Mahallemizde geriye kalmış on, on beş ağaç var. Ve bu ağaçları da kesmek biçmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Yer Beyazgül Caddesi. Meşhur işadamı (the holding) Yılmaz Ulusoy, eski bir Arnavutköy evini restore ediyor. Harika! Hiçbir itirazımız olmaz. Aslına uygun yaparlarsa müteşekkir bile oluruz.
Ev, geçtiğimiz aylarda tamamen yıkıldı. Yerine betonarme temelli yenisi yapılacak belli ki. Hemen yanında kamuya ait bir parsel var. Ve üzerinde de tarihi bir ceviz ağacı. Devasa, harikulade bir ağaç! En az dört beş katlı bir bina büyüklüğünde. Yerine nasıl yakışıyor, nasıl güzelleştiriyor orayı anlatamam...
Bu Pazar, kamyonlar dozerler geldi mahalleye. Bir baktık ağacı söküyorlar!
“Nasıl olur” dedik, Büyükşehir Belediyesi, Park ve Bahçeler Müdürlüğü sökülebilir raporu vermiş!! Asırlık ağaç başka yere taşınabilirmiş!
Neden? İnşaatın temellerine zarar veriyormuş!
Mahalleli ayağa kalktı. “Bu ağaç, binalar gibi tescilli. Boğaziçi İmar’ın izni gerekiyor” dendi.
Ciddi bir gerilim oldu. Polis ve zabıta geldi. Söküm adı altında ağaç cinayeti durduruldu.
Fakat bir saat geçmeden, bu sefer başka bir polis ekibiyle gene geldiler. Ve yine koca ağacı yerinden etmeye kalktılar.
Mahalleli izin vermedi. Kavga gürültü söküm ekipleri geri yollandı.
Fakat niyetleri gayet bozuk. “Gerekirse gece yarısı yaparız ama ille yapacağız” dediler.
Şimdi The Holding bey Yılmaz Ulusoy’un bu durumdan haberi var mı bilmiyorum. Bu saate kadar yoksa bile artık var! Bu beyefendi, kendi adını taşıyan bir holdingin sahibi. İnşaatçı, turizmci, deniz nakliyatçı, otelci, butik otelci vs... Bütün İstanbul’u o restore ediyor. Bizim mahallede de en az üç inşaatı var. İyi ediyor.
Bir de kitabı var. “ÖNEMSİYORUM, ÖNERİYORUM.”
İşşşadamlarının kitap yazma merakı hakkında şimdi iki laf etmek istiyorum istemesine ama yok... Etmeyeceğim. Kitabı da bilmiyorum zaten.
Fakat ironik olan şu: Kitabının gelirini TEMA vakfına bırakmış. Kitaptan kazandığı 20 bin lira ile Tekirdağ’da hatıra ormanı yapılmış. 4000 fidan dikilmiş.
Aman ne güzel!
Da bizim cevizin suçu ne arkadaş?!
Tesadüfen bu ya Hürriyet’ten Onur Baştürk de aynı yazıyı yazmış bugün. Onun da oturduğu Cihangir Mahallesinde de bir ceviz ve incir ağacına girişmişler. Ceviz şimdilik kurtulmuş, incir sizlere ömür.
Yahu bu nasıl mantık anlamıyorum.
Bir hukukçu lütfen bana yazsın. Mahallenin ağaçları kimindir? Toprak sahibinindir diye bir şeyi tanımıyorum ben. Benim nefesim, benim oksijenim nasıl Ahmet Efendi’nin Mehmet Efendi’nin olurmuş?
Üstelik bu seferki kamu arazisi üzerinde! Yani harbiden hepimizin ağacı!
Bizim ceviz ağacı hiç sanmıyorum ki kıyımdan kurtulabilsin.
Bir gece ansızın gelecekler ve gidecek o canım ağaç... Başka yere dikilecek olması (ki zaten tutmaz) beni hiç ilgilendirmiyor. Biz o ağacı olduğu yerde istiyoruz. O ağaçla doğmuş o ağaçla ölmüş insanlar var. 12 yıldır bu mahalledeyim, o ağacı göreyim diye yolumu oradan geçiriyorum.
Benim nefesimi almaya hakkı var mı bir başkasının? Bu da suç değil midir?