Bebek büyütüyoruz malum. Fakat emziremiyoruz. “Koruyucu annelik” var ama “koruyucu meme ve anne sütü” diye bir şey yok. Dolayısıyla ana besinimiz formül mama veya devam sütü denilen şey.
Çok içime sinmese de veriyorum. Doktoru vermeye devam edin dedi. Gerçek besinlere geçince keseceğiz zaten. Gerçek besinlere de yeni yeni geçtik. Patates, kabak, havuç, mercimek, şeftali, kayısı... Ufak ufak deniyoruz. Arkadaş da iştahlı. Ne dayasak, biberonda olmak koşuluyla yiyor, içiyor.
Fakat kardeşim sonra ille de mama! Koca bir biberon sebze çorbası içmiş, mantıken midesi ağzına kadar dolu, çılgın gibi tok olması lazım ama öldür Allah o sahte süt içilmeden uykuya dalınmıyor... İlle de mama! Bızzz bızz bızzz ille de mama... Uyku öncesi mama, yemek sonrası mama, meyve sonrası mama, uyanınca mama, gezinirken mama...
Sonra çok mutlu... Şarkılar, türküler, gülücükler... Oyuncaklarıyla kendi kendine oynamalar... Huzur içinde uyumalar... Uykusunda port port portlamalar...
Ne var arkadaş bunların içinde? Hakiki gıdalarda olmayıp bunlarda olan şey ne? Bu nasıl bir Alman “mucize”sidir böyle? İçeriğine bakıyorum “laktoz” diyor. Kardeşim bu laktoz anne sütünde de yok mu? Niye o zaman bütün çocuklar huzur dolu değil... Niye mızır mızır dolanır Türk çocukları?
Bazen sinirim bozulunca kendime de bir bardak yapasım geliyor. “Yap bir çikolatalı apta, rahatla” diyorum.. Passiflora yerine “devam sütü”.. Evet saçma görünüyor ama veledinonun mutluluğunu görünce... Sen de iç sen de fosur fosur uyu diyorum. Gül oyna tek derdin yere düşürdüğün “Zürafa Sophi” olsun...
Hadi itiraf edeyim. Bunların bir de muhallebi versiyonu var. Devam sütüyle kıyaslanınca bayağı lezzetli bir şey. Bugün bir ara tatlı krizine girdim, ne yiyeyim ne yiyeyim derken gözüm Piti’nin muhallebi paketine takıldı. “Kızım manyaklaşma, bebek maması yiyecek değilsin herhalde..” dedim gittim bir elma yedim. Kesmedi tabii... On dakika sonra kedi gibi tezgâhın orda dolanmaya başladım. Lan ne olacak dedim ve kendime küçük bir kase bebe muhallebisi hazırladım... Rezillik tabii.. Farkındayım..
Bebeklerin uykularıyla ilgili 4 bilinmeyen:
- Nasıl olur da analarından daha az uykuyla ayakta kalabiliyorlar? Hesap ettim o 6 saat ben 7 saat uyudum ve o benden çok daha enerjik!
- Uykuları varken neden uyumak yerine bızzlarlar? Uykun geldiyse uyusana kardeşim! Yetiştirmen gereken bir yazın yok, ocağında yemeğin yok, makinede çamaşırın yok... Neyi kaçıracağım diye dertleniyorsun? “Yalan Dünya”yı mı? Roger Waters’ı mı? Sen uyuyacağım diye ağlıyorsun ben uyuyamıyorum diye iyi mi!
- Sabah gün doğumunda uyanmanı anlarım. Henüz hayvani içgüdülerinin hâkimiyetindesin. Martılarla, kargalarla uyanman normal. Peki gecenin 3’ünde uyanıp şarkı söylemeler, ses denemeleri yapmalar, yatakta perendeler atmalar nedir? Tamam ağlamayan bir çocuksun, bunun için Allah’ıma bin kere şükrediyorum ama saat üçte de oyun oynanmaz ki!!
- Bütün bunlardan sonra “muayene sırasında doktorun elinde uyuya kalmak” ne peki? Tam ben “doktor bey uyumuyor ve doymuyor” derken.. Ha şimdi ben “uyutamayan beceriksiz anne” oldum di mi? Bravo! Teşekkürler yani...