Lütfen “Kadınlar Günü” kutlama zırvalıklarına bir son verip hakikate dönelim.
Bu ülkede “Kadınlar Günü” henüz kutlanacak bir gün değildir.
Kadınlar gününü ancak tüm kadınların şiddetten uzak olduğu, can ve mal güvenliklerinden endişe duymadığı, başına bir iş geldiğinde devlet veya başka sosyal kurumlar tarafından korunacağını bildiği, satılık çocuk makinesi ve bedava ırgat olarak görülmediği zaman kutlayabiliriz.
Son yedi ayda, 246 kadın öldürüldü. Maktulün kadın olduğu cinayetler yedi yılda ONDÖRT kat artmış durumda.
KADINLAR BU ÜLKEDE SİNEK GİBİ ÖLDÜRÜLÜYOR!
Kimler tarafından? Büyük bölümü kocaları/nişanlıları/sevgilileri, geri kalanları da abileri veya erkek kardeşleri tarafından.
Diyarbakır’da 16 yaş üstü 1802 kadın üzerinde yapılan araştırma korkunç şeyler söylüyor. Evli her 100 kadından 51’i kocasından şiddet görmüş veya görmekte. Evli her yüz kadından onu düzenli olarak şiddet görüyor. Fiziksel şiddet gören her 100 kadından 39’u cinsel şiddete de maruz kalıyor.
KADINLAR BU ÜLKEDE EŞEK SUDAN GELENE KADAR DÖVÜLÜYOR!
Köylüsü kentlisi okumuşu okumamışı da fark etmiyor. Şiddet, eğitim ve gelir yükseldikçe azalıyor evet ama tahmin edildiği veya olması istendiği gibi marjinal seviyede değil.
Peki bu aile içi şiddette maruz kalan, düzenli olarak dayak yiyen, aşağılanan, horlanan, tecavüze uğrayan kadınları koruyan kollayan var mıdır?
Yoktur.
Ne polis, ne aileleri ne sivil toplum kuruluşları ne yargı bu kadınlara sahip çık ıyor veya çıkabiliyor.
Kadınlar tahayyüllün ötesinde yalnız ve sahipsizler. Hele bir başınıza gelsin, nasıl yapayalnız ve çaresiz kaldığınıza inanamayacaksınız.
Özetle: Kadınlar cephesinde durum çok ama çok boktan.
Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, 26 Şubat 2011 tarihli yazısında bu dinmeyen, aksine giderek artan şiddet karşısında “Kadınlar silahlanmalı mı?” diye sordu.
O sormuş, ben cevap vereyim:
EVET! Kadınların silahlanma zamanı gelmiştir. Gün o gündür.
Televizyonda bir tanıtım filmi dönüyor. Bir kadın görünmez bir el tarafından feci bir şekilde dayak yiyor. Sonra dış ses “Burada bir erkek görmüyorsunuz çünkü kadına şiddet uygulayan erkek değildir” diyor.
Erkeklik nedir ne değildir sorgusu bana açıkçası sıkıntılı geliyor. Dahası bu iş böyle mıy mıy mıy “aman oğlum yapma, çok ayıp” denilerek hallolacak bir şey değil.
Madem devlet polisiyle, yargısıyla madem toplum ailesiyle, sivil toplum kuruluşuyla kadınlara sahip çıkamıyor o zaman kadınların kendi kendilerine savunma vakti gelmiştir!
Kadınlar silahlanmak zorundadır!
Kadınlara yönelik cinayetlerin son yedi yılda yüzde 1400 artmasının nedeni zavallılık değil kadınların kendi ayakları üzerinde durmaya çalışmasıdır. Son zamanlarda eşleri ya da sevgilileri tarafından öldürülen kadınların ortak yönü ya boşanmış olmaları ya da boşanmak üzere ayrı yaşamaları. Kendisine yapılan davranışları sineye çekmeyip ayrılmak isteyen kadınlar daha fazla şiddete maruz kalıyor. Erkekler kadınların ayrılmalarını sindiremiyor. Ve bu kadınların hemen hepsi de şiddet gördüklerini ve tehdit edildiklerini resmi makamlara bildirmiş kadınlar.
Yani ölümleri sürpriz değil. Kadın uyanışta, erkek ise buna uyum sağlayamamakta.
Şimdi söyleyin bana: Bu kadınların silahlanmaları dışında bir çare görebiliyor musunuz?
Ben göremiyorum.
Silah sevdiğim ve yaygınlaşmasını istediğim bir şey değil. Ama bir taraf, zaten doğal olarak daha güçlüyken, şakır şakır silahlanıp patır patır kadınları vurabiliyorsa sırf siyaseten doğruculuk ve tutarlılık adına “silaha hayır!” diyemeyeceğim.
Bir tabanca kaç paradır, nereden edinilir bir fikrim yok. Ama elime almışlığım ve poligonlarda talim yapmışlığım var. Kullanması zor bir şey değil. Kadının eline yakışmaz, kadın silah kullanamaz, beceremez teranelerini hiç kimse yutturamaz bana. Dört beş talimden sonra hedef pekala istendiği yerden harikulade bir şekilde tutturulabiliyor.
Bir toplumda namuslular namussuzlar kadar güçlü olmadıkça o toplumda kurtuluş yoktur.
Silahlanmak madem yasal hakkımız, o zaman silah ve silah ruhsatı almak konusunda kadınların önceliği ve ayrıcalığı olmak zorunda.
Sorunu ne kadar halleder, başka hangi sorunlara yol açar tartışabiliriz. Fakat çok belli ki en azından kısa vadede başka bir çaremiz yoktur. Dinsizin hakkından ancak imansız gelir.
Kadınlar gününüz kutlu olmasın. Kansız ve şiddetsiz olsun yeter.