Faşizme inat, kardeşimsin Hrant

Haberin Devamı

Dün bu söylendi Agos gazetesinin önündeki anma toplantısında.

4 yıldır bir arpa boyu yol ilerlenmedi.

Ve biz hâlâ bilmiyoruz:

Hrant Dink neden öldürüldü?

***


Arkadaşım, bana kendi ülkesinin bayrağını getirmiş gelirken. Gülerek açınca yüzümü astım. “Katla onu” dedim. “Hangi ülkenin olursa olsun bayrak görmelere dayanamıyorum. Uzak dursunlar..”

Arkadaşım şaşırdı. Ülkesine tepkili olduğumu sandı. Bilmiyordu ki bu ülkede ortaya çıkan bayraklar mutlaka bir felaketin habercisi veya taçlandırıcısıdır.

Yeni bir düşmanlığın, yeni bir kavganın, yeni bir itişin kakışın, yani bildik faşizmin “işaretidir.”

Bu ülkede bayraklar hayra asılmaz.

Bu ülkede balkonlarda bayrak gördün mü bil ki yamuk bir şey var.

Endişe edeceksin.

İşte o yüzden hangi ülkenin olursa olsun bayrak gördüm mü yüreğim sıkışıyor.

***


Hatırlayın. Ogün Samast yakalanıp karakola götürüldüğünde, eline bir Türk bayrağı verip “hatıra” fotoğrafı çektirmişlerdi.

Ülkemin bayrağını görmek isteyeceğim en son yer bile değil bir katilin kanlı eli..

Ama birileri (polisler ve jandarmalar) gururla vermişti.

Eli kanlı katil de gururla tutmuştu.

Bir cinayetin gururla çekilmiş HATIRA fotoğrafında...

***


Bugün baktım, söz konusu hatıra fotoğrafını yeniden basan Milliyet Gazetesi, polisin ve jandarmanın yüzlerine mozaik yapmış.

Niye ki?

Tanınmasınlar diye mi?

Niye bu zahmet?

Kim onlara ne zarar verecek ki..

Kendilerine sorsak mozaiklenmek isterler miydi acaba? Yoksa fotoğraf daha büyük mü basılsın isterlerdi?

***


Ogün Samast’la bayraklı “hatıra” fotoğrafı çektirenlere ne oldu peki?

Yıldıray Oğur, Taraf’taki köşesinde Salı günü yazdı “hatıra” fotoğrafı çektirenlere ne olduğunu.

Savcı ve İçişleri bakanlığı aynı anda soruşturma açmış.

Önce dört polis ve dört jandarmanın görev yerleri değiştirilmiş. Sonra savcının soruşturması kayıplara karışmış.

İdari soruşturmanın sonucunda İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun verdiği cezalar ise şöyle:

Samsun Emniyet Müdürü Mustafa İlhan: Görevin taktir ve yerine getirilmesini savsaklamaktan “kınama”. Fakat kınama cezası “uyarı”ya çevriliyor.

Şube Müdürü Fikri Yalman ve Emniyet Amiri Metin Balta: Görevde kayıtsızlık ve görevi savsaklamak suçundan “üç günlük aylık kesimi.” Ama bu da “kınamaya” çevriliyor.

Emniyet müdürdü Yakup Kurtaran, Komiser Ahmet Çetiner, Komiser İbrahim Fırat ve Polis Memuru İsmail Türk: “Bir günlük aylık kesimi”

Polis memuru Cengiz Aydın:” Üç günlük aylık kesimi”

Samsun İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yüzbaşı Murat Bayrak: “Samast’ın görüntülerini cep telefonuyla filme aldığı, Samast ile samimi yaklaşım gösterdiği için “dört günlük göz hapsi.”

Samsun İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele unsur komutanı Birol Ustaoğlu: “Ogün Samast’ın TEMA tekvimindeki “Vatan toprağı kutsaldır, kaderşne terk edilemez” yazısını arka fonda yer alması için özel gayret gösterdiği için “üç gün göz hapsi”

Samast ile birlikte fotoğraf çektiren dört çavuşa da “iki ila beş gün arası göz hapsi”

Yani?

Hiç.

Hiç kere hiç.

***


Ogün Samast 20 yılla, cinayetin örtbas edilmesinin kitabını yazan Nedim Şener ise 32 yılla yargılanıyor.

Dink cinayeti davasında sanıklar için “Devlete karşı işlenen suç” tanımı yapılmazsa ya da yargılama bu yıl içinde bitirilmezse katillerin seneye hapisten çıkma ihtimali de var.

Bi Ermeni’yi vurmak niye devlete karşı suç sayılsın ki..

Olsa olsa “hizmet” sayılabilir, öyle değil mi?

Nedim Şener, Dink cinayetine ilişkin bir kitap daha yazdı. Kırmızı Cuma. Davalar pek yakında açılacaktır. Korkarım bu sefer “devlete karşı suç işlemekten” paçayı kurtaramayacak.

DİĞER YENİ YAZILAR