Pişmiş tavuğun başına gelmeyen kaynata başına gelen Meltem Cumbul, “istenmeyen gelin misiniz?” sorusu üzerine magazin muhabirlerine alyansını göstermiş.
(Kaynata Erol Özbaş ile o meşhur röportajı yapan gazetemizin acar magazin muhabiri Zehra Çengil’dir bu arada...)
Ahmet Hakan’ın değerlendirmesi şöyle:
“Amerika’larda okusan da, Holywood’lara açılsan da, film festivallerine “Türk Büyüğü” diye takdim edilsen de...
İşin içine alyans falan girdi miydi, içindeki Kezban’ı durduramıyorsun...”
Hatırlayabildiğim en son yüzük gösterme eylemi Derin Mermerci’ye aitti. Cem Uzan ile beraber olduğu aylarda pırlantalı yüzüğünü pek bir mağrur, pek bir küstah göstermişti arabasından dışarıya. Bizlere.
Derin Mermerci’nin yaptığı zaman bana da Kezbanlık gelmişti ama Meltem Cumbul yapınca... Hayır gelmedi.
Yüzük, erkeklerin anlamadığı bir “mesele”.
İlişkileri yüzük takma/takmama meselesi yüzünden bitenler var...
“Bana bir söz yüzüğünü çok gördün” diye ağlayan kadınlar var...
Çok ayaklara düşmesine rağmen kadınlar yüzüklenmeyi hâlâ-seviyor. O ufacık halkaya koca bir dünya sığdırıyoruz. Tüm hayaller, umutlar, projeler o halkanın içinden geçiyor. Alyansına bakıp bakıp kıkırdayan kadınlar biliyorum. Ayna karşısına geçip geçip alyanslı elini yüzüne götüren, öyle fotoğrafını çeken kadınlar tanıyorum. Alyansını çıkardığı zaman kocası/nişanlısı/sözlüsü ölecek veya başkasına gidecek sananlar biliyorum. Millet alyansını görsün diye ellerini kollarını yerli yersiz oynatanlar biliyorum. Kadın milletine yüzük takmaya gör, ufacık bir kız oluverirler...
Niye böyledir bu? Niye o 300 liralık halkaya o kadar anlam yükleriz? Niye her tür sorunun cevabını (“Beni seviyor mu? Evet.”) o yüzük verir? Ve o cevabı neden herkese göstermek isteriz?
Kim bilir... Hâlbuki sevgilisi çok seviyor diye eve bir kilo pirzola getiren erkek, yüzük takan erkekten daha çok sevmiyor mudur?
Öyledir, öyle olduğunu da biliriz ama yüzük, on bin yıldır genimize işlemiş bir “kanıt”. O olmayınca pirzolaların manası kalmıyor..
(İkisini birden getiren erkek tabi en makbulü de... Yok işte anasını satayım... Yok...)
Meltem Cumbul’un yaptığı Kezbanlık mı gerçekten? Pırlantasını değil alyansını gösteriyor... Nesi görgüsüz?
Yüzük gösterme hareketini etrafımdaki kadınların hiçbiri garipsemezken, erkeklerin ise hepsi çiğ, sahtekar ve gereksiz buldu. Ahmet Hakan’a hak verdi.
Nedir bu yüzük üzerinde kadınla erkeğin bitmeyen itişip kakışması? Kadın ister, erkek direnir. Erkek direndikçe yüzüğün değeri artar. O halka, taşıyamayacağı yüklerin altına girer de girer... O yüzüğü o kadar “manalı”, o kadar “kıymetli” o kadar “herkeşlere göstermek zorunda hissettiğimiz arzu nesnesi” haline sokan aslında yine erkekler...
Hiç şikâyet etmeye hakkınız yok...