Herkes Çamlıca’daki cami projesiyle uğraşırken...
Kaşla göz arasında bakın ne oldu!
7 yıl evvel Danıştay kararıyla iptal edilen Kadıköy ilçe sınırlarındaki Göztepe Parkı’na cami inşa projesi, iki gün önce İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde (İBBM) yeniden onaylanıp geçirildi. Park ve Bahçeler Müdürlüğüne ait 8 bin metrekarelik alanda 2 bin 500 metrekarelik bir cami yapılacak.
İstanbul’u bilmeyenler için açıklama yapayım. Göztepe Parkı, Anadolu yakasının Marmara Denizi kıyısı boyunca sahip olduğu yegane sağlam zeminli park. Kadıköy Kartal arasında başka yok. Mevcut açık alanların hepsi doldurma. Deprem sırasında çökeceklerdir. Hepsini deniz alacaktır.
Orada camiye ihtiyaç var mı ise gülünç bir soru... Cami eksikliği olmadığı gibi CHP bölgesi...
Konu yeni değil. 7 yıldır gündemde. Proje, İBBM’ye ilk olarak 2005 yılında sunulmuş ve onaylanmıştı. Gerekçe cenaze kaldıracak büyük bir cami olmaması.
Sivil Toplum kuruluşlarının ve vatandaşların açtığı iptal davaları sonucu kısa sürede iptal edildi. İstanbul 5. İdare Mahkemesi, parka yürüme mesafesinde üç camii olduğuna dikkat çekerek, olası bir deprem sonrası için buranın açık alan olarak korunması gerektiğini zira sahil kenarına yapılan parkların tsunami gibi nedenlerle kullanılamayacağını, söz konusu yeşil alanın yapılaşmaya açılmasının “tehlikeli olacağına” karar verdi. Geçen sene (2011) Eylül ayındaki bir İBBM toplantısında da oranın yeşil alan kalması kararı alındı.
Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’ün 28 ™ubat 2007’deki açıklaması şöyle: “Bu konu bitti. Yargının vermiş olduğu karar gelecek için de bağlayıcı. Bundan sonra Göztepe Parkı’na hiçbir tesis yapılamaz. Kadıköy kazançlı çıktı!”
Ama öyle olmadı sayın Başkan! Su uyur, dava insanı uyumaz! Göztepe Park Camii 7 yıl sonra yine karşımızda. Muhtemelen yeniden dava açılacaktır ama “o” hakim artık var mı yerinde dersiniz? Başka hakim aynı kararı verecek midir dersiniz?
Dün twitter’da kıyameti kopardım. “Mesele cami değil, her bulunan açıklığa bina dikilmesi” dedim. Göztepe Parkı, Kadıköy’den Kartal’a kadar yegane sağlam zeminli park. Yegane boşluk. Açıklık. Kıyıdaki güdük çalıları saymaz iseniz ağaçlık kalan tek yer. Ok-si-jen! Ne-fes! Göz dinlenmesi... Mahkeme kararında ifade edildiği gibi deprem sonrası için de çok ama çok elzem.
Elbette hadise anında “cami düşmanlığına” çekildi. Dedim “Yahu yeşil seven bir tane dindar yok mudur?” İki üç “evet ben dindarım, kapalıyım ben de istemiyorum” twiti geldi ama çoğunluk sessiz kaldı. Dindarlar artık karbondiyoksit soluyor galiba...
Kadıköylüler, kendilerine CHP’li bir belediye seçtiler hesapça ama parklarının kaderini tayin edemiyorlar... Ellerindeki yegane açıklığın kaderi Büyükşehire bağlıymış ve parkın kaderi bir güzel “çizildi”. Artık park yok. “Caaanım bir bölümüne yapıyoruz sadece, bu ne cami düşmanlığı?” diyecekler ama otopark olsun diye her taraf betonlanacak.
Ey demokrasi, sen ne güdük bir şeysin! Halk demek sadece çöpleri kimin toplayacağına karar veriyor. Ağaçlarına bile sahip değil aslında. Ne güzel.. Ne güzel... zel... zel...zel...
Bu arada bilgi: Kadıköy’de kişi başına düşen yeşil alan: 1.9 metrekare. Olması gereken: 10 metrekare.
Sabah, bir dostum tane tane anlattı. “Kimseye demokrasi diyerek bir şey anlatamazsın. Bu dev bir sistem değişikliği. Hükümet değil devlet değişikliğinden söz ediyoruz. Taşlar değil dağlar yerinden oynuyor. Bu bir sınıf kavgası. Kimsenin derdi demokrasi, demokrasinin erdemleri, demokratik olmak ve sair değil. Sistemin yıkılması. Mevcut sistemi yıkacaksın ki ayakta kalasın. Sistemi yıktığını da anıtsal binalarla gösterirsin. Binlerce yıldır, her dönemde olduğu gibi... Düşman sathına dikilmiş bir bayraktır onlar. Güçlü varlığının nişanesi.”
Selçuk Erdem’in bir karikatürü vardı. Veteriner çiftçiye “ineğiniz hafıza kaybına uğramış” diyor. İneğin sahibi de “Eee? N’olmuş?” diyor.
Nasılsa kesip yiyecek. İneğin hafızası olsa ne olur olmasa ne olur.
Şöyle çevirebiliriz:
“Beyfendi, yaptığınız demokratik değil.”
“Eee? N’olmuş?”