Derneği isminde bir dernek var. Facebook sayesinde faaliyetlerinden haberdar oluyorum. İlgimi çeken şeyler söylüyorlar.
Sitelerine girip baktım (sefkatder.org) Kadın, erkek, yaşlı, çocuk, trans, mülteci özetle korunmaya ve desteğe muhtaç, her cins ve yaşta insanlar için sığınma evleri açan bir dernekmiş. (Bilmiyordum, benim ayıbım..)
Her hafta meclis önünde bir eylem yapıyorlar. İki hafta önce seks kölesi genelev kadınlarının insanlık dışı koşullarına dikkat çekmek için “Genelevler kapatılsın, devlet vesika verip köle olmalarını desteklediği o kadınlardan özür dilesin, maaş bağlasın” diye bir eylem yaptılar. (Son derece doğru bir öneri. Fuhuş sektörü hakikaten insanlık ayıbı...)
Sonra “Madem kadınların çalıştığı genelev var, o zaman erkeklerin de köle gibi çalıştırıldıkları genelevler olsun” diye bir eylem yaptılar. Eylemi bilmeyince “erkek kafasıyla kadın sorunlarına çare bulmaya çalışan kafası karışık insanlar” damgası yediler.
Memleketin bu en çirkin, en göz ardı edilen konusunu gündeme getirmeyehalbuki. Belki biraz amatör, biraz naiv ama sen ne dedin bugüne kadar beyim?
Daha önce de “kadınlar silahlansın” eylemi yaptılar.
Kadınlar silahlansın denince “Şiddete karşı şiddetle mi cevap vereceğiz” korosu aldı sahneyi.
“Şiddete şiddetle cevap vermek yanlıştır” başta doğru gibi görünen ama aslında son derece manasız bir önerme. Şiddetle cevap veriyoruz zaten. Hapis cezası dediğiniz (hele ki Türkiye’nin korkunçlukta dünyaca ünlü cezaevi koşullarını düşünürsek) Maldivler’de tatil değil. Ama onun adı “ceza” oluyor.
Araya yargı girmiş oluyor. Hakim vermiş oluyor. Ve yasalarca düzenlenmiş oluyor. Tabii faili yakalamayı ve yargılamayı başarırsak.
Ceza, ertelenmiş şiddet midir değil midir tartışması gereksiz. Karşı şiddetten değil nefsi müdafaadan söz ediyoruz.
“Ama kadın yanlışlıkla vurursa?” “Ama kadın silahı suiistimal ederse?”
“Ama adam kadının elinden silahı alırsa?”
Ama o sırada rüzgar eserse... Rüzgarda mikrop varsa... O mikrop verem ederse... Yataklara düşülürse...
Türkiye’de 3 milyon ruhsatlı silah kullanıcısı var. Bunların dördünü tanıyorum. Yani dört tanıdığımın ruhsatlı silahı var. Sadece biri kadın. Kimse kimseyi öldürmedi, yaralamadı, hatta silah bile doğrultmadı.
Avukatından, mali müşavirine, gümrükçüsünden, esnafına ezici çoğunluğu erkek 3 milyon kişi ortada açık bir tehdit olmadığı halde silah taşıyabiliyor ama iş kadına gelince...
“Ya deterjanlı eliyle tozunu alırken yanlışlıkla...”
Nedir bu kadını bu kadar “beceriksiz” “şuursuz” ve “agresif” görme ve gösterme eğilimi bacılar? Her silah patlamıyor. Amerikan filminde değiliz.
Televizyonda Can Dündar’a konuk olan Ayşe Paşalı’nın kızı Burcu’nun söylediklerini yeniden dinledim bugün. “Kadınlar sessiz kaldıkça, sindikçe daha çok üstüne geliyorlar. Annem öyleydi...”
Annem pasifti demeye geliyor yani.
Deli deliyi görünce değneğini saklar lafı da boşuna söylenmiş bir laf değildir.
Kadınlar sonunda silahlanacak mı?
Haberin Devamı