Mini otellerin mini mini kitabı

Haberin Devamı

Herkesin kitabını övdüm, sıra geldi kendi kitabıma.

Türkiye’nin dört bir tarafındaki küçük ve butik otelleri tanıtan rehber kitabım “Küçük Oteller Kitabı 2012” çıktı!

İnsanın kendi kitabını övmesi ayıp biliyorum ama bu yıl harbi çok güzel oldu. Yayınevim Boyut’taki arkadaşlarla çok uğraştık, çok emek harcadık. Tasarımı olsun boyutu olsun tamamen değişti. Acayip şirin, mini mini bir kitap oldu. Kapadokya’dan Karadeniz’e, Mardin’den Alaçatı’ya, Datça’dan Alanya’ya her tarafı dolaştık, kendi zevkimize ve beğenimize uygun otelleri derledik toparladık. Piyasada taklitleri var, lütfen ismimle isteyin kitabı.

Mini otellerin mini mini kitabı

*****


“Piyanistin sesini kısın” operasyonu

Fazıl Say, Ömer Hayyam’a atfedilen bir dörtlüğü retweet ettiği için “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama ve halkı din üzerinden tahrik etmek ve kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması” koşuluna bağlı olarak 1,5 yıl hapis cezasıyla yargılanmasına karar verildi.

1- Çok açık ve net: Bu bariz bir “Fazıl Say’ı bir şekilde cezalandıralım” davasıdır. Ortada ne aşağılama var ne de açık ve yakın bir tehlikeye sebep verme. İnsanlar tweeti okuduktan sonra sokağa mı döküldü? Bu tweet ile direk bağlantılı bir şiddet eylemi mi oluştu? Hangi “açık ve yakın” tehlikeden söz ediyoruz?

2- Fazıl Say’ı beğenirsiniz veya beğenmezsiniz hiç önemli değil. Ben fikirlerini beğenmem. Bana göre bayat ve klişe. Ama dediğim gibi HİÇBİR önemi yok bunun! Fikir özgürlüğü diye bir şey var

3- Mahkemelerimiz “Müslümanlığı ve Müslümanlığın kabul ettiği dinleri koruma kollama mahkemelerine” dönüşmüş. İddianamedeki laflara bakın hele: “Say’ın davaya konu tweetlerini,

ifade özgürlüğü çerçevesinde bir eleştiriden ziyade insan ilişkilerinin gelişmesine yarayan kamusal tartışmaya hiçbir katkıda bulunmayan ve üç büyük dinin mensuplarının ortak değerleri olan Allah, cennet ve cehennem gibi kavramlara yönelik hislerini nedensiz yere inciterek ve bu kavramların anlamsız, gereksiz ve değersiz olduğu kanaatini uyandıracak şekilde dini değerleri aşağılamak kastıyla yazdığı kanaatine varıldığı belirtilmişti.”

4- Mahkemeler ne zamandan beri “kamusal tartışmaya yararı bulunan veya bulunmayan” konuları ayıklayıp cezalandırmaya başladı?

5- “Nedensiz yere incitme”nin tersi “nedenli incitme” var mıdır? Öyle olsaydı ses çıkartmayacak mıydılar?

6- Madem dini konulara bu kadar hassaslar Hindular, Budistler, Şintoistler neden dâhil değil konuya? Nereden çıktı “üç din” barajı? Savcılarımız memleket sınırları dışını hiç mi bilmez, merak etmez?

7- Bu arada ateizm çaktırmadan yasaklandı mı? Ne demek Allah, cennet, cehennem kavramlarının manası veya manasızlığı üzerine tartışma yapamamak, fikir öne sürememek? İnsanlık binlerce yıldır bunu yapıyor. Kütüphanelerde binlerce kitap var. Bizim kitapçılarda bile en az on adet bulursunuz. Artık dinsizliğini de mi ilan edemeyecek kimse? Bu ne yahu?

8- Bu ülkede her Allahın günü Yahudileri, Hıristiyanları ve başka inanç sisteminde olanları aşağılayan birileri oluyor. Çalışkan ve hassas savcı Erhan Gülcan bu yazıların müelliflerine tek tek dava açacak mı? Yardımcı olmamı ister mi?

Elimde koca bir bavul dolusu kupür var.

9- “Halkın bir kesiminin benimsediği değerleri alenen aşağılama ve halkı tahrik etme ve kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması” ise hakikaten mesele Başbakan ve bakanları bunu çok çok çok daha iyi yapıyor. Hem de her gün. Bakıyorsunuz bir gün Kürtleri ve seçtikleri vekilleri alenen aşağılıyorlar, sonra bakıyorsunuz başka din ve inanç sisteminde olanlar kişiler ve seçtikleri dinler aşağılanıyor, sonra bakıyorsunuz başka bir kesim hayat biçimleri yüzünden aşağılanıyor, sonra çalışan kadınlar aşağılanıyor sonra bakıyorsunuz işçiler aşağılanıyor.. Sonra da pişkin pişkin “ben düşüncemi söyledim. Hakkım yok mu” diyorlar. Fikir özgürlüğü bakanlar kurulu ile mi sınırlı?




DİĞER YENİ YAZILAR