Erbakan’la ilgili hiç anısı olmamak

Haberin Devamı

Bir yandan köşe yazılarını okur, bir yandan cenaze törenini izlerken...

Erbakan’la ilgili hiçbir anımın olmadığını fark ettim.

Hiç!

Bizim evde adı anılmazdı. Doğrusu pek sempatiyle de bakılmazdı. Erbakan da zaten hiçbir zaman sempatiye oynamış bir siyasetçi değildi.

28 Şubat, ne olduğunu tam da anlamadığımız (daha sonra pek güzel anlayacaktım) ve sonuçta bizim hayatımızı pek de değiştirmeyen, (aslında bal gibi de değiştiren) o yüzden de ilgilendirmeyen bir darbeydi.

Doğrusu Tansu Çiller’den de bizim evde pek hoşlanılmazdı. Hükümetin dağılmasından kimsenin gocunduğunu hatırlamıyorum.

Ama işte cenazeye bakınca görüyorum ki yüz binlerce insan belli ki bizim gibi değildi. Onlar Erbakan’dan da 28 Şubat’tan da doğrudan etkilenmişlerdi. Etkilerini kuşaktan kuşağa aktarmışlardı. Yüzlerinden bu çok açık bir şekilde okunuyordu.

O yıllarda ben ne yapıyordum diye hatırlamaya çalıştım.

Kocaman bir kara boşluk!

Olayları hatırlıyorum fakat ne hissediyordum zerre hatırlamıyorum.

Parça pinçik bir takım hadiseler.

Kudüs geceleri, Işın Gürel’in itilip yere düşmesi, tankların sokaklarda yürümesi, Fadime Şahin’ler, Ali Kalkancılar...

Şimdi tüm köşeciler Erbakan analizleri, Erbakan anıları yazıyor. Herkes duruma hakim.

Ben ise o dönemde bu ülkede yaşadığımdan bile şüpheliyim!

Bunu itiraf edince “aptal” durumuna düştüğümün farkındayım ama öyle.

Tamam kendi dertlerimle boğuştuğum bir dönemdi ama “hissizliğin” nedeni bir tek şahsi çıkmazlarım olamazdı.

Çok sonra anladım olanı biteni.

Sonra anladım medyanın olağanüstü yardımıyla maksadın “hiçbir şey anlamasınlar, iyi oldu deyip geçsinler” olduğunu.

Tam da öyle oldu. Soruyorum arkadaşlarıma ne hissetmiştin 28 Şubat’da diye, kafa karışıklığından başka bir şey demiyorlar.

Aradan 14 yıl geçmiş, Erbakan’ın ve 28 Şubat’ın doğrudan etkilediği o mahalleyle aslında yeni tanışıyoruz.

Sev ya sevme ama tanı değil mi!

AKP gökten düşmüş değil ki! Her şey birbirinin sonucu.

“Eski mahallenin yeni yüzleri” diye Ayşe Arman (bile) röportaj dizileri yapıyor.

Kimileri hala tanışmayı reddediyor ama gördüğünüz gibi kaçınılmaz.

HÜRRİYET gazetesi, (ah o günlerde yaptıklarının günahını nasıl ödeyecek?) şimdi bize 28 Şubat’tan doğrudan etkilenenleri soframıza getiriyor..

Ama aslında aynı toprakların insanlarıyız.

Aynı topraklarda başka dünyalar yaşamışız.

Başka türlü büyümüş, başka türlü şekillenmişiz.

Erbakan’ın cenazesi bu bakımdan çok önemliydi benim için. Hepimiz için.

Orada genç erkekleri, genç kadınları görünce, eski bir başbakanın değil “bir dönemin” cenazesi olduğunu anladım.

Allah taksiratını affetsin.

Ya o günlerde bol bol taksiratı olan medyayı kim affedecek?

DİĞER YENİ YAZILAR