Ne kadar utanç verici…
Yedi insan ölmüş, onlarca insan yaralanmış, hala komada bir Berkin var, sakat kalmış bir Lobna var…
Ve biz varlığı “şüpheli” bir tacizi tartışıyoruz…
30 saniye içinde adamların üstlerini çıkartıp, ellerine siyah deri eldivenlerini geçirip, bağırıp, hakaretler edip, tartaklayıp, çocuğu pusetinden çıkarıp, havalarda sallayıp bir de bayılmış annesinin üzerine işeyeceklerine inanmamız bekleniyor…
Zira görüntülerde hepi topu 30 saniyelik bir belirsizlik var diyorlar ki: “30 saniyede her şey yapılabilir”.
“Ama kimse de dönüp bakmaz mı bağırış çığırışa” deyince “olaylar görüntülerden sonra oldu” deniyor…
“E hani bayılmıştı da kocası sonra gelmişti” deyince de “bu görüntüler montaj” deniyor…
“E hani bütün MOBESE’ler bozuktu? Olayların bundan sonra olup olmadığını, bu görüntülerin montaj olduğunu nereden biliyorsunuz?” sorusuna da
“Bunlar hep darbecilerin işi” deniyor.. Baykal’ı deviren kaset hatırlatılıyor…
Yani her lafa başka bir paket…
Her şey var ama yedi can paketi yok.
Varsa yoksa o “sado mazo” taciz oldu mu olmadı mı… Kasedi kimin servis ettiği… Darbe planının bir parçası mıydı..
Mağdure ve onunla röportaj yapan gazeteciler, son görüntülerin ortaya çıkmasından sonra “itibarsızlaştırma kampanyası”nın başlamasından müşteki olmuşlar!
Hay Allah! Yedi insan öldükten, onlarca kişi sakat kaldıktan ve mahkemeleri de bir parodi şeklinde devam ederken, dahası bütün o süreçte Geziciler başbakan tarafından her tür itibarsızlaştırmaya, her tür hakarete, aşağılamaya, iftiraya maruz kalırken (ayyaş, çapulcu, yanı başına tuvaletini yapabilecek kadar pis, seks manyağı, vatan haini..) sizin itibarınızın şu an için beş paralık olmasına üzülmemiz isteniyor öyle mi?
Bu nasıl bir beklenti yüksekliğidir böyle yahu? Bravo yani.
Umutlu olmak iyidir ama bu kadarına da şuursuzluk denir. Canımıza kast edilmişken, vatandaştan sayılmazken, her yerde her fırsatta çekip gitmemiz söylenirken, başınıza gelen bu pek de mühim olmayan hadiseye “linç” demeniz de gülünçtür…
Mağdur edebiyatınız bakalım daha nereye kadar gidecek…