”
Sonra da üzerine bir buçuk bardak unla beşamel sos yapacakmışız. Arzu edenler bir buçuk bardak kaşar rendesi de ekleyebilirmiş..
Ölmüş ıspanakla ve bir buçuk bardak unla ne sağlığı arkadaş?
Herkes Mehmet Öz okuyor, herkes Osman Müftüoğlu okuyor, herkesin en sevdiği doktor Canan Karatay ama yemek tarifi vermeye gelince iş yemek yazarlarımız birden sapıtıyor. Birden gözleri dönüyor.
“Zeytinyağlı şekersiz olmaz” “Unsuz kıvam tutmaz” “Zeytinyağı bol olmalı...”
Hiçbiri doğru değil! Patlıcanları tuzlu suda bekletmeye gerek yok. Alacalı soymaya gerek yok. Yağda kızartmaya hele hiç gerek yok. 4 çorba kaşığı zeytinyağıyla bir tepsi karnıyarık yapmak mümkün! Ispanağı çiğ yemek mümkün. Şekersiz güzel zeytinyağlı yapmak mümkün. Hatta şekersiz tatlı bile yapmak mümkün. Ve hiçbiri de lezzetsiz değil. Hatta bildiğin yemekten bir farkı yok.
Narlı tarifeler
Uzun zamandır beni heyecanlandıran bir yemek kitabı geçmiyordu elime. Bugün paketten Refika Birgül’ün “Narlı Tarifler”i çıktı. Patlıcandan pilava, karidesten, yaprak sarmasına, tavuktan patates kızartmasına kadar her şey narlı.
Fakat daha güzeli patates kızarması bile sadece birkaç kaşık zeytinyağıyla pişirilmiş. Yani yukarıda beni deli eden “bir buçuk su bardaklı” hiçbir bayat numara çekilmemiş.
Acayip hoşuma gitti. Nar, tam da mevsimi. Pazarda benim Piti’nin kafası kadar narlar vardı.
Refika bir şeyi söylemeyi unutmuş: Mutfağı berbat etmeden nar ayıklamak istiyorsanız su dolu bir kabın içinde yapın ayıklama işlemini. İşi kolaylaştırmıyor ama işlem sırasında narlar patlayınca etraf batmıyor en azından.
Narlı bonfile patlıcanlı nar
Haberin Devamı