Ctrl + Z

Haberin Devamı

Bu sabah, sokakta dolaşırken bir hurdacıdan bisiklet aldım... Öyle hiç bisiklet almak aklımda yokken...

Olay şöyle gelişti: Her cumartesi olduğu gibi mahalle arkadaşlarımla bir yerlerde kahvaltı ettik. Türkiye’nin en pahalı öğününün kahvaltı olduğu şu günlerde...

Üstelik ben gıda intolerans nanesi yüzünden ne ekmek ne peynir ne bal ne kaymak ne de yumurta yiyemezken... Reçellere de şeker var diye yaklaşmazken...

Kişi başı 25 liradan 63 lira bayıldık çıktık... (Hesapta bir tuhaflık var, ben de farkındayım... Ya 11 liralık indirim var ya da 13 liralık bindirim yaptılar)

Yağmur ha bastırdı ha bastıracak öyle pis bir hava... Derken kilisenin önünde hurdacının el tezgahında: Pırıl pırıl bir bisiklet!

“Bu ne?” dedim.

“Bisiklet” dedi hurdacı.

“Ne yapacaksın bunu?” dedim...

“Sana satacağım.. neh neh neh” dedi.

Durum totalman absürd aslında. Bisiklet çocuk bisikleti. Hadi ergen bisikleti diyelim. Ama öte yandan hiç kullanılmamış. Lastiklerinde minnacık bile olsa bir yıpranma yok. Jantlarında tek bir fren izi yok. Ve satıcının dişlerinin yarısı da yok... Dişlerin konuyla bir ilgisinin olmaması gerekiyor ama fakat öyle olmuyor. Espritüel eskici yanında gezgin belediye çöpçüsü ile karşıma geçip eksik dişleriyle kıkır kıkır gülmekteler.

Bu kadarla kalsa yine iyi. Smurf isimli mahalle arkadaşım, yoğun bir şekilde itiraza başladı. Çok alçakmış, katiyen kullanamazmışım, “çık... olmaz... ı ıh... mümkün değil”miş.

Smurf, benim için Hıncal Uluç gibidir. Anti referans. Ne diyorsa aksini yaparım. Hiç şaşmadı şimdiye kadar. Dediğinin tam tersini yaptığım HER durumda kârlı veya mutlu çıktım. Bir bisiklete baktım, bir eksik dişli komik satıcıya bir de kendime. Ergen bisikleti evet ama ben de zaten kısayım yavu! Bildiğin hobit! Ufak tefekliğim ve bir de ayıptır söylemesi tembelliğimle ünlüyümdür zaten...

Smurf de ısrarla hayır diyorsa... Dahası bu fakir hurdacı beni sabah sabah güldürdüyse... Başladım pazarlığa.. 150’di 75’di, 130’du 90’dı derken 120 liraya kapadık işi.

***


Nasıl saçma bir mutluluk halidir anlatamam! 23 yıl evvel, rahmetli ve cingöz annem (evde dağınıklık yapıyor diye yokluğumu fırsat bilip) bisikletimi bir hurdacıya 10 liraya satmıştı. Aynı kızı, 23 yıl sonra 100 liraya yine bir hurdacıdan başka bir bisiklet aldı... Tuhaf bir anı geri alması. Bir nevi Ctrl + Z...

***


Sonra arkadaşımın bisikletçi dükkanına gidip bir sürü aksesuar aldım. Başka yerden de sepet aldım. 100 liralık bisiklete 100 liralık masraf yaptım yani.

Süsleyip duruyorum ama daha bir kere kullandığım yok. Annem, yukarıdan bana bakıyorsa kah kah gülüyordur herhalde. Nerde bineceksin buna a benim salak kızım diyordur. (Buluruz bir yer anneeee!)

Ofisimin ortasında durup duruu şimdi. Yanından gelip geçerken zilini çalıyorum, aynasını düzeltiyorum. Sepetinin içine de bir saksı çiçek koydum. Ana kullanım dışındaki günlerinde çiçeklik vazifesi yapsın lavuk...

Sonra “Ctrl + Z” esprime güldüm... “Ya Mutlu” dedim. “Hayatının bundan sonrası Ctrl + Z’lerle geçecek... Hazırlan...”

***


Devamı... yok. Bu kadar. Bundan sonra kısa yazılar yazacakmışız... Yeni sayfa düzeni bunu gerektiriyormuş.. Yarın yine bir hap yazıda görüşmek üzere...

DİĞER YENİ YAZILAR