Mekanları temizleyen şifacı

Evdeki negatif enerji itinatla temizlenir

Haberin Devamı

Aslıhan Ekitmen, mimar. İTÜ’den mezun güzel bir hanım. 29 yıldır mimarlık yapıyor. Kendine, “mekan insan ilişkisinde başka bir çözüm de var mı?” diye sorduğu gün karşısına “mekan enerjisi temizliği” öğretisi çıkıyor. Gidiyor yurt dışında nedir, nasıl yapılır öğreniyor. Bir yandan
bina inşa ederken, bir yandan mekânları spiritüel açıdan temizliyor!
Sadece evleri değil, beti bereketi olsun diye iş yerlerini de! Meşhur işletmecimiz İzzet Çapa da Aslıhan Hanım’dan danışmanlık alanlardan. Çapa’nın hiç sönmeyen başarısını görünce “acaba?” demeden edemedim
ve kendi evimi de arındırdım. Sonucu merakla bekliyorum.

Mekanları temizleyen şifacı

Tam olarak ne yaptığınızı anlatır mısınız? Ne demek “mekan enerjisi temizliği”?
Yaşadığımız yerlerde fark etmediğimiz bir takım sinyaller, elektrik yükleri var. Bunların bazıları toprağın altında geçen, dünyanın içinde olan doğal hatlar. Doğal hatların da bir kısmı zararlı, bir kısmı değil.
Bu açıklama bilimsel mi spiritüel mi?
Mimarlık okumuş ve 30 yıldır da mimarlık yapmış bir insan olarak size şunu diyebilirim: Bilimsel ve spiritüel aslında aynı şeyler. Ama bu derin konu.
Peki “alan temizliğine” geri dönelim..
Alan temizliği çok eskilere dayanan bir şey. İnsanlar binlerce yıl önce yaşayacakları yerleri buluyorlarmış bu elimdeki aletlerle. En uygun alanları bulup oraya yerleşiyorlarmış. Hiç kuyu açmak için su arayan adamlar görmediniz mi?
Gördüm valla. Elinde bükülmüş tellerden son derece uyduruk bir alet vardı ve suyun sadece yerini değil, kaç metre toprak altında olduğunu ve miktarını bile söylüyordu ki, kazılınca miktar dışındakiler doğru çıktı.
İşte benim anten de aynı mantıkla dönüyor. Kimisi su kimisi altın bulmak için yapar ben enerji bulmak için.

Kavga eden bir çiftin yatak odasında uyuyorsanız, eşinizle aranız bozulabilir

Bizim anlayacağımız şekilde nasıl anlatabilirsiniz bunu?
Nasıl ev tozlanır, mekânların enerji yükü de üst üste biniyor. Eski bir eve girdiğinizde aldığınız o boğucu his sadece toz, kir, havasızlık değil. Üst üste kalmış enerjilerin basıncını da hissediyorsunuz aslında.
Nasıl bir açıklaması var bunun?
Yok. Akılla çözebileceğimiz şeyler değil bunlar. Kalple var olduğunu bildiğimiz şeyler... Mekânların içinde daha önceki yaşamlardan arta kalanlar var. Arta kalan enerjiler. Elektrik yükleri. Manyetik alanlar.
İnsanların yarattığı enerjiler mi bunlar?
Evet. İnsanlar yaratıyor. Bulut halinde havada takılı kalır onlar. O bulutun içine bilmeden girersen etkilenmemen mümkün değil. Çok kavga etmiş bir çiftin yatak odasında yatıyorsan bir süre sonra huzursuzluk, uykusuzluk hissetmeye başlarsın.
Çok sevişmiş, mutlu bir çiftin yatak odasıysa?
Eh şanslısın o zaman. O da mümkün tabii. Bu ev bana çok kısmetli geldi dersin. İşlerin açılmaya, yeni arkadaşlar edinmeye başlarsın. O mekânın enerjisi seni olumlu etkiler.
Aramızdaki fark, yorum farkı mı? Ben “sıkıldım, içim şişti” diyorum, siz “burada olumsuz bir enerji var” mı diyorsunuz?
Her beden her şeyi algılar. Sen bilinçli algılamasan da bilinçaltın algılar. Kediler, köpekler, bitkiler. Hepsi algılar o sinyalleri. Kediler negatif enerji alanlarına gider mesela hep. Bitkiler pozitif enerji alanlarında serpilir. Kavga edilen bir ortamda sen de o bulutun içine girer ve yersiz tartışmalar yapmaya başlarsın. Gül gibi geçinirken başka bir eve taşınıp araları bozulan insanlar biliyorum.

Bedensel ve ruhsal sağlığımızda Feng Şui’nin etkisi yüzde 33

Yeraltı, yerüstü enerjilerini anlıyorum da geçmişten kalan enerjileri anlamıyorum. Nasıl olur da onlar havada bulut gibi asılı kalır?
Kalıyor. 29 yıldır mimarlık yapıyorum. Son derece lüks, ışığıyla, havasıyla mükemmel evler yapıyorum ama 7 ay sonra çift boşanıyor.
Mekândaki “bulutlara” mı bağlıyorsunuz bunu?
Kesinlikle!
İyi ama İstanbul gibi binlerce yıllık bir şehirde mesela... Yüz milyonlarca insanın hepsinin enerjilerinin asılı kaldığını düşünmek çok ürpertici. O “bulutlar” temizle temizle bitmez yahu!
(Gülüyor) Farkına varabildiğimiz, yapabildiğimiz kadarıyla.
Benim ev en az 100 yaşında. Nereden baksan 50-60 kişi yaşamıştır. Öleni, hasta olanı, doğuranı, mutlu olanı, mutsuz olanı, belki intihar edeni, belki tecavüze uğrayanı... Hatta cinayete kurban gideni... Bilmiyoruz ki... Eski ev almamak lazım galiba, ha? Yeni yapılan TOKİ’ler bu durumda en makbulü galiba?
Mekânların sağlığı sadece geçmişle ilgili değil ama. Dekorasyonu var, yönü var, ışığı var, sokağı, mahallesi var, bulunduğu coğrafyası var. Dahası bedensel ve ruhsal sağlığımızda da mekânın rolü de Feng Şui’ye göre yüzde 33. Yani bir bütünün bir parçası benim söz ettiğim. TOKİ’lerde de başka şeyler eksik olabilir.
Siz boş bir insan değilsiniz. Pozitif bilim okumuş biri olarak nasıl oluyor da böyle bir şeye inanıyorsunuz?
Mimarım ve işim insanlara mutlu yaşayacakları mekânlar yapmak. Mekân insan ilişkisi benim için en önemli şey. Bir ev veya iş yeri yapıyorsun ama bakıyorsun bereketi yok! 1986’da New York’ta bir Feng Şui kitabına rastladım. Okudukça karşıma binlerce yıllık bir bilgi birikimi çıktı. Mekânlarla insanların ilişkilerini düzenleyen, coğrafyaların enerjilerinden söz eden. Ben o bilgiyi aldım. Sonra devam ettim. Feng Şui’nin çözemediğini de “mekân temizliği”nin çözdüğünü öğrendim. Benim matematiğim de son derece kuvvetlidir. Matematik beynin sol tarafını kullanır. Beynimin sol tarafı iyise, beynin sağ tarafı da iyi çalışır. Bana göre gayet de örtüşüyor bu ikisi.
Kendiniz faydasını gördünüz mü?
Bir türlü satılamayan bir evimiz vardı. Gayet güzel bir ev ama uyduruk nedenlerle iş hep yarım kalıyor. Annem hekimdi, hiç inanmaz bu işlere. Ona haber vermeden gittim bildiğim ne varsa yaptım evde. On gün sonra annem evi sattı.
İnanmak şart mı?
Olursa daha iyi ama şart değil. Çünkü ben yapıyorum temizliği. Bir iş yerinde pozitif manyetik alan noktası buldum. Toplantıları burada yapın dedim. İnanmıyorlardı böyle işlere. Ama öyle yapmışlar. Sonra teşekkür mesajı geldi.

Rahatsız eden enerjiyi nötralize ediyoruz

Hocaya, papaza rahibe okutup üfletmekten farkı ne bunun?
Dua da bir yöntem. Tuz, su, ses... Kiliselerde buhurdanlık... Uzakdoğu’da iyi otellerde müşteri çıktıktan sonra taşlar bırakırlar. Enerjileri alsın diye. Papazla aramızdaki fark biz neyi aradığımızı biliyoruz. Rastgele hareketlerle yapmıyoruz. Ben en rafine yöntemle arayıp buluyorum.
Enerjileri yok ederken olumlular da güme mi gidiyor?
Yok etmek diye bir şey yok. Evrende hiçbir şey yok olmaz. Direnmekten vazgeçiyoruz diyelim. Direndiğin şey senin dostun olmaz. İyi enerji de kötü enerji de yoktur aslında. Seni rahatsız eden enerjileri kabul ederek nötralize ediyoruz.

Evim nasıl temizlendi?

Aslıhan Hanım’ı evime davet ettim. Geldi, çay sohbetinden sonra eline
L şeklinde demir bir çubuk aldı. Çubuk elinde dönmeye başladı. Bir yerleri işaret ediyordu. Sonra sağ eline minik çekülünü aldı, sol elini de altına koydu. Gözlerini kapatıp evin içinde dolaşmaya başladı. Kısa bir süre sonra bir yorgunluk çöktü üzerine. Esnemeye başladı... Tek tek her köşeye gidiyor, orada duruyor, eline bir şeyler alıyor, inceliyor, sonra gözlerini kapatıyor, bir şeyler mırıldanıyor... Şansıma evim de o gün yol geçen hanına döndü.. Bir marangoz geliyor, bir postacı, bir kurye, bir doğalgazcı.. Sonra Aslıhan Hanım iyice yoruldu. Evim, 100 yıllık enerjisiyle galiba fena halde üzerine çullandı Aslıhan Hanım’ın. Evimi biraz boşaltmam gerekiyormuş. Galiba atma seanslarıma hız vermem gerekecek. Hem fiziksel hem spiritüel temizlik için...

Temizlikten sonra bana ne oldu?

Birinci gün: Kapatmak istediğim defterler vardı. Hakikaten kapandı. Ruhumda kimsenin “bulutu” asılı kalmadı. Ferahladım. Rahatladım.

İkinci gün: İçime ciddi bir “atma” duygusu geldi. Elime geçen her şeyi ne kadar faydalandığıma bakarak atmaya başladım. Beş battal boy çöp torbası eşya attım. Daha da devam ediyorum. Kapımın önü eskicilerin toplanma yeri oldu.

Üçüncü gün: Evimin tüm eksikleri birer birer tamamlanmaya başladı. Gelmeyen marangoz geldi, bir türlü tamamlanmayan ikinci banyo tamamlandı, kesik internetim için servis geldi, hatta gelmişken ricam üzerine delikanlı bilgisayarıma format attı... İki aydır televizyonum çalışmıyordu, elektrikçi geçerken uğrayıp halletti... “Akış” yeniden tesis edildi.
Dördüncü gün: Hâlâ mutlu ve huzurlu bir insanım. Kendimi kandırıyor olabilirim. Fakat... Eee? E olmuş yani?

DİĞER YENİ YAZILAR